Petkim ve Tüpraş patronları, 3 yıllık sözleşme ve hak gaspları dayatmasına karşı Petrol-İş sendikasını baskını baskı altına almaya çalışıyor.
Turan KARA
Emine UYAR
İzmir
TÜPRAŞ patronu geçen seneki toplan kârını neredeyse 4 ayda kazandığı, PETKİM patronu ise 2 kat arttırarak, 1.8 milyar liraya çıkardığı halde hâlâ işçilerin haklarını gasbetme peşinde. Sözleşme sürecinde olan iki dev işletmenin patronu da işçilerin haklarını gasbedebilmek için örgütlü güçlerini dağıtmak istiyor. Bunun en önemli adımı olarak da bir yandan işçilerin sendikası Petrol-İş yönetimini baskı altına almaya, diğer yandan işçilerle sendikadan uzaklaştırmaya çalışıyor.
Petrol-İş Genel Merkezinden beklenti içinde olan işçiler ise yöneticileri henüz yeterli adım atmamakla eleştiriyor. Genel merkez her iki fabrikada da Yüksek Hakem Kurulu sürecine günler kala net bir tavır almış değil. Patronlar ise bir sonraki hamlelerini sendikaya güvensizlik ve iç tartışmalara göre planlıyor.
Son günlerde PETKİM’de, işçilerin satışı durdurma eylemlerine başvurma ihtimaline karşı dışarıda tutulan depolarda mal stoklamaya devam eden patron, genel müdürler vasıtası ile 200-300 kişilik gruplar halinde işçilerle toplantılar yapıyor. Bu toplantılarda sendikanın karalandığını, itibarsızlaştırıldığını ve “Onlar olmasa sizinle daha iyi anlaşırız” yönlü konuştuklarını söyleyen işçiler, temsilcinin dik durması ile son toplantıyı terk ettiklerini ifade ettiler.
KOÇ HOLDİNG GERİ ADIM ATMADI
TÜPRAŞ’ta yüksek hakeme gitmeye sayılı günler kaldı ve Koç Holding 3 yıllık sözleşme, çalışma saatlerinin artırılması, mazeret izinlerin kısıtlanması gibi taleplerinden geri adım atmadı. İşçiler Petrol-İş Genel Merkezinin şimdiye kadar yaptıkları protesto eylemlerinde daha kararlı bir hal almasını bekliyor. Gerek genel merkez, gerek İşyeri Baştemsilciliği ise işçilerin beklentisi ve patronların baskısı arasında idare anlayışını sürdürüyor. TÜPRAŞ işçilerinin yaptıkları son eylemde yaşananlar ise PETKİM ve TÜPRAŞ işçileri içerisinde tartışılıyor.. Bunların ilki eylem günü öğlen yemeği yememe kararı alarak yemekleri geri gönderen işçilere temsilcilik ve kimi şube yöneticilerinin sert bir tavırla sendikanın böyle bir kararı olmadığını söylemesiydi. İşçileri kendi başına iş yapmakla itham ederek yemek eylemini engellemek istediler, ancak işçiler kararlı bir şekilde yemek yemedi. Diğeri ise eylemde sendikanın açtığı pankart oldu.
İŞÇİLERDEN DAHA GERİDE DURUYORLAR
Vehbi Koç’un, “İyi eleman seç iyi para ver. Kötü eleman sana pahalıya mal olur” sözünün alıntı yapıldığı pankart hakkında işçilerin bir kısmı tarafından “Patronu kendi sözleri ile etkileme aracı” olarak görülerek iyi bir iş değerlendirmesi yapılırken, bir kısmı “Yapılan doğru değil ancak temsilci ve yöneticilerin kötü niyeti yok, ne anlama geldiğini kendileri bilmiyor” değerlendirmesi yapıldı.
Bir grup ise bu pankartın ve Vehbi Koç’un sözlerinin mücadelede slogan ya da ön açıcı bir işlevi olmadığını ve kaldırılması gerektiğini belirtti. İşçiler halihazırda pankartın işyeri temsilciliği önünde asılı durduğunu belirterek, “Arkadaşların bir kısmı iyi bir şey olduğunu düşünüyor, hatta zekice olduğunu sananlar var. Oysa Vehbi Koç bu sözü müdürler ve idareciler için söylemiş, yani şu an uygulamalarına karşı mücadele ettiğimiz kişilere söylemiş, bilen yok. Kaldırılması gerektiğini belirten arkadaşlar da oldu ama kendi içimizde bir ayrım yaratmak istemediğimiz için orada duruyor” diyor. “Asıl mesele temsilciliğin ve şube yöneticilerinin herkesi birleştiren bir çaba içinde olmaması, hem sözleşme sürüyor, hem seçim çalışması yapıyorlar hassas olmak gerekir” diyor.
‘PATRONUN YOL GÖSTERİCİLİĞİNDE HAK MÜCADELESİ VERİLEMEZ’
Emek Partisi İzmir İl Örgütü ise TÜPRAŞ işçilerinin mücadelesini destekleyen bildiri ve açıklamalarla uyarılarını sürdürüyor.
Bildirilerde Türkiye’de işçilerin tüm koşullarını biçimlendirmeye çalışan bir holdinge karşı mücadele veren PETKİM ve TÜPRAŞ işçilerine toplusözleşme talepleri kadar sınıf sendikacılığı için de işçi sınıfı tarihinden ve kendi deneyimlerinden öğrenerek mücadele verme çağrısı yapılıyor.
Eylem günü fabrikanın duvarına asılan Vehbi Koç’un sözünün olduğu pankarta da atıf yapılarak “Patronun yol göstericiliğinde işçi sınıfının hak mücadelesi verilemez” dendi. Bildiride, işçilerin çıkarlarıyla sermayenin çıkarlarının uzlaşmazlığına, Koç Holdingin bugün TÜPRAŞ’ta olduğu gibi, her zaman işçi haklarına saldırının koçbaşılığını yaptığı hatırlatıldı.
Patronun sözünden medet ummak yerine mücadele içindeki diğer sınıf kardeşleriyle mücadeleyi birleştirme çağrısı yapılan bildiride, işçilerin iradesi ve insiyatifinde bir sendikal çizgiyi koruyarak geliştirmek gerektiğine vurgu yapıldı.
‘HADİ HADİ ÇALIŞMA SİSTEMİ’
Bildiride birleşme çağrısı yapılarak şu görüşlere yer verildi: “Koç Holding sadece ülkemiz değil uluslararası tekellerle ortaklığı bulunan, hem ekonomik hem de politik alanda karar alıcıların başında gelen bir şirket. Mesela işçilerin talepleri ülkede daha uzun aralıklarla gündem olsun yaklaşımıyla, TOFAŞ, Ford, Arçelik ve Renault’da 3 yıllık sözleşmeyi ilk gündeme getiren patrondur. Ford, Arçelik, TOFAŞ işçilerinin istifa ettiği sarı sendikaya dönmesi için baskı yapan, sarı sendikayı koruyan Koç’tur. 1980’e kadar uğraşıp, darbe sonrası işçilerin sendikasının kapatılması ile bir anda yerine Amerikan tipi sarı sendikayı getiren de odur. Bu sendikacılıkta sendikacı işçilerin eğitimi MESS tarafından verilir, patron kazanırsa işçinin de kazanacağı, patronun velinimet olduğu aşılanarak işçilikten çıkarılıp ‘eleman’ haline getirilir. İşçi sınıfının kendi kaderini eline almasına izin vermeyecek kadar planlı saldırıların politikaların mimarıdır Koç Holding. Sendikal gücü korumak bakımından PETKİM ve TÜPRAŞ işçilerinin tutumu önemlidir.
Şimdilerde Türkiye işçi sınıfının ağırlıklı bir bölümü hakları için bu şirketle mücadele içinde. Sadece TÜPRAŞ’ta değil, TOFAŞ, Ford, Arçelik, Opet, Aygaz’da da, TÜSİAD ve MESS’e bağlı diğerlerinde de. Oralarda Koç Holdingin yönetim politikası çok mu iyi? Tam tersi! Şimdi bunları göz ardı ederseniz, PETKİM ve TÜPRAŞ işçilerine buraların da diğer fabrikalar gibi iradesiz ve inisiyatifsiz, söz sahibi olmadan her an işten atılma korkusuyla, ‘hadi hadi’ sistemiyle çalıştırılmak istendiğini nasıl anlatabilirsiniz? Bunu anlamaz ve anlatamazsanız haklarınıza olan saldırıları nasıl durdurabilirsiniz? Taşeron, ya da başka iş kollarından örgütsüz sınıf kardeşlerinizle nasıl mücadelenizi birleştirebilirsiniz. İçi sınıfına topyekün saldırı yasaları olan kıdem tazminatı gasbı, işçi büroları, kiralık işçilik gibi yasalara nasıl karşı çıkabilirsiniz?”