Atina yurttaşı Sokrates, felsefe tarihinde derin bir iz bırakmıştır. Çıplak ayaklarıyla dolaştığı Atina sokaklarında, insanları kendi tabiriyle bir “At sineği” gibi rahatsız edip kendilerini sorgulamalarını sağlamaya çalışmıştır. Çoğunlukla “Erdem nedir?”, “ İyi nedir?” soruları üzerinden yaptığı konuşmalar ve zamanının ünlü sofistleriyle giriştiği tartışmalar, öğrencisi Platon başta olmak üzere yakınları sayesinde kitaplaştırılmıştır. Genel itibariyle diyaloglardan oluşan kitaplardan birisi de “Menon” dur. Sokrates’i Sokrates yapan da zaten kendisiyle özdeşleşmiş bu “Sokratik diyalog yöntemi”dir. Menon kitabı hakkında konuşmadan önce bu “Sokratik diyalog yöntemi “ hakkında birkaç şey söylemek istiyorum.
Bilindiği üzere Sokrates çağının ünlü bilginleriyle tartışır, haklı ya da haksız çıkmasa da tartışmada ağırlık koyan taraf olmayı hep başarırdı. Zaten bu tartışmaların amacı da bir şeyleri irdelemenin yanı sıra etraflarına toplanan genç öğrencilere bir nevi şov yapmak olduğunu çekinmeden söyleyebilirim. Sokrates’in “Diyalektik yöntemi” meşhur olduğundan, kendisi bu tür tartışmaların aranan isimlerinden biriydi. Ben bu yöntemi biraz savaş taktiğine benzetiyorum.
Sokrates tartışmaya gireceği kişiyi önce över ve abartılı bir mütevazılık ile kendini ondan daha değersizmiş gibi hissettirerek gardını düşürür. Sonra ondan sorduğu sorulara kısa ve hızlı cevaplar vermesini isteyerek o kişinin konu hakkında derin düşünceye dalmasını engeller. Bu noktada karşısındaki kişi tamamen tuzağa düşmüş olur. Sokrates artık konuşmayı kendi istediği yöne doğru çeker. Onu bir çıkmaz içine sokar ve oradan kendi çabası ile çırpınarak çıkmaya çalışmasını izler. İşin asıl tuhaf tarafı, bu yöntemi bilip ve tuzağa düşmek istemeyen kurnaz tartışmacılar dahi ne olduğunun farkına varamadan kendilerini bu çıkmazın içinde bulurlar. Bu da Sokrates’in tartışmalarda üstün görünmesinin sebeplerinden biridir.
Menon ve Erdem Üzerine:
İşte Platon’un “Menon” adlı eseri de, Sokrates’in genç, hırslı ve zengin bir Yunanlı olan Menon ile erdem üzerine diyaloglarını içermektedir. Belki bu kitabı okumamış olabilirsiniz fakat şu meşhur Sokrates’in köleye geometri sorusu çözdürme hikâyesini duymuş olma ihtimaliniz oldukça fazladır.
Kitap Menon’un; erdemin öğrenilerek ve yaşanarak mı, yoksa doğuştan mı edinildiğini sorması ile başlar. Sokrates ise öncelikle erdemin ne olduğunu sorgulamamız gerektiğini söyler. Bunun üzerine erdem tanımlamaları yapmaya girişen Menon; ortaya kadınlar, erkekler, yaşlılar, çocuklar ve köleler için farklