Brauns’a göre ABD’nin Suriye’deki saldırısı iki süper gücün bir savaşla doğrudan yüzleşme tehlikesini güçlendirdi. Esad Rusya’nın yardımıyla yerini ve gücünü bu kadar sağlamlaştırmışken neden kimyasal silah kullansın ki?
Burak Soyer
Amerika’nın Suriye’ye düzenlediği hava saldırısının ardından tüm dikkatler tekrar bölgeye çevrildi. Avrupa’nın birçok ülkesi Amerika’nın bu hamlesini desteklerken Türkiye de saldırıyı ‘olumlu’ karşıladığını ifade etti. İran ve Rusya’dan ise sert tepkiler geldi. Dünya kamuoyu bir sonraki adımın ne olacağını beklerken konuyla ilgili BirGün’e konuşan Ortadoğu ve Türkiye uzmanı Dr. Nick Brauns, ABD’nin saldırısının IŞİD’e karşı verilen mücadeleye bir sabotaj olduğunu ve ABD ile Rusya arasındaki iplerin iyice gerildiğini ifade etti.
» Amerika’nın bu saldırısı ne anlama geliyor?
Amerika’nın hava saldırısı, Suriye’deki uzlaşma çabalarına ve bunun yanı sıra IŞİD’le olan mücadeleye direk bir sabotajdır. Ayrıca batının bu vahşi politikası Amerika ve Rusya arasında büyük bir savaşla doğrudan yüzleşme tehlikesini de içinde barındırıyor.
» Kimyasal silahlar Obama için ‘kırmızı çizgi’ydi. 2013’te askeri bir hamle yapmadı. O dönemde Pentagon’dan yapılan bir açıklamada, “Bu Obama’nın yanlış dış politikalarının sonucudur” dendi. Trump bununla ne söylemek istiyor?
Her şeyden önce 2013’teki zehirli gaz saldırısının Suriye askeri birlikleri tarafından yapılıp yapılmadığı kanıtlanmadı. Ben prensipte rejimin bu türden silahlar kullanabilme kabiliyeti olmadığını göz önünde bulunduruyorum.
Esad için kimyasal silah kullanımı mantıklı gelmiyor. Aynı şey birkaç gün önceki İdlib’deki zehirli gaz kullanımı için de geçerli. Ben Esad’ın, Rusya’nın yardımıyla yerini bu kadar sağlamlaştırmış ve içinde ABD’nin de bulunduğu kendisini düşürmek isteyen muhalifler bu kadar uzaklaşmışken neden kimyasal silah kullandığını merak ediyorum. Diğer yandan da Esad’ın kimyasal silah kullanması onun düşmesini isteyen NATO ve diğer batı güçlerinin de işine geliyor. Her şeyden önce burada Körfez Ülkeleri ve Türkiye’nin Özgür Suriye Ordusu asileri olarak adlandırdığı, El Kaide’nin arkasına gizlenmiş birlikler var. Bazı Rus televizyonlarının ilk raporlarına göre İblid’deki hava saldırısının Suriye’deki İslamcılar tarafından bile dört saat önce yayıldığı yönünde. Eğer doğruysa; Suriye hükümetine karşı kimyasal silah kullandığı için kullanılacak bir komplo ile karşı karşıyayız anlamına geliyor. Suriye hükümeti İdlib’de bağımsız bir gözlem komisyonunun teftişi için izin vermişti. Ama Amerika sonuçları bile beklemedi. Tomahawk füzelerini bir rövanş hareketi olarak kullandı. Bu uluslararası linçten başka bir şey değil.
» Bu Amerika’nın dünyaya “Biz buradayız,” mesajı olarak da okunabilir mi?
Bu Amerika’nın değil Trump’ın kişisel bir mesajı. Bana göre ABD’nin hava saldırısı, öncelikli olarak ABD’nin iç politika motivasyonu gibi görünüyor. Trump kendini destekleyenlere ve muhaliflerine Obama gibi ‘cılız’ birisi olmadığını göstermek istiyor. Kendisini bu sahnede güçlü bir ‘kovboy’ gibi göstermek için – Obama’nın sıkça yaptığı gibi – bu saldırıya yeşil ışık yakması için Amerikan yasalarına başvurmadı. Ancak ironik olan, ABD saldırısının Hillary Clinton çevresindeki muhalifler tarafından da sevinçle karşılanması. Burada Trump’ın Suriye’deki kritik önceliği, Suriye’de IŞİD’e karşı birlikte savaşan Rusya ve Esad’a karşı temkinli yaklaşması olarak görünüyor.
» Avrupa Birliği bu saldırıyı neden destekliyor?
