Altı ve yedinci yüzyıl Arap Edebiyatında müthiş şairler/yazarlar vardı.
Yazdıkları şiirler Kabe duvarına asılır ve aylarca orada bekletilerek insanlar tarafından ezberlenirdi.
Ebu Cehil ve Ebu Sufyan gibi tefeci bezirganlar bu yazarların şiirlerinden onlarcasını ezbere bilirlerdi.
Peygamberimizde kendi zamanındaki iki şairin söylemlerine iki eleştiri/yorum yapmıştır.
Bu iki şair/yazar 7. yüzyıl Arap dünyasının en çağdaş şairleri/yazarları idi.
Birisi Umru’l Kays diğeri de Evs Kabilesinden Antra idi.
Tarih bu iki eleştiriyi/yorumu kayda geçmiştir.
Bu iki eleştiriden birincisi şiirin/şairin ne/nasıl olmaması gerektiğini, ikincisinin de ne/nasıl olması gerektiğine vurgu yapar.
Peygamberimizin birinci eleştirisi/yorumu:
Şair/yazar Umru’l Kays hakkında şöyle dediği rivayet edilir; “Bütün şairlerin en şairi odur ve cehennemde de onların lideridir.”
Peki! Böyle demesinin sebebi ne idi?
Umru’l Kays’ın şiirlerinde ne anlatılıyordu?
Genel olarak; şarap, cinsellik ve insanların beyinlerini uyuşturan ve kötülüğe sevk eden hissiyatlardan büyük bir ustalıkla kaleme alırdı. Parayı, gücü, otoriteyi ve şehveti yücelten/pohpohlayan muhteşem mısraları vardı.
Kur’an’ın “ğayril mağdubi” dediği “kavmin zenginlikten şımarmış kişilerine” övgü üstüne övgüler dizerdi.
O kadar müthiş bir edebiyatçı idi ki; insanların hayallerine seslenerek, yürek parçalayan duygularına, cinsel arzularına, heva ve heveslerine narkotik bir etki bırakırdı.
İnsanların beyni uyuşurdu adeta…
Bir insan onun şiirlerini okuyunca; “Evet bir an önce zengin olmalıyım! şaraba, kadınlara, lüks ve şatafatlı yaşama geçmeliyim!” hayallerine kapılırdı.
Tabiri caiz ise otorite, güç ve parayı kendinde toplamayı rab edinirdi.
Umru’l Kays bunu büyük bir ustalıkla yapardı.
Dolayısıyla peygamberimizin eleştirisi gayet yerinde idi.
Çünkü her sanat (şiir, yazı, söylem, davranış) hayattaki iyi, güzel ve doğru şeyle özdeş değildir.
Bir şair nefis bir şiir yazabilir, bir yazar mükemmel bir makale veya kitap yazabilir, bir yönetmen müthiş bir film çekebilir. Bu mümkündür; ama bunların bir topluma cehenneme sürüklemesi de mümkündür.
Peygamberimizin ikinci eleştirisi/yorumu;
Evs Kabilesinden Antra’nın bir şiiri peygamberimize okundu. O mısralar şöyle idi; “Onurlu bir insana layık bir hayatı hak etmek için, bütün o zorlu geceleri bıkmadan usanmadan çalışarak geçirdim.”
Peygamberimiz bunları işitince son derece hoşnut oldu ve sahabelere şöyle dedi; “Bir Arab’ın meth-u sena edilmesi bende hiçbir zaman onu görme arzusu uyandırmamıştı; ama vallahi bu şiirin yazarıyla buluşmak ve tanışmak isterim.”
Peki! Böyle demesinin nedeni ne idi?
İşittiği şiirin, hayatın olması gereken hakikatinden bahsetmesi, şairin; onur, emek ve dürüstlüğe vurgu yapması idi.
Çabayı, çalışmayı, alınterini idealize edip yüceltmesi idi.
Dolayısıyla sanat; hayata tabidir. Hayatın üstünde değildir.
Siyaset, felsefe, alış veriş, toplumsal ilişki vb. alanlar gibi Sanatta; yalanlarla, manevralarla, aldatmalarla beyinleri uyuşturup dünya hayatını kaosa dönüştürmemelidir.
İyi, güzel, doğru ve yararlı şeyler sanatla teşvik edilmeli fakat zarar veren; kin, nefret, çekememezlik ve her türlü ahlaksızlıkta men edilmeli…
Nihayetinde bütün insani çabaların gayesi hayat içindir.
Sanatta; adalete, eşitliğe, kardeşliğe, sevgiye, merhamete, paylaşmaya ve yardımlaşmaya hizmet etmelidir.
Her şair/yazar/alim de bunları deklare edici mısralar kaleme almalıdır.
Etrafımızdaki gerçeklere gözümüzü kapatıp bizi uyuşturan, ahlaksızlığa sürükleyen her yazı her söylem ve her davranış bizim için bir yüzkaralık bir çöküş bir ölüm mesajıdır.
Halbuki hayatı yaşanır kılan ve değerli olmasını sağlayan şey; adil olmak, insanlarla her türlü konuda eşit hale gelmek, ihtiyaçtan fazlasını biriktirmemek, hakkı-hukuku savunmak, mazlumdan-kimsesizden yana olmak, insanları sevmek ve merhamet etmektir.
Bu yüzden peygamberimiz; Kays’ın ve Antra’nın şiirlerine ilişkin yaptığı değerlendirme, bütün sanatların/yazarlıkların/düşünce adamlığının ne/nasıl olması gerektiğinin nihai ilkesini bizlere verir.
Günümüz için bunu değerlendirirsek: “Kendi mahallesini aşamayan “fikir/düşünce” adamı olmaz. Güç, iktididar ve para sofrasından beslenen/nemalanan kişi aydın/alim/yazar olamaz” demektir.
AdilMedya.com