Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği üyesi Şehlem Kaçar, medyada sürekli şiddet görsellerinin kullanılmasının toplumda şiddeti tetiklediğini ve şiddetin artık satılır bir meta haline getirildiğini söyledi.
Türkiye’de muhalif medyaya dönük yönelimler nedeniyle giderek tek sese bürünen yayın organlarındaki cinsiyetçi ve ayrımcı dil, her geçen gün artarken, Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği (CŞMD) medyada kullanılan cinsiyetçi ve ayrımcı dil üzerine yaptığı çalışmalarla dikkat çekiyor. Dernek birçok ilde düzenlediği atölyeler ile hak temelli haberciliğin nasıl olması gerektiğini anlatarak medyadaki cinsiyetçi dil ve ayrımcılık konusunda toplumu bilinçlendirme çabasında.
CŞMD Kampanya Koordinatörü Begüm Baki ve CŞMD Medya Atölyeleri Yürütücüsü Şehlem Kaçar, medyadaki haber dili ile görsel kullanımının nasıl olması gerektiğini anlattı.
‘GÖRÜNTÜLER ALGIMIZI ETKİLİYOR’
Cinsel şiddetin bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirten CŞMD Medya Atölyeleri Yürütücüsü Şehlem Kaçar, şiddet görüntülerinin yayınlanması ve insanların bunu tekrar tekrar izlenmesinin kişilerde çaresizlik duygusu oluşturduğunu kaydetti.
Bu durumun ise, kişileri hem tetiklediğini hem de güvensizlik ve korku hislerine yol açtığını söyleyen Kaçar, “Medya şiddet görsellerini ve görüntülerini kullanarak mücadele alanımızı daraltıyor. Şiddet uygulayan faillerin eylemlerinin sürekliliğine hizmet ediyor, toplumdaki şiddet algısını etkiliyor” dedi.
‘ŞİDDET SATILIR BİR META HALİNE GELDİ’
Medyanın tık almak ya da tirajları artırmak için kullandığı şiddet dilinin şiddeti tekrar tekrar ürettiğine dikkat çeken Kaçar, böylece şiddet görüntülerinin seyirlik bir malzemeye dönüştürüldüğünü ve şiddetin artık satılır bir meta haline getirildiğini ifade etti. Kaçar, “Bir kadın öldürüldüğü ya da bir çocuğun cinsel istismara maruz bırakılması bilgisi varken şiddet görüntülerini görmeye ihtiyacımız yok. Bunları daha fazla ajite ederek, daha fazla ilgi çekmek için gösterilmesi bir hak ihlalidir. Bu görüntüler olmadan da haberin yapılabileceğini biliyoruz. Şiddet asimetrik güç ilişkilerinden kaynağını alır. Medyada her gün yaptığı haberde ve içeriklerde cinsiyetçi dil kullanarak cinsiyet eşitsizliği perspektifini destekliyor. Bir bireyin cinsel şiddete maruz bırakılması zaten suçtur. Bu suça bahane gösterecek, şiddete gerekçeler üretilerek faili aklayan dil ile haber yapmak suça ortak olmak anlamına gelir. Ayrıca haberlerde kadını ve çocukları güçsüz gösteren görseller kullanılıyor. Çocukların görselleri ve bilgileri asla haberlerde kullanılmamalıdır” diye konuştu.
‘TOPLUM MANİPÜLE EDİLİYOR’
CŞMD Kampanya Kordinatörü Begüm Baki ise, medyanın haberleri manipüle ederek topluma sunduğunu dile getirdi. Böylece toplumun manipüle edildiğini belirten Baki, kadına ve çocuğa yönelik yapılan haberlerde sürekli olarak cinayete ve cinsel şiddete bir gerekçe üretme haline işaret etti.
Baki, “Şiddete gerekçe olarak sunulan ‘aldattı, boşanmak istedi, evi terk etti, biriyle konuşuyordu’ gibi cümleler ise, faili aklayan bir haber anlayışına sahip. Failin kendi gerekçelerini manşetlerde ve fotoğraflarda görüyoruz” ifadelerini kullandı.
‘LİNÇ KÜLTÜRÜNÜ TETİKLİYOR’
Medyanın haber dilini “biz ve onlar” algısı üzerinden kurduğuna dikkat çeken Baki, medyanın özellikle mülteciler üzerindeki linç kültürünü tetikleyebildiğinin altını çizdi.
“Diyelim ki bir istismar haberi çıktı. Araştırılmadan ‘Suriyeli’ yaptı diyor ve sonra bu kişi linç ediliyor. Ötekiye yönelik haber sansasyon yaratsın diye, olay sorgulanmadan yazılıp çizilebiliyor. Bu şekildeki haberler şiddeti normalleştiriyor” diyen Bakş, ana akım medyanın yaptığı haberlerde, toplumun bazı kesimlerinde şiddet, cinsel istismar, taciz vardır gibi bir algı oluşturmaya çalıştığını belirtti.
Baki, “Cinsel şiddetin faili de herkes olabilir. Failin mesleği, medeni durumu, eğitimi üzerinden fail hakkında verilen beyanın gerçekliği sorgulanıyor. ‘Fail sapık, canavar, pedofili, zanlı’ sıfatlarını ise haberlerde kullanmamız gerekiyor. İnsanları şiddete ve suça teşvik eden şey sapık, canavar, zanlı vs. olmaları değildir. Suç işlendiyse bu suçun sorumluluğu faildedir. Haberde bu şekilde dil kullanıldığında olay bağlamından uzaklaştırılarak sıradan ve normalmiş algısı yaratıyor” dedi.