Her fırsatta Avrupa’yla pazarlık konusu yapılan mültecilerin sadece yüzde 1,73’ü kamplarda kalıyor. 25 bin mültecinin yaşadığı Elbeyli Geçici Barınma Merkezi’nde kişi başına aylık sadece 50 TL veriliyor; o da kampın tek marketi olan BİM’e gidiyor.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sürekli Avrupa ülkelerine karşı koz olarak kullanıp, milyarlarca dolar harcama yaptıklarını, Avrupa’nın kendilerini yalnız bıraktığını, gerekli desteğin verilmemesi durumunda kapıların açılacağını belirttiği Suriyeli mültecilerin kaldığı Elbeyli Geçici Barınma Merkezi’ne girdik.
‘AÇIK KAPI’ İLE GELDİLER
Suriye iç savaşının sürdüğü 8 yılda uygulanan “Açık kapı” politikasıyla Türkiye’ye gelen mültecilerin yüzde 1,73’ü sınırda kurulan kamplarda devlet güvencesine alınırken, gelenlerin yüzde 98,27’si ise kentlere kayıtsız bir şekilde dağıldı. Her ne kadar sonradan mülteciler kayıt altına alınmaya çalışılsa da, kontrol yitirildi ve özelikle sınır kentleri başta olmak üzere kentlerin yerleşik halkları mültecilerle sorunlar yaşamaya ve yer yer çatışmaya başladı. Mülteci derneklerinin 19 Eylül 2019 tarihi itibarıyla yayınladığı ülkedeki mülteci sayısı bir önceki aya göre 16 bin 309 kişi artarak, toplam 3 milyon 666 bin 59 kişiye ulaştı. Bu rakamların, 1 milyon 986 bin 905’i erkeklerden, 1 milyon 679 bin 154’ü ise kadınlardan oluşuyor.
KENTLERE DAĞILDILAR
Geçici Barınma Merkezlerinde kalan Suriyelilerin sayısı, 5 Eylül 2019 tarihi itibarıyla 63 bin 434 kişi olarak açıklandı. Bu sayı geçen Ağustos 2019’da 64 bin 333 kişi, 2019’un başında 143 bin 558 kişi, 2018’in başında ise 228 bin 251 kişiydi. Buna göre kamplarda yaşayan Suriyeli sayısı 2019’un ilk 9 ayı içerisinde 80 bin 124 kişi azaldı. Suriyelilerin yalnızca yüzde 1,73’ü kamplarda yaşıyor. Suriyelilerin yüzde 98,27’si ise şehirlerde yaşıyor. Suriyelilerin hangi şehirde yaşayacağına Göç İdaresi karar veriyor. İstanbul başta olmak üzere bazı büyük şehirlerin kapıları Suriyelilere kapatılmış.
KAMPIN GERÇEK YÜZÜ
Mezopotamya Ajansı’nın girdiği Kilis Elbeyli’deki Geçici Barınma Merkezi’nde kalan mülteciler açlık sınırının altında yaşıyor, çevredeki tarlalarda ucuz iş gücü olarak çalıştırılıyor, devletin kişi başına verdiği 50 lira ise kampın içinde açılan tek market olan BİM’de tüketiliyor.
Elbeyli yolu üzerinde sınırın sıfır noktasına 2013’te inşa edilen kamp, bereketli tarım arazilerinin üzerine kurulu. 25 bin kişinin kalabileceği kamp tamamıyla dolu. Kampta kalan Suriyeli mültecilerin yüzde 90’ı Arap, geri kalanı ise Türkmenlerden oluşuyor. Adıyaman, Urfa ve Antep’te kapatılan kamplarda kalan birçok mülteci, şehirlerde yaşamak yerine Elbeyli kampını tercih etmiş.
Kampta kalan mülteciler ülkelerine karşı duydukları derin hasret ve özlemin yanı sıra en çok geçim sıkıntısını aktarıyor. Dertlerini, sıkıntılarını haber yapmak isteyince mutlu olan ve yazılması gerekenleri tek tek anlatan Suriyeliler, iş görüntü vermeye gelince idare korkusuyla tek kelime etmiyor. Yaşadıkları korku gözlerine yansırken, idare ve hükümet aleyhine edilecek tek kelimeyle kendilerini Suriye’de savaş bölgesinde bulacaklarını öngörüyorlar.
GEÇİM SIKINTISI YAŞIYORLAR
Mültecilerin Avrupa Birliği (AB) tarafından sağlanan fonla Kızılay, Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı (WFP) ve Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yürütülen Sosyal Uyum Yardımı Programı kapsamında aldıkları Kızılay Kart’a yatan aylık 50 liranın haricinde başka bir gelirleri yok. Daha birkaç ay öncesine kadar kişi başına 100 lira yatan kart, gerekçesi açıklanmadan 50 liraya düşürülmüş. Paranın düşüşüne anlam veremeyen mülteciler, karta 100 lira yatarken de geçinemediklerini, 50 lirayla hiç geçinemediklerini söylüyor.