Avrupa’da, ABD’nin Trump’la birlikte Rusya’ya yaklaşma endişesi yok. Bunun sebebi, lider Avrupa ülkeleri böyle bir yaklaşımı daha zor ya da imkânsız hale getirebilecek herhangi bir şeye sıcak bakıyor olması. Merkel ve Dışişleri Bakanı Gabriel, May ve Hollande, ABD’nin Suriye’ye saldırısı ile Rusya’yla ödeşmiş olmanın sevinci var. Buna ek olarak, lider Avrupa ülkeleri Esad’ın düşme hedefinden vazgeçmedi. Sadece bu günlerde engelledi. Ben sadece geçen sene Suriye ve Rus ordularının Doğu Halep’i teröristlerden kurtarıp özgürleştirdiğinde Avrupa’nın döktüğü gözyaşlarını hatırlıyorum. Doğu Halep’te savaşanların El Kaide’deli cihadistler olduğu bilinmesine rağmen bu durum, Avrupa’nın büyük burjuva medyası tarafından ‘ılımlı asiler’ olarak yansıtıldı.
» Rusya ve İran’dan çok sert açıklamalar duyduk. Bu ülkelerin tavrı ne olacak?
Rusya ve İran’ın reaksiyonları, Rusya rejiminin sükunetini de ortaya çıkardı.
»Düşünün; Esad saldırı için sadece ‘merhametsiz ve sorumsuz’ ifadesini kullandı. Öyle görünüyor ki; bu hükümetler de Trump’ın kendi iç politikası için ‘güçlü adamı’ oynadığının farkındalar. Rusya muhtemelen saldırıyı önceden biliyordu. Ama ABD’yle yüzleşmemek için Suriye’deki kendi hava savunmasını kullanmadı. Her nasılsa Rusya, Suriye üzerindeki iki ülke arasındaki tehlikeli olayların önlenmesi için ABD ile olan anlaşmayı askıya aldı. Rusya hükümeti hava savunma sistemleriyle Suriye’yi desteklediğini açıkladı. Bunlar anlaşılabilir adımlar. Ama asıl tehlike, büyük güçler arasındaki savaşın büyümesi. Bunun sorumlusu da ABD’nin öngörülemez vahşi politikasıdır.
» Bu saldırıların IŞİD’in işine geldiğini düşünüyorum. Buna rağmen neden birçok ülke bu saldırıyı destekliyor?
Hem birçok batı ülkesi hem de Türkiye ve Körfez Ülkeleri, Suriye’deki öncelikli mücadelenin IŞİD’e karşı olduğunu iddia ediyor. Ama bu ülkeler, IŞİD’in yükselişini Suriyeli muhaliflere kendi elleriyle teslim etti. IŞİD militanları için sınırlar açık tutulurken, Türkiye de, IŞİD halifeliğinin doğumuna sebep oldu. Bugün batılı devletler IŞİD’i geri iterek kontrol edilebilir hale getiriyorlar. Ancak böyle yaparak Esad rejiminin, Rusya’nın ve İran’ın da güçlendirilmesini istemiyorlar. IŞİD halen önemli bir tehdit. Ancak Rusya, müttefikleri İran ve Suriye, NATO ve AB için stratejik düşman olarak kalmaya devam ediyor.
» Türkiye hükümeti saldırıyı ‘olumlu’ bulduğunu söyledi. Türkiye’nin Esad ve IŞİD’i istemediğini biliyoruz. Bu bir ikilem değil mi?
Geçmişte Türkiye’nin Irak ve Suriye’de IŞİD’e silah ve lojistik destek verdiğini biliyoruz. Oysa son bir yıl içinde IŞİD’in hesapsız hareket edebilme ihtimali yüzünden de Türkiye batılı müttefiklerinin baskısı altındaydı.
Türkiye ordusu sadece El Bab’da IŞİD’e karşı savaştı ve büyük kayıplar verdi. Bununla birlikte El Bab’ın alınmasıyla birlikte IŞİD’e geri çekilme sözü verilmiş gibi görünüyor. Bu yüzden Türkiye’nin IŞİD’le taktiksel ilişkisinin devam ettiğini düşünüyorum.
Türk hükümetinin asıl hedefi Esad’ın düşmesiydi. Ancak Suriye iç savaşının gölgesinde Rojava’nın otonom bölgeleri ortaya çıktığında Kürtlerle savaş Erdoğan için öncelikli hale geldi. Halep’i bile Esad’a feda etti. Rusya’nın Cerablus’un istilasının Fırat Kalkanı operasyonuna yeşil ışık yakmasıyla, Erdoğan, Türkiye’nin desteklediği, Halep’te savaşan cihatçıların geri çekilmesi sözünü vermek zorunda kaldı. Bu güçlerden bazıları bunu Türkiye’nin ihaneti olarak gördü. Rus Büyükelçisi’nin öldürülmesi de bunun sonucudur. Türkiye’nin geçen yılın sonlarında Suriye ve Rusya’yla geçici olarak yakınlaşması Kürtlerin izole edilmesi içindi. Ancak aksi oldu: YPG grupları sadece ABD tarafından desteklenmekle kalmadı, Rusya’yla Afrin ve Menbiç’te Türkiye’nin saldırılarına karşı korumak için de anlaşmalar imzalandı. Şimdi Türkiye taraf değiştiriyor ve Esad’a karşı ABD’nin kazanmasını istiyor.