ERK ACARER
Reina Katliamı, IŞİD’in Türkiye’deki Diyarbakır, Suruç ve Ankara gibi bazı katliamlarından ayrışıyor. Bir eğlence merkezini hedef alan ve daha çok yabancı vatandaşların yaşamını yitirdiği Reina, iki katliamla ise benzer özellikler gösteriyor. Bunlar; Sultanahmet ve Taksim. IŞİD Reina saldırısının içeride ve dışarıdaki mesajları ile siyasal sonuçları da birbirine benzemiyor.
Birden çok kişi olasılığı
‘Noel Baba’ karmaşasıyla başlayan kanlı terör eylemi başından beri kafa karıştırıcı bir süreci de ortaya koyuyor. Görgü tanıkları ve resmi açıklamalar arasında da çelişkiler bulunuyor. Saldırganın 2 hatta üç kişi olduğunu ileri süren ifadeler var. Bununla birlikte uzmanlar yoğun ateş altında olmanın ve olayın şokunun kurbanları bu açıklamalara sevk ettiğini belirtiyor.
Reina’nın içinde çok sayıda kamera olduğu biliniyor. Bu nedenle bu flue durumu netleştirebilmek mümkün.
Kafa karıştıran açıklamalar
Son olarak Başbakan Yardımcısı ve AKP Vekili Veysi Kaynak’ın saldırı ile ilgili açıklamaları var. Saldırganın önce Kırgız uyruklu olduğu söylendi. Kaynak ise teröristin Uygur çıktığını belirtti. Saldırganın karısı da Konya’da gözaltına alınmıştı. Uyruk tartışması nasıl olup da bugüne kaldı?
Şimdi nerede?
Soruşturma çerçevesinde ulaşılan önemli ifadeye göre kod adı Ebu Muhammed Horasani olan tetörist, bir dönem Pakistan, Livera’da yaşadığı belirlendi. Buradan İran’a geçti. İran’da yakalanan terörist bir süre sonra kamptan kaçmayı başardı. Horasani’nin Ağrı’dan yasadışı olarak Türkiye’ye geçtiği belirtiliyor. Tüm bu bilgiler saldırının ne denli planlı, teröristin ne kadar profesyonel olduğunu gösteriyor. Reina saldırısının ardından yapılan operasyonlara rağmen Horasani yakalanamadı. Türkiye’nin muhtelif şehirlerinde görüldüğü, Rakka’ya ulaştığı ve Hollanda’da bulunduğu bilgileri bulunuyor. Ortada çok büyük bir risk ve cevaplanması acil gereken bir soru var. 40 kişinin profesyonel selefi katili nerede? Ona kim yardım etti?
Reina saldırısı, yetkili ağızlardan daha çok bilgiye ve desteğe ihtiyacımız olduğu gösteriyor. Bu noktada Avrupa’daki terör saldırıları ve Türkiye farkını bir kez daha gözden geçirmek mümkün! Neredeyse sıfır noktasında olan koordinasyon büyük karmaşaları da beraberinde getiriyor. ‘Saldırgan’ olarak lanse edilerek, linçe uğrayanlar bu karmaşanın da büyük nedenlerinden biri.
Nereye uzanıyor?
Saldırının IŞİD tarafından üstlenilmesi, yine farklı bir nokta. Önceki katliamlarda konuştuğumuz hat Antep-Adıyaman üzerineydi. Hücreler Antep’te bombacılar Adıyaman’daydı. Planlayıcılar Suriye’de sözde sınır emiri İlhami Balı’ya kadar uzanıyordu. Reina, Konya-İstanbul ve IŞİD merkez hattını gözler önüne serdi. Bu hücrelerin Rakka’ya kadar uzanabileceği izlenimi denetlenmesi çok daha zor olan bir çizginin varlığını anlattı.
Konya ve İstanbul’da ürkütücü bir resim
Katliam hattı Konya-Başakşehir-Zeytinburnu-Ortaköy. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nin kamera teknik takibi, kesinleşmemiş kod adı Ebu Muhammed Horasani olan saldırganın izlediği süreci ortaya koydu. Horasani 15 Aralık’ta Konya’dan İstanbul’a geliyor, 3 gün Başakşehir’de bir sitede kalıyor. Zeytinburnu’nda kontaklar kuruyor, Ortaköy’de katliamı gerçekleştiriyor. Zeytinburnu’na geri dönen saldırgan kayıplara karışıyor. Bu süreç Konya ve İstanbul’da daha önce dikkat çekilen tehlikeleri ve IŞİD’in başkentine kadar uzanan tehlikeyi ortaya koyuyor.
Eski MİT’çi Cevat Öneş IŞİD’in Reina eylemini BirGün’e değerlendirdi:
Türkiye’yi Darülharp ilan ettiler
Öneş, Reina eylemini ve sonrasında yaşanacaklardı belli başlıklar altında topladı. Eski MİT’çi Öneş yaşananları ve yaşanacakları şöyle sıraladı:
Son derece profesyonel
Katliamın, sahada deneyimi olan çok uzman bir şahıs tarafından yapıldığı anlaşılıyor. Birden çok kişi vardı ifadelerini alanında bulunan şahısların çok büyük şokta olmalarına bağlayabiliriz. Seri atış karşısında birden çok kişinin olduğunu düşünmüş olabilirler. Yorum yapılabilir ancak uzmanlık tespitinden sonra bilgi ortaya konabilir. Fakat şu ana kadar ortada olan bilgiler eylemi gerçekleştiren kişinin yalnız olduğunu gösteriyor.
Bir kişi değil
Evet eylemi yapan bir şahıstan söz edebiliriz. Yalnız teröristin Türkiye’ye geçişi ve irtibatları yardım aldığı bir örgütsel yapıyı gösteriyor. Tek başına yapılmış organize bir eylem. Şahsa Türkiye’de bağlı olan diğer örgüt üyeleri bize uyuyan hücrelerin varlığını gösteriyor.
IŞİD’in iki mesajı
El Bab operasyonu ve bu eyleme birlikte baktığımızda IŞİD’in ilk defa Türkiye’yi ve iktidarı doğrudan hedef aldığını görüyoruz. IŞİD, ‘Ben istediğim zamanda ve arzu ettiğim yerde eylem yapabilirim, Türkiye’yi Darülharp, yani savaş alanı ilan ettim’ diyor. Diğer mesajı ise yaşam tarzıyla ilgili. Reina bu yüzden seçilmiş bir yer. Mekânda farklı ülke vatandaşlarının bulunması ise küresel bir mesajı da beraberinde getiriyor. IŞİD, kendileri gibi düşünmeyen her ülke ve her insanın hedefinde olduğunu söylüyor.
Ortaklığın önemi
Türkiye’nin Suriye politikalarındaki hatayı görmesi ve geri adım atması önemli. IŞİD’le mücadelenin de var olan ilişkilerin bozulmadan bölgesel ülkeler ve müttefiklerle müşterek boyuta getirilmesi önemli.