Sekiz yıldır bu köşede bir aradayız. Sekiz yılda çok şey geçti ve o geçti dediklerim öyle geçmedi; biz bugün o geçmiş olanları yaşıyoruz.
İlk defa bu açıklıkta kendimi size açacağım.
Mesela ‘acaba kötü gazetecilik yapmış olabilir miyim?’ demedim. Ben hiç kötü yazar mıyım…!
O gün demiştim ki ‘Ergenekon operasyonu ile devlet kendi pisliğini temizliyor’.
Öyle miydi?
O gün o yaklaşım ile kime hizmet etmiştim? Sonrasında bundan hiç söz etmedim.
Demek ki Ergenekon operasyonu ile devlet kendi pisliğini temizlemiyormuş.
‘Çözüm Süreci’nin aldatmacasını göremedim, pardon demedim.
Bütün enerjim ile Fetullahçı cemaat ile kavgaya tutuştum. ‘Cemaat barışa ve demokrasiye karşı ve eğer onu geriletirsek Türkiye barış ve demokrasiye kavuşur’ aldatmacasını yaşadım.
15 Temmuz tezgahı ile cemaat geriletilince barış ve demokrasi gelmedi; Erdoğan ve fanatik ekibi otokratik bir sistem inşa ettiler.
Demek ki darbe mekaniği yokmuş; abuk subuk bir MİT söylemiymiş!
‘Cemaat ile kavgaya tutuşarak, çözüm sürecine güvenerek, darbe mekaniğine inanarak Erdoğan’a alan mı açtık’ kuşkusuna göz kırpmadık!
Bir ara hızımı almayarak MİT’in bir numarasının Oslo ve İmralı’da sergilediği tiyatroya güvenip övgüler dizdim. Adeta ben ne yapıyorum böyle kuşkusunu yok etmiştim. MİT’in Sara ve yoldaşlarını katlettiği gerçeği ortadayken Hakan Fidan’a o kadar güvenip övgüler dizmeyecektim!
Demek ki 7 Haziran 2015’te HDP Meclise girince barış ve demokrasi gelmiyormuş!
Hendek savaşına o kadar büyük bel bağladım ki Silopi ve Cizre’de yaşanan onca kayba rağmen Şırnak’ta, Gever’de ve Nusaybin’de acaba başka türlü olmaz mı? sorusuna göz kırpmadı(k)m.
Hendek savaşını her düşündüğümde aklıma Sarıkamış geliyor! Enver Paşa’nın bencilliği, yeteneksizligi nedeni ile 90 bin çocuk Sarıkamış’ı geçemedi; 100 yıldır oradalar. Tek kurşun atmadan, düşmanı bile görmeden, yazlık üniformaları ile öyle döndüler…
Niçin?
Enver’in kibri yüzünden!
Kibir dolu olan kişi insanı böcek gibi görür. Ve o günden sonra dava söz konusu oldu mu insan hayatının bir kıymeti kalmaz.
Devrimcilik ve yurtseverlik ben de bir ölme ve öldürme yarışına mı döndü yoksa…!
Karşıtı ile benzeşmek bu olsa gerek.
İktidar ona muhalefet edeni hemen ‘hain, terörist’ ilan eder. Biri farklı davransın, aykırı konuşsun yakasına yapışıp ‘ajan, provokator’ deyip işin içinden çıktığım o kadar çok oldu ki…
Çok çaba gösterdik, çok bedel ödedik lakin bir arpa yol kat edemedik.
Neden ve bunu nasıl aşacağız?
Aynı üslup, tarz ve siyaset ile aynı yere varacağımız o kadar net ki…
Şüphe yok ise arabanın ilerlediği yol uçuruma da gitse her seferinde yine orada gaza basarsın. Şüphe olmadığında veya o yok olduğunda sorgulama, özeleştiri, başka yollar ve araçlar kaybolur, görünmez.
Yoksa kibirden şüpheyi yok mu ettim?
Sakın ha kimse üstüne almasın; kişisel bir hesaplaşma benim ki…