Şubat 2013’te BirGün gazetesinde, Filipinler hükümeti ile Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MILF) arasındaki barış görüşmelerinde atılan önemli adımlar dolayısıyla ‘Başkalarının barışı’ başlıklı bir yazı yazmıştım. Yazının konusu, Filipinler’deki barış görüşmelerinin yanısıra Kürt barış sürecine, bir de Filipinler’deki çatışma çözümü süreci çerçevesinde bakma önerisiydi. Konunun detaylarıyla ilgilenenlere bu yazıya göz atmalarını tavsiye ederim.
Türkiye Şubat 2009’da, Filipinler’deki süreci ilerletmek için kurulan Uluslararası Temas Grubu’na (International Contact Group) Britanya, Japonya ve Suudi Arabistan’la birlikte katılan ülkelerden biriydi. Ben bu örnek dolayısıyla, Filipinler’de 2012’de imzalanan Çerçeve Anlaşması’nın Kürt barış sürecinde de yol açıcı bir örnek olabileceğini ve Türkiye’nin uluslararası aracılığa esnek bakması gerektiğini ileri sürmüştüm.
İktidarın rahatsızlığını anlamak zor değil
Bunun dışında, Filipinler örneğinden çeşitli vesilelerle sıkça söz ettim. Ama nedense İrlanda ve Güney Afrika örneklerine sıkça gönderme yapılmasına rağmen, Filipinler örneği hem iktidar partisi hem de Kürtler tarafından hep gözardı edildi.
Barış sürecini yürüten iktidar partisinin bu örnek ile Kürt barış süreci arasında ilişki kurulmasından neden rahatsız olabileceğini anlamak zor değil.
Birincisi, iktidar İslamcı bir otonomi hareketi söz konusu olunca sergilediği anlayışı, Kürt barış sürecine tercüme etmekten kaçınıyor.
İkincisi, yine aynı çerçevede olmak üzere, Türkiye başka ülkelerin Filipinler’deki sürece müdahil olmasını hevesle kabullenirken, Kürt barış sürecinde böyle bir ihtimalin konuşulmasına bile tahammül göstermiyor.
Türkiye Filipinler’in ‘üçüncü gözü’ ama…
Nitekim, barış sürecinde ‘üçüncü göz’ün ABD veya başka ülkeler olması görüşü tam bir ‘emperyalist oyun’ olarak değerlendirildi. Daha öncesinde de defalarca bizim sürecin ‘yerli ve milli’ olması gerektiği vurgulandı. Filipinler’de de benzer bir yaklaşım söz konusu olabilirdi ve nitekim o sürece de bu gözle bakan yok değil.
Üstelik, Moro sürecinde Temas Grubu’nun iki üyesi, yani Türkiye’nin iktidar partisi ve Suudi Arabistan, Filipinler’deki İslami özgürlük hareketiyle ‘taraf‘ olarak yakından bağlantılı örnekler. Mevcut iktidar partisinin mensubu olduğu siyasal çizginin ifade bulduğu, 1978’de Mustafa Demirci tarafından yazılan ‘Akıncılar Marşı’nın silahlı mücadeleyi yücelten bir dizesi, ‘Düşmanı avladık sarp kayalarda / Eritre’de, Filistin’de, Moro’da’ şeklindeydi. İslamcı söylem içinde daha bir çok yerde Moro özgürlük hareketi hararetle sahiplenilmiştir.
Türkiye’de kıyamet kopardı
Doğrusu, Kürt barış sürecinde benzer bir durum, PKK’nin silahlı hareketini finanse eden bir ülke ve onu öven bir siyasi görüşün iktidarda bulunduğu bir diğer ülkenin görüşmelere dahil edilmesiyle aynı şey olurdu ve Türkiye’de kıyamet kopardı.
Ve fakat, işte son günlerde Başbakan Ahmet Davutoğlu Filipinler’deki sürecin yine merkezinde yer alıyor, bununla övünüyor. İslamcı bir ‘sivil’ toplum kuruluşu olarak İHH da bu sürecin içinde yerini bulmuş. Başkan Vekili Hüseyin Oruç, Yeni Şafak gazetesine ‘Otonom da olsa Müslümanlara ait bir devlet geliyor‘ diye müjde veriyor.
‘Koşullar’a sığınmak, çifte standart savunusu
Yine düşünün bakalım, Kürt barış sürecinde böyle bir gelişme olsa, aracı devletlerden birinin sürece dahil ettiği bir kuruluş ‘Otonom da olsa Kürtlere ait bir devlet geliyor’ dese ne olurdu?
Kuşkusuz, her çatışma süreci birbirinden birçok bakımdan farklıdır ama ‘Her ülkenin koşulları başka’ diye başlayan tüm iddialar genellikle çifte standart savunusudur, o nedenle geçelim.
Bu nasıl bir hak arayışı?
Gelelim, ‘Morolu Müslümanlara neden otonomi hak ve özgürlük sayılır da, iş Kürtlere gelince ‘kamu düzeni’ her şeyin önünde gelir‘ sorusuna. Sahi neden böyle? Bu nasıl bir hak ve özgürlük anlayışı? Böyle bir anlayıştan barış çıkar mı?
Beni en çok korkutan, ‘Barış çıkmazsa ne olur?’ sorusu. İktidar korosunun iddia ettiği gibi, benim gibilerin barışı istememek gibi değil bir düşüncesi, böyle bir lüksü yok. Korkutucu olan, AKP iktidarının barışı getirmesi değil, yola bu anlayışla devam ederse barış getirememesi… (www.diken.com.tr)