Kuş katilleri olarak gösterilmek istenen rüzgar türbinleri hiç de öyle değildir!
Rüzgar türbinlerine karşı çıkan insanlar sık sık rüzgar türbini kanatlarının çok sayıda kuşu öldürdüğünü söylerler ve bu sebeple de kanatlardan söz ederken “kuş doğrayıcıları” ismini kullanırlar. Rüzgar türbinlerinin simgesel ve nadir kuşlara, özellikle de yırtıcı kuşlara tehlike arz ettiği iddiaları, büyük ilgi uyandırmaktadır.
Rüzgar türbin kanatları gerçekten de kuşları ve yarasaları öldürmektedir ancak yapılan üç araştırmaya göre bu ölümlerin toplam kuş ölümlerine oranı şaşırtıcı seviyede düşüktür.
2009’da Birleşik Devletler ve Avrupa’nın kuş ölümü verilerinin kullanıldığı bir araştırmada rüzgar, fosil yakıt ve nükleer enerji sistemlerinin her biri tarafından öldürülen kuş sayısı tahminen hesaplanmıştır.
Elde edilen neticeye göre, fosil yakıtlı enerji santralleri gigavat-saat başına 5,2 ölümden sorumlu tutulmaktayken, rüzgar türbinleri ve nükleer enerji santralleri gigavat-saat başına 0,3 ila 0,4 arası ölümden sorumlu gözükmektedir.
Bunun neredeyse 15 kat daha fazla olduğunun üzerinde duran yazar şöyle bir tahmin yürütmektedir:
2006’da Birleşik Devletler’de rüzgar türbinleri yaklaşık 7 bin, nükleer santraller 327 bin, fosil yakıtlı enerji santralleri ise 14,5 milyon civarında kuş öldürmüştür.Aradaki farkı basitçe örneklendirmek amacıyla şöyle söyleyebiliriz: Rüzgar türbinleri tarafından öldürülen her bir kuş başına, nükleer enerji ve fosil yakıtlı enerji santralleri 2,118 kuş öldürmektedir.
İspanya’da yapılan bir araştırmada, 252 türbinli 20 rüzgar santralinde 2005’ten 2008’e kadar gerçekleştirilen günlük denetlemeler sonucunda 596 ölü kuş bulunmuştur.
Yapılan araştırmada kullanılan türbinler 11. ve 34. ay arasında farklı zamanlarda çalışmaktaydılar ve türbin başına yıllık olarak yalnızca ortalama 1,33 kuş ölümü düşmekteydi. Makalenin yazarları bu araştırmada elde edilen kuş ölümü oranının, dünya araştırma literatüründe en yüksek orana sahip olduğunu belirttiler.
596 ölümün %36’sını yırtıcı kuşlar oluşturmaktaydı (214 ölüm). Bu yırtıcı kuşların içinde de en çok ölen tür kızıl akbabalardı (137 ölüm ile toplam ölümlerin %23’ü). Araştırma, Fas’tan İspanya’ya göç eden kuşların bir göç alanı olan, İspanya’nın en güneyinde bulunan Cebelitarık’ın yakınlarında gerçekleştirilmiştir.
Muhtemelen yayımlanan en kapsamlı rapor 2013 yılında Kanada’nın, Kanada Çevre ve Vahşi Yaşam Araştırmaları Bölümünden bilim insanları tarafından Avian Conservation and Ecology dergisinde yayımlanmıştır. Kanada’da insanlardan kaynaklanan kuş ölümlerinin nedenlerinin bulunabileceği raporda, çeşitli kaynaklardan elde edilen veriler bir araya getirilmiştir.
Aşağıdaki tabloda insan faaliyetlerinden kaynaklanan toplamda tahmini olarak yıllık 186,429,553 kuş ölümünün belirli sebepleri gösterilmiştir.
Uluslararası Kartalları Koruma Derneği (Save the Eagles International) başkanı Mark Duchamp büyük ihtimalle rüzgar türbinlerinde gerçekleşen kuş ölümleri hakkında konuşan en tanınmış kişidir. Duchamp şunları söylemektedir:
Türbin başına yılda ortalama 333 ila 1000 arası olarak belirlenen kuş ölümü sayısının Amerikan rüzgar endüstrisi tarafından iddia edilen 2 ila 4 kuş ya da Amerikan Kuş Koruma Topluluğu (American Bird Conservancy) tarafından Amerika’nın tamamı için (ki İspanya’nın yaklaşık iki katı kadar türbine sahiptir) tahmin edilen yıllık 400 bin kuşla alakası yoktur.Rüzgar türbini eleştirmenleri tarafından ortaya atılan bu tür iddialar gerçek ölüm boyutlarını örtbas etmek amacıyla genel olarak büyük çaplı ulusal komploları ima ederler.
Peki Avustralya’da durumlar nasıl?2006’da Avustralya’nın Victoria eyaletinin güney doğu sahili Bald Hills’te yapılması planlanan 52 türbinli rüzgar santrali teklifi (şimdi tamamlanmış haldedir), zamanın çevre bakanı Ian Campbell tarafından iptal edilmiştir.
Campbell, 50 yıl içerisinde nesli tükenme riski altında olduğu söylenen turuncu karınlı papağanların (Neophema chrysogaster) geleceği hakkındaki endişelerden bahsetmiştir. Rüzgar santrali karşıtı bir grup olan The Tarwin Valley Coastal Guardians bu gelişmeye başından beri karşı çıkmıştır.
Çıkar grupları bir dizi gelişmeyi durdurmaya çalıştıklarında düzenli olarak nesli tükenmekte olan bu kuşu dile getirmişlerdir.
Bu gelişmelere bir kimyasal depolama tesisi ve yat limanı da dahildir. Victoria’daki önerilen Westernport limanı ayrıca şans eseri olarak önemli sulak bir alanın yakınında bulunmaktaydı. Fakat bunun üzerine bir profesör biyolojik çeşitlilik ve sürdürülebilirlik hakkında şöyle yazdı:
Bu papağan 25 yıldır bu bölgede görülmemesine rağmen tüm suçu üstlenmiştir. Victoria’nın o zamanki planlama bakanı Rob Hulls, Bald Hills hakkında verilen kararı bariz şekilde politik bir karar olarak nitelendirdi. Hulls, federal muhafazakar hükümetin, fosil yakıt çıkar gruplarının yenilenebilir enerji gelişmelerini engellemek amacıyla yürüttüğü lobicilik faaliyetleri doğrultusunda hareket ettiğini iddia etti.
Hulls, Bald Hills’e kurulması hedeflenen rüzgar santrali bölgesine 10 ila 35 kilometre arası uzaklıkta bazı tarihi mekanların ve turuncu karınlı papağanlar tarafından kullanılmış veya kullanılmamış bazı potansiyel mera alanlarının bulunduğundan söz etti.
Belki de bu konu hakkında son sözlerimizde İngiltere Kuşları Koruma Kraliyet Topluluğuna (British Royal Society for the Protection of Birds) değinmeliyiz. Topluluk Bedfordshire genel merkezinde karbon salınımını azaltmak amacıyla bir rüzgar türbini kurmuştur. (Bunu yaparak türlerin iklim değişimi nedeniyle yok olmasını en aza indirmeyi amaçlar.) Topluluk, rüzgar türbinlerinin kuşlara zarardan çok fayda sağladığını kabul etmiştir.