ORUCUN TARİHSELLİĞİ TARTIŞMALARI-VI
Orucun Vakti
“Sana hilallerden, ayın evrelerinden soru soruyorlar. Onlara ‘Ayın evreleri ve hilaller, hem insanlar hem de hac için birer ölçü birimidir.’ de. Sorularınızda mantıksız biçimsellikleri terk edip işin ruhuyla ilgilenin, kime hangi soruyu soracağınızı iyi belirleyin, soruyu yanlış kişiye sormayın. Soruyu doğru zaman ve doğru yerde doğru kişiye sorun, soru sormak için kendini zorlamak erdem değildir.[1] Erdemli davranış eve bacasından girmeye çalışmak değil kapısından girmektir.[2] Boş işlerle uğraşmak ve amaçsız sorular sormak yerine topluma karşı üstlenmeniz gereken sorumluluk bilinciyle donanın ki kurtuluşu birlikte yakalayabilesiniz.[3]”[4] ayetinde Ay’ın dini ritüeller içinde sadece hac için gerekli olduğu vurgulanmaktadır. Araplar hac mevsimini daima Ay takvimine göre belirlediklerinden bu olguya dair bir vurgu vardır. Çünkü Araplar için ayların adlandırılmasında bile hac zamanı hedeflenmekteydi. Yani haram aylar her şeyin üstündeydi.
Ayet Arapların bir davranışını da eleştirerek evrensel bir ders veriyor. Cahiliye Araplarının erkekleri bir şeyi yapmaya niyet eder, ancak bu niyetini gerçekleştirmesi zor gelince tam bir yıl evine kapısından girmezdi. Ayrıca cahiliye erkekleri ihrama girdiklerinde evin ön kapısını terk edip ev veya çadırın arka tarafında bir delik açarak eve veya çadıra arkasından yahut damdan girerlerdi. Hatta kendilerine kahramanlar (humûs) diyen kabile üyeleri ihramlıyken evine veya çadırına hiç girmez, gölgede oturmaz, tereyağı yemezdi. Bunu da kuvvetli dindarlık adına yapardı.[5] Kur’an bu tip işkence üreten davranışları, akıl dışı dindarlık seremonilerini[6] reddetmektedir. Her yıl hac ve umre yapma, pazartesi ve perşembeleri sürekli oruç tutma, gece ve nâfile namazlarıyla beşe beş katma dindarlık değildir. Din evine damdan girme veya arka duvarı yıkarak sokulma davranışı din(i)darlıktır.
Din, ritüeller aracılığıyla erdemli topluma gidişi sağlama peşindedir. Dindarlık diploması için ritüel dersleri önümüze çıkarılmıştır. Ritüeller, kişinin amaca yönelik ruhsal motivasyonunu sağlama maksadı güder. Kişi amaca yönelik davranış ahlâkı kazandığında ritüel motivasyonuna gerek duymaz. Hatta bir kişi ahlâksal erdem ve ruhsal olgunluğa geleneksel ritüeller dışında da ulaşabilir. Çünkü insanlığın kadîm[7] tarihinde yüzlerce ritüel biçimi, olgunlaşma yöntemi ve eğitim usûlü vardır. Her bölge, yöre ve kıtanın kendi kültürü içinde insanlığı ayağa kaldıracak ruhsal eğitim yöntemleri olmuştur ve olmaktadır. Ancak mezhep ve tarîkât adındaki derin dinler, İslâm dinini ömür boyu sürdürülmesi gereken ritüeller dinine dönüştürmüştür. Daha açıkçası kurumsal din ile onun dindarlık ve din adamlığı tipolojisini kaldırmaya gelmiş; önderi bir din adamı olmayan, rehberi tam sivil ve halktan biri olan,[8] anakentin[9] halklarından bir kentlinin mesajlarını taşıyan İslâm dini; Yahûdî ve Hıristiyan dinlerinin kurumsal kimliğine bütün yapısıyla dönüştürülerek ehl-i kitap[10] dininden bir din olmuştur. Halîfelik, Şeyhü’l-İslâmlık, Diyânet İşleri Başkanlığı kurum ve makamları;[11] mezhep, tarikat, cemaat, ilahiyat fakülteleri, imam hatip liseleri ve Kur’an kurslarının dikte ettiği din Kur’an’ın tertemiz dini olmayıp ehl-i kitabın dinlerinden bir dindir. Bu dini reddeden dinsiz değil, bizzat dindardır. Ehl-i kitabın mabedine dönüşmüş cami; papaz ve hahama dönüşmüş imam ve benzerleri, anlamsız mişnalar[12] haline getirilmiş hadis koleksiyonları;[13] anlaşılmak için değil, sözde sevap kazanmak için okunan Tanrı kitabı; kişilerin şeyh, âyetullah, rehber ve cemaat liderlerine tüm varlığıyla bağlanması; ebced-cifir hesabı dalavereciliği,[14] sorgusuz itaatle afyonlanmış sözde dindar cemaat manzarası İslam dininin bir ehl-i kitap dinine dönüştürüldüğünün en çarpıcı örnekleridir. Bu din için çabalayanların kâhir ekseriyetinin[15] asabiyelerinin[16] esiri, sahtekâr, despot, tek tipçi, çoğulculuk karşıtı, mezhepçi, tarîkâtçı, kavmiyetçi, cennet vaatçisi, sınır kutsayıcısı, devlet kutsayıcısı, evliyâcı, kutsal liderci, kadını aşağılayıcı, ötekileştirici, tahammülsüz, mâbed kutsayıcısı, mehdîci,[17] mesihçi[18] olmasındaki neden ehl-i kitap kültürünün bir parçası olmalarıdır. Mevcut din ve dindarlık Kur’an’ın dini veya Muhammed’in mesajları olmayıp İsevî ve Mûsevî ehl-i kitaplığına eklemlenmiş Muhammedî ehl-i kitap modelidir. Bu dinden Allah’a sığınırken hem Kur’an şairi Mehmet Âkif gibi Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhâmı/Asrın idrâkine söyletmeliyiz İslâm’ı derim hem de Muhammedî ehl-i kitabın dinsizi olduğumu ilan ederim.
[1] Ve leyse’l-birru bi-en te’tu’l-buyûte min zuhûri-hê
[2] Ve’tu’l-buyûte min ebvâbihê
[3] Ve’t-tegu’l-lâhe le’alle-kum tuflihûn(e)
[4] Bakara, 189
[5] YAZIR, Elmalılı Muhammed Hamdi, Hak Dini Kur’an Dili, 1. Cilt, Bakara Suresi, 189. Ayet, Sadeleştirenler: İsmail KARAÇAM, Emin IŞIK, Nurettin BOLELLİ, Abdullah YÜCEL, Azim Yayıncılık, İstanbul, 1992
[6] Seremoni: Düğün, bayram, şenlik, geleneksel ve resmi tören ile dinsel ritüellerde uyulması gereken kural, usul ve yöntem
[7] Kadîm: Geçmişi bilinmeyen zamanlara dayanan, çok köklü, çok eski zamanlara kadar giden
[8] Ümmi
[9] En’am, 92/Umme’l-gurâ
[10] Ehl-i Kitap: Bir peygamberi, çok okunan ancak derinliği tam kavranmayan bir kitabı, ritüelleri, din adamları sınıfı, tarikat ve mezhepleri, mabedleri, özel kıyafetleri, manevi makamları (evliya, asfiya, üçler, yediler, azizler, kırklar) olan; devlet katında hiyerarşisi bulunan, yöneticilerden iltifat gören ve halkı yöneticilere itaat ettiren resmi din sınıfının yönlendirdiği dinciliği Kur’an ehl-i kitap diye tanımlar.
[11] İmam, müezzin, vâiz, müftü gibi
[12] Mişnâ: Tevrat’ın dışında kalmasına rağmen Tevrat’tan daha etkili olmuş ikincil kaynak. Yahudi bilginlerinin zihnindeki söz, davranış ve tartışmalarla ortaya çıktığına inanılan ikincil kutsal kaynaktır. Buna sözlü Tevrat da denir. Bunun yorumlanmasıyla da Talmut ortaya çıkmıştır. İslam dünyasındaki hadisçiliğin arka planı da buna dayanır.
[13] Şia’nın kütüb-ü erba’a dedikleri el-Kâfî (Küleynî), Men lâ-Yehduru’l-Fakîh (Kummî), Tezhîbu’l-Ahkâm (Tûsî), el-İstibsâr (Tûsî) adlı dört hadis koleksiyonu; Sünnilerin kütüb-ü sitte dedikleri Buhârî, Müslim, Tirmizî, Ebû Dâvût, İbni Mâce, Nesâî adlı altı hadis koleksiyonu
[14] Dalavere: Çaktırmadan yürütülen sahtekârlık ve hilekârlık
[15] Kâhir ekseriyet: Ezici çoğunluk, azınlığın özgür söz ve davranış ortaya koymasını engelleyen çoğunluk
[16] Asabiye: Damarcılık. Genelde soy üstünlüğüne, soyun kutsanmışlığına, soyun Tanrı’nın rızasına uygun hizmetler ürettiğine inanma, soyun kutsallığını kabul etme. Herkesi etrafında toplayan kavram, değer ve algıdır.
[17] Mehdî: Peygamberden sonra gelmesi beklenen kurtarıcı(lar)
[18] Mesîh: Kıyametin yakınlaştığında gelmesi beklenen İsa peygamber