Sevgili dostlar,
12 Eylül’de, 28 Şubat’ta ve zoru gördüğü her yerde ve anda kışla kapısına yanaşan iktidar kullukçusu hukukçu tipi, dün bu kez de Saray kapısında kuyruğa girdi. Hukuku katleden bir rejimin önünde cübbe iliklemek, kendine hukukçuyum diyenler için hazmı zor lokmadır; ama kimi korkudan, kimi mecburiyetten, kimi çıkar beklentisiyle ilikledi işte… Hem de 51 baronun protestosuna rağmen…
Üç yıl önce yaptığı konuşma nedeniyle Erdoğan tarafından uluorta fırçalanan Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, kısa zamanda geçirdiği büyük değişimin ardından dün Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Saray’da alkışlandı.
Olabilir; oluyor böyle şeyler. Örneği çok. Alıştık artık… Kimin aslında ne olduğunun anlaşılması açısından sınav dönemleri bunlar… Feyzioğlu için ibretlik olan, iktidar trenine tam da devrilmek üzereyken binmesi ve tabanını oluşturan büyük adalet camiasıyla ters düşmesi…
Kendi tercihidir. Ama Saray konuşmasında söylediği, “Vatan sözkonusu ise gerisi teferruattır” lafı üzerinde durmak lazım. Feyzioğlu “teferruat” derken adaleti kastediyor olmalı. Erdoğan’ın ellerini patlatırcasına alkışlayacağı bir söz bu… Çünkü “vatan tehlikede” yalanıyla hukuku katleden kendisi… Oysa vatanı asıl tehlikeye sokan, adaletsiz bir despotça yönetilmesi… 51 baro başkanı, tam da bu gerekçeye gitmedi Saray’a… Devlette kuvvet inşası için adaleti katletmek, vatana en büyük ihanettir. Adaletsiz bir devleti savunmak da öyle… Hele bunu bir baro başkanının yapıyor olması, tarihsel bir savrulmadır.
Bir ülkenin direğini oluşturan adalet yıkıldı mı, artık sadece güçlülerin hukuku konuşur ve o hukuk, halka değil, güçlülerle suçlulara hizmet eder. Tam şimdilerde olduğu gibi…
Feyzioğlu haklı: Şu anda vatan sözkonusu ve Saray, Barolar Birliği Başkanı, adli yıl açılışı birer teferruat….
Bu anlayışla Saray’ın baskısına adalet adına direnen 51 baro başkanını takdirle, saygıyla selamlıyorum.