Kendilerine ek gelir oluşturmak isteyen mülteciler ise, kampın çevresindeki tarlalarda günlüğü 40 liraya ucuz iş gücü oluyor. Sabahtan akşam saatlerine kadar çalışan mülteciler, tarla sahiplerinden aldıkları birkaç kiloluk sebze yardımını kampın önünde soydaşlarına para karşılığında satarak, ek kazanç elde etmeye çalışıyor. Ürünün satılması için fiyatın çok çok düşük olduğu bu mülteci pazarında, tarlada çalışan işçiler aldıkları domatesi, biberi, salatalığı cüzi fiyata satarak kazandıkları 40 liranın üzerine bir 10 lira daha eklemenin mutluluğuyla kaptaki konteynırına dönüyor.
50 LİRA DA BİM’E GİDİYOR
Suriyelilerin karta yatan ve kazandıkları parayı ise harcayabilecekleri tek yer, kampın ortasına kurulu büyük BİM (Birleşik Mağazalar A.Ş.) marketi. Paranın hesaplara yattığı günden kaynaklı tüm kasalarda kuyruk vardı. Mültecilerin geliri 5 günde tükeniyor ve daha sonra kimse markete uğramıyor. Kampta kalan 25 bin kişinin hesaplarına aylık yatan 50 lira, BİM’e yaklaşık aylık 1 milyon 250 bin liralık ciro sağlıyor.
BİM’İN RAKİPLERİ
Kampta BİM’e rakip 2 küçük bakkal var. Mağazanın sağında yaşlı bir kadın, karşısında ise yaşlı bir erkek konteynırlarının önünü küçük bakkala dönüştürmüş. Kampın ortasındaki büyük caddede Suriye ekmeği satan Halepli bir Suriyeli var. İyi Türkçe bilen Halepli, “Konteynır küçücük bir odadır. Birde banyosu var ama ben zor bela sığıyorum. Geldiğim günden beridir düzgün bir duş alamadım” diyerek, yaşam alanını aktardı. Kilis’ten arkadaşının getirdiği ekmekleri günlüğü 60 liraya satan Halepli, BİM’de satılan ekmekten farklı olarak kendisinin sattığı paketlerde bir ekmeğin fazla olduğunu söyledi.
İDAREDEN KORKUYORLAR
Halepli bakkal, ülkesindeki savaş ve dönüp dönmeyeceği konularında şunları söyledi: “Şu an nasıl dönebilirim ki? Köyüm rejimle muhaliflerin arasında kalmış. Savaş bitse dahi orada iş, para, hiçbir şey yok. Buradan çok memnun değiliz ama şu an gitmemiz mümkün değil. Biz ilk buraya geldiğimizde ‘Savaş üç beş aya biter, döneriz’ diyordum. Üç beş ay, oldu 8 yıl. Şimdi artık savaşın bitip bitmeyeceğini düşünmüyorum. Keşke bitse ama savaş bitmez.” Kampın ülkeleriyle aralarına giren beton duvarına bakıp iç çeken Halepli ve yanındaki mülteciler, röportaj teklifine “La la müşkülat (Hayır hayır sıkıntı)” deyip korkularını ifade ederek, sadece “Suriye’de rejimden, burada da idareden korkuyoruz” cümlesini kuruyorlar.
SIKINTI ÇOK AMA…
Kampta yapılacak pek bir şey olmadığından mülteciler ya caddeleri arşınlıyor ya da konteynırların önünde oturup sohbet ediyor. Kadınlar akşam için yemek telaşına düşerken, çocuklar da bütün parçalarının kırıldığı oyun parkında kumla oynuyor. Gençler, kırık, eski bisikletleriyle kampı turluyor. Kampı büyük caddeler ve küçük ara sokaklar bölüyor.
Her tarafın beton rengi olduğu caddeyi kenarlara kadınların astığı dolmalık biberler ve yere serdikleri kurutmalıklar renklendiriyor. Küçük ara sokaklar ise konteynırların önünü güneşin sıcağından korumak isteyen kadınların ekip yeşerttikleri asmalarla renklenmiş. Dağıtılan ince battaniyeleri ip haline getiren kadınlar, asmaları iple örerek konteynırın önüne küçük bir oda daha yapmış.
Kamptan ayrılırken akşam yemeği yapan kadının, “Keyfe haluke (Nasılsın)” sorusuna verdiği “Sıkıntı çok ama buna da elhamdülillah” cevabı, mültecilerin kamp yaşamını özetliyor.
MA / Muhammed Abdulkadir Esen