YÖK Disiplin Kurulu eski üyesi Altındaş, eski ÖSYM başkanı Demir’in FETÖ’den gözaltına alınmasına ilişkin konuştu: Demir’in tek başına yapacağı bir iş değil, projeyi tasarlayanlarla birlikte işlenmiş bir suçtur
ÖSYM, Ali Demir döneminde 45 yıllık tarihinde hiç olmadığı kadar tartışmaların ve şaibelerin odağı oldu. Kurumdaki skandallar zinciri, 350 kişinin tam puan aldığı 2010 yılındaki KPSS hakkında başlatılan incelemeyle ortaya çıkarken Demir’in görev süresinde düzenlenen YGS ve ALES başta olmak üzere çok sayıda merkezi sınav tartışmalı hale geldi.
Merkezi sınavlarda yapılan usulsüzlüklerin en büyüğü ise 2011 yılındaki Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda (YGS) yaşandı. Milyonlarca öğrencinin girdiği sınavdaki sorularda şifreleme yöntemiyle kopya uygulandığı eğitim uzmanlarınca ortaya konuldu. Hiçbir işlem yapılmadı.
On binlerce öğrenci, şifre skandalının ardından tepkisini ortaya koymak amaçlı tarihi bir yürüyüş gerçekleştirdi. Dönemin Başbakanı Erdoğan, “Taksim’de bin kişiyi, iki bin kişiyi yürütmek problem değil. Biz de onların karşısına 10 bin genci koyarız” diye konuştu.
“ZİNCİRLEME SUÇ”
ÖSYM’deki kadrolaşmanın, cemaatle bağlantısı olan kişilerin ülke bürokrasisinde yer tutabilmesine dönük bir proje olduğunu kaydeden YÖK eski üyesi Altıntaş, “O dönemde bu kadrolar ve iktidarın paydaşı olan cemaat işbirliği halindeydi” ifadesini kullandı. ÖSYM’nin kamu personeli sınavlarında da aktif rolü olduğunun altını çizen Altındaş, “Bu bir zincirleme suçtur. Demir’in tek başına yapacağı bir iş değil, projeyi tasarlayanlarla birlikte işlenmiş bir suçtur” şeklinde konuştu.
Altındaş, 2016 yılına kadar yapılan akademik yükseltmelerin de mercek altına alınması gerektiğini vurgulayarak “Yetersiz olan dosyalarına bakılmaksızın yardımcı doçentliğe yükseltilen, doçentliğe yükseltilen kimselerin yeniden yansız kurul tarafından incelenmesi gerekmektedir” dedi.