İlahiyatçı İhsan Eliaçık hoca, Türkiye’nin özyönetimden korkmaması gerektiğini belirterek, ” 1921 Anayasası tam da bunu öngörüyordu” dedi.
Jiyanaekolojik.org. sitesi ile yapılan söyleşide özyönetim talebini değerlendiren Eliaçık hoca, ” Özyönetimi savunmak, konuşmak, bunu dillendirmek hainlik ise o zaman 1921 anayasası hain bir anayasa idi” dedi. İşte hocanın o açıklamaları:
” 1925’deki Şeyh Sait İsyanı’ndan sonra Türkiye’de Şark Islahat Fermanı çıkarıldı. Kahvede Kürtçe konuşmayı yasakladılar. İmar İskan Planı kanunu çıkarıldı. Bu kanunla bir sürü yer değiştirmeler ve yeniden yerleştirmeler yapıldı. Bu Kürtleri coğrafyalarından koparma ve asimle etmeye yönelik çalışmalardı. Peki ne oldu? Bu masa başında hazırlanan planlar, programlar tuttu mu? Hayır tutmadı. Kürtler kendi dillerini, kültürlerini her şeye rağmen günümüze kadar taşımayı başardılar. Şimdi bu pek bilinmez ama 1921 anayasası zaten bir tür özyönetimi öngörüyordu. Bu anayasanın 11. maddesinde deniliyordu ki; Türkiye idari bakımdan vilayetlere ayrılır. Vilayetlerde ise muhtariyet yani özerklik esastır. Yani eğitim, sağlık, ekonomi, sosyal yardım gibi işler yerel yönetimlere devredilmişti. Kaymakamlar ve valiler seçimle iş başına gelecekti. İl şuraları yani bugünkü anlamıyla halk meclisleri oluşturulacaktı.. 1924’te bütün bunlardan vazgeçildi ve sonraki anayasaların hiçbirinde bu madde yer almadı.1921 anayasasının bu 11. maddesi bütün Türkiye için öngörülüyordu. Sadece Diyarbakır değil İzmir’de böyle olacaktı. Yani Türkiye’nin her yeri iller bazında yönetlecekti. Bunun dışında kalan işler daha çok ülkeyi dışarda temsil etme gibi işler merkezi yapıya devrediliyordu. Yani 1921 anayasası özerkliğe daha ağırlık vererek özerklik ile üniterlik arasında bir denge kurmuştu. Bugün bu denge hali bozuldu. Eğitim ve sağlık işleri merkezden yönetilmeye başlandı. Belediyelerin yetkileri çok sınırlandırıldı. Şimdi buralarda yapılacak basit değişikliklerle yani yerel yönetimlere ağırlık veren, Ankara’daki yetkileri yerele kaydıran bir sistem geliştirilerek bu denge tekrar kurulabilir. Bunu yapmanın yolu da belli. Oturup mecliste bu konu konuşulacak.
“Hiçbir millet bulunduğu ülkenin toprağında bir bitki gibi bitmemiştir.” Özyönetimi mecliste konuşmak, müzakere etmek isteyen HDP millet vekilleri vatan hainliği ile suçlanıyor..
” 1921 ANAYASASI DA MI HAİN…”
Eğer özyönetimi savunmak, konuşmak, bunu dillendirmek hainlik ise o zaman 1921 anayasası hain bir anayasa idi. 1921 anayasasından vazgeçilmesinin sebebi dış güçler bunu kullanarak bizi parçalayacaklar endişesiydi. Biz bunu uygularsak dış güçler bunu kullanır dediler. Önce özyönetim olur arkasında bağımsızlığını ilan ederler korkusu vardı. Savaştan daha yeni çıktık, önce bir toparlanalım, belki ilerde rahat zamanlarda uygularız diye bir meçhule ertelendi ve hala da gelmiş değil. Öte yandan birisi kalkıp işte ben bağımsızlığımı ilan ediyorum dediğinde bu hemen olabilecek bir şey de değil. Birileri ayrılmak istiyorsa bu ayrılığa diğerlerinin de razı olması lazım. Birlik olmak bunu gerektirir. Hadi ben gidiyorum diyemeziniz. Nereye gidiyorsun kardeş, senin daha bir sürü sorumluluğun var, bir dur diğerlerine bir soralım bakalım derler yani. Birlikten ayrılmak öyle kolay değili. Yine rıza ile olması lazım. Öte yandan birlikten ayrılmak isteyene ne yaparsan yap ayrılamazsın da diyemezsiniz. Yoksa bu sizi katolik nikaha götürür. Boşanmak yasak diyemezsin. Böyle bir yasak yozlaşmaya yol açar. Anlaşamıyorsan boşanacaksın. Bu kadar basit. Ya da başka bir birliğe dahil olacaksın. Şimdi adam hem anlaşamıyoruz diyor hem de seni bırakmam diyor. Yani bu Allah’ın emri midir? Kaldı ki benim görüşüme göre hiçbir yer hiç kimsenin değildir. Yani Türkiye Türklerin değildir. Kürdistan da Kürtlerin değildir. Bütün yeryüzü Allah’ındır. Misal sen diyorsun ki bu topraklar benim. Peki soruyorum sana kardeşim; bu coğrafya, bu topraklar senin ise neden ölürken beraberinde götürmüyorsun? Demek ki senin değil bu topraklar. Biz bu toprakların tek sahibi olarak Allah’tır diyoruz. Mülk Allah’ındır diyoruz. Sınırlar, devletler geçicidir, halklar geçicidir. Tarihin akışı içinde bunlar sürekli değişir. Hiçbir millet bulunduğu ülkenin toprağında bir bitki gibi bitmemiştir. Göçler oldu, oraya sonradan geldi. Yeryüzünde insanlığın yayılışı böyle oldu. Bulunduğu yerden bitki gibi bitmedi.Türk olmak, Kürt olmak sadece histir. Türk kanı, Arap kanı, Kürt kanı yoktur. A/Rh pozitif kan türü vardır. İnsanlar topluluklar halinde yaşarlar. Dilleri ve renkleri sadece Allah’ın ayetleri olarak kabul edilmelidir. Bunlar yeryüzünün zenginlikleridir. Kur’anda Allah, biz sizi birbirinizi keşfedesiniz, birbirinizi üreteseniz diye farklı kavimler şeklinde yarattık diyor. Hakikaten de sen bir başkası ile diyaloğa girmeden kendini üretemezsin.
AdiLMedya