İnsan, yaşadığı zamanı ve mekânı dönüştürmeye çalışır. Doğadan ilk kopuşunu kendine ev yaparak gerçekleştirmiştir. Evler mahalleye, mahalle şehre, şehirler medeniyete öncülük etmiştir. Mahalleler insanların mekânsal- yaşamsal- tarihsel birliktelik merkezleridir.
Türkiye’de evlerin yapısal dönüşümü, toplumsal- siyasal- kültürel değişime paraleldir. Bu toprakların medeniyet alanındaki dinamiğini oluşturan Osmanlı İmparatorluğu’nun mahalle yapısı ile modern zamanlardaki şehir arasında çok büyük farklılıklar oluşmuştur.
Türkiye’de yerleşim yerlerinin oluşumda farklı etkenler rol oynamıştır. Ekonomik gelir, akraba birlikteliği, kültürel- tarihsel geçmiş, düşünsel- sosyal dönüşüm, zorunlu göçler gibi faktörler ile bir araya gelmiş, bir veya iki katlı, ilişkilerin birincil olarak kurulduğu mekânlar yerini modern dünyadaki değişimlerle yerini bambaşka yapılara bırakmıştır. Modern dünyada ev anlayışı apartmanlar üzerine bina edilmiştir. Çok katlı, sokağı ve caddesi olmayan, her katında ayrı bir aileye yer sağlayan, bireyselliği ön planda olan, farklı toplumsal yapılardan ve coğrafyalardan gelmiş insanlara mekânsal imkân sağlayan ortamlar öncelenmiştir.
Türkiye’de insanların şehirlere akın etmesiyle beraber mekânların kültürü de değişmiştir. Şehre gelen bir kişi köyündeki- mahallesindeki akraba- dostlarını bu ortama çağırır. Gecekondu dediğimiz yapılar içerisinde ve belli bir sosyal birlikteliğe dayalı ortamlar oluşturulmuştur. Gecekondudan apartmana geçiş bir sosyal- sınıfsal geçiş olarak algılanmıştır. Gecekondu geleneksel- apartman modern yaşamın tezahürü olarak algılandı.
Apartmanlar öncelikle kooperatif merkezli kurumsallaşmalar yoluyla inşa edilmeye çalışıldı. Aynı sosyal- ekonomik seviye- iş alanına sahip insanlar apartmanlar inşa ederek bu paylaşımı mekânlara da yansıtmışlardır. İlk apartmanlar Kamu İktisadi Teşekküllerinin yaptığı lojmanlar yoluyla olmuştur. Ardından kooperatifler yoluyla apartmanlar yaygınlık kazanmışlardır. Bu süreçte de özellikle müteahhitlerin işgüzarlıklarının kurbanı olundu.
Toplu Konut İdaresi(TOKİ)’nin aracılığıyla konut edindirmede geçen 8 yıl içinde önemli çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Türkiye’nin hemen her bölge- il ve birçok ilçesinde binlerce konut yapıldı.(son veri 500.000’e varan) Ödemelerde yapılan kolaylıklar, devlet güvencesinin olması ve yapı teslim sürecindeki hızlılık dolayısıyla insanlar bu konutlara çok rağbet gösterdiler. TOKİ’in arsa temininde devletin imkânlarından faydalanması, müteahhitlerle olan anlaşmalardaki yükümlülükler ve devletin finansal kaynaklar açısından desteklemesi ile kooperatif ve bağımsız müteahhitlere göre daha büyük güvence sağladı. Konut ediniminin çok büyük maliyetlere mal olması ve maddi olarak her ekonomik düzeye hitap eden seçeneklerin olmaması nedeniyle TOKİ’nin sağladığı imkânlar insanlara çok cazip geldi. Bu cazibe ile birlikte toplu konutta TOKİ’nin oluşturduğu yerleşim yerleri Türkiye’nin sosyal- kültürel dokusunun değişimine öncülük etmiştir.
Şehirlerin gelişiminde çarşı ve evler birbirini besleyerek büyür. Belli bir merkezden çevreye doğru yayılır. TOKİ’nin öncülük ettiği yapılaşmada merkezi dikkate almak yerine uydukent tarzı anlayış ön plandadır. Şehirlerin dışında bağımsız, siteleşme ile yapılanır. Şehirlerin beslediği ve bütüncül yapısı içerisinde olan yapılar olmaktan uzaktır.
Şehir mahallesinde toplumsallık ve uyum vardır. Birbirinden haberdar olan, varlığını önemseyen ve ortak alanlar oluşturan insanlar yaşar. TOKİ mahallesinde ise uyum ve birbirine karşı sorumluluk duygusu ön planda değildir. Zorla bir araya getirilmiş gibi duran, birbirine yabancı, ortak bir yaşam kültürü oluşturmaktan uzak bir ilişki biçimi doğmuştur.
TOKİ mahallesinde farklı meslek, bölge ve anlayışlara sahip insanlar bir araya gelmiştir. Göç olgusunun şehirlere sürüklediği insanlar aynı site ve apartmanlarda buluşurlar. Bu buluşmada kültürel etkileşim ve taşınırlık yaşanırken, bir taraftan da gelecek için ortak bir kültür oluşturabilme fırsatı doğurmuş olmaktadır. Ancak bu kültürün hangi değerler üzerinden ifade edileceği sorunludur.
Mahalle kültüründe çarşı en temel yapılanmalardan biridir. Geleneksel şehir yapılanmasında çarşı; toplumsal, ekonomik ve kültürel yapılanmanın teşekkül ettiği merkezdir. Oysaki TOKİ mahallesinde çarşı kültürüne yer verilmez. Çarşı, iş merkezi adıyla yapılan birkaç dükkândan ibarettir. Genel anlamda evleri şehir dışına çıkararak bütün değerlerin teşekkül ettiği şehir merkezleri boşaltılmaktadır, insandan arındırılmaktadır. Şehir merkezleri iş alanına dönüştürülmekte, belli bir saatten sonra hayatın sonlandırıldığı soğuk ve ıssız mekânlar olmaktadır.
Mahalle insanının bir araya geldiği sosyal merkezler vardır. Cami ve kültür merkezleri gibi alanlar toplumsal yaşamın olmazlarındandır. Geleneksel Türk mahallesi cami ve çarşı üzerine bina edilmiştir. TOKİ mahallesinde cami geleneksel yerleşimlerde olduğu gibi mahallenin merkezinde değildir. Cami kenardadır, mahallenin ve evlerin dışındadır. Kültür üretiminin sağlanacağı alanlar ise bulunmamaktadır. Mahalle ikliminin ana argümanlarından olan kahvehaneler bulunmaz.
Mahalleler, sokaklar ve caddelerin isimleri insanların hikâyelerini barındırır. Bu isimlendirmede kültürel taşıyıcılık vardır. TOKİ mahallesinde ise Mahalle isimleri bulunmaz. Toplumun hafızasını yansıtan sokak ve cadde isimleri yerine ise sayısal ifadeler kullanılır. Örneğin, 2671 ada, 4. cadde, 26. sokak, 8 blok, daire:3 gibi bir rakamsal kültür oluşturulmaktadır. Bu ifade tarzının bireyin ve toplumun hafızasına bir anlam taşıyıcılığı yoktur.
Geniş bir standardizasyon yaşanmaktadır. Yüz binlerce ev aynı standartlarda yapılmaktadır. Penceresi, kapısı, odaları, renkleri aynı olan bir standardizasyon yaşanmaktadır. Bir ülkede her il ve ilçede aynı standartlar içinde yaşamaya mahkûm edilmiş milyonlarca insan barındırılmaktadır. Yer yer onlarca kata varan apartmanlar içerisinde pansiyoner yaşam kültürünü aşan bir ilgi ve alan oluşmamaktadır. Ev standardı, bir yaşam standardını da kendiliğinden getirmektedir.
Türkiye’de yaşayan halkın toplumsal- kültürel anlayışlarına ters gelecek yapılaşmalar gelir grubuna yönelik ölçüler içerisinde yapılmaktadır. Alt gelir grubu denilerek insanlar ev denilen, aile yaşamının mahremiyetine ters gelen mekânlarda yaşamaya mahkûm edilmektedir. 1+1 denilen ortamların sosyal yaşam içerisinde değeri bulunmamaktadır. İnsanları daha insani standartlarda yaşatmak adına bu tür mekânlarda yaşamaya zorlamak ne derece anlamlı olabilir?
Gecekondulaşma denilen ve Türk milletinin modern şehir algısına kattığı mekânsal yorum olan yapılaşmayı ıslah etmek adına bu tür mekânları kentsel dönüşüm denilerek yıkmak ve insanların yıllardır oluşturdukları kültür ve toplumsal dinamikleri parçalanmaktadır. Burada gecekondulaşmayı yüceltmek değil, ancak gecekondulara yüklenilen anlam ve çözüm olarak önerilen anlayış insanı ve toplumu yeni çıkmazlara götürmektedir.
İnsani ve toplumsal olarak derin bir kırılmaya ve değişime öncülük eden TOKİ mahallesinin şimdiki ve gelecek zamana oluşturduğu etkileri tartışılmalıdır. Sosyolojik- psikolojik- ekonomik olguları farklı mecralara doğru çeken bu çalışmaları basit bir konut edindirme algılayışından farklı olarak üzerinde düşünülmelidir.