Cezaevinden AYM kararı doğrultusunda tahliye olan eski HDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder Diken’den Kemal Göktaş ile konuştu. Barış talep ettiği için cezaevinde yattığını söyleyen Önder, son gelişmeleri olumlu değerlendirdiğini belirterek bu dönemin fazla uzun sürmeyeceğini düşündüğünü söyledi. Cezaevinde iken çok kitap okuduğunu söyleyen Önder, en çok cezaevine girerken rahatsız olan annesini özlediğini söyledi.
‘Barış talep eden herkesle aynı akıbeti yaşadık’
Siz neden bu hapsi yattınız?
Cezaevi günleriniz nasıl geçti? Sizin bu ikinci deneyiminiz sanırım.
Aslında üçüncü sayılır. Kısa bir süre de yatmıştım, onu da sayarsak üçüncü…. Önemliydi, girerken de söyledim. Cezaevinin bizi bekleyen doğal duraklar olduğunu biliyoruz, ülke tarihine baktığımızda. İçeriyi oldukça iyi değerlendirmeye çalıştım. Vekillik, okuma sürecini baltalıyordu, cezaevi okuma yazma açığını kapatan bir süreç oldu.
Özel olarak Kandıra’da bize ya da bana karşı herhangi bir şey olmadı doğrusu. Çok özenli davrandıklarını, yasal çerçevenin dışına çıkmadıklarını belirtmek boynumun borcu. Ama genel uygulamalar bakımından şu an ailelerin kitap gönderebilmesi askıya alınmış gözüküyor. ‘Mahkuma sipariş verin, dışardan biz alalım’ şeklinde bir yaklaşım söz konusu. Bu önemli bir külfet. Şu an içerdeki en güncel sorun bu. Kandıra’ya özgü bir şey değil.
Son dönemde sizin tahliyeniz de dahil yargı alanında bazı olumlu gelişmeler oldu. İçeriden bunu nasıl okudunuz?
Ben siyasi yaşamım boyunca iflah olmaz iyimserlerden biriyim. Biz içerde, bunun kırılma ya da dönüşme noktası olarak barış akademisyenleri için verilen kararı gördük. Genel kamuoyunda ya da biçim içerde izlediğimiz televizyonlarda lümpenlik jargonuyla ele alınmaya başlamıştı barış meselesi. AYM kararı o açıdan çok anlamdıydı. Önemli gelişmeler oldu. Bu ülke tarihinde yaşanan dönem ne olursa olsun hiçbir zaman bir mutlaklık içermiyor. Bu, taleplerin toplumsal tabanının genişlemesi ile yakından alakalı. Kavramları evrensel anlamlarıyla tartışmamız ve gerçekten ülkeyi merkeze koyup en insani olan, en demokratik olan yolları aramamız ve bulduğumuzda da dört elle sarılmamız lazım.
Sizinle aynı davada yargılanan Selahattin Demirtaş hala içerde. Tahliye olacağı günlerde yeni bir tutuklama kararı çıkarılması çok tartışıldı. Birçok olumlu gelişme içinde Selahattin Demirtaş’ın hala tutuklu olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu sürecin fazla uzun sürmeyeceğini düşününlerdenim. Selahattin bey siyasi pratiği ile barışa emek veren önemli arkadaşlarımızdan biri, eş başkanımız. Bu dönemin, bu yaklaşımın sürdürülebilir olduğunu düşünmüyorum.
Bundan sonrası için ne düşünüyorsunuz? Sinemaya döneceğinizi açıklamıştınız. Bu karar baki mi?
Evet, bu yüzden vekilliğe de aday olmadım. Sinema ve yazarlık koridorunda ilerlemeyi düşünüyorum. Ama zaten bizim yaptığımız her işin siyasi bir içeriği vardır.
Zaten sağlığım da vekillik yoğunluğunu yürütmeye mani.
Cezaevinde iken en çok neyi özlediniz?
Günlük yaşam rutinlerine dair, ‘ah olsaydı’ dediğim bir şey yok. Zaten öyle biri de değilim. Ama ben içeri girerken annemin sağlığı iyi değildi. Rahatsızdı ve ağır bir amaliyat geçirmişti. Kontrolünün olduğu gün de istinaf benim kararı onamıştı. Şu an önce Adıyaman’a gidip annemi görmek istiyorum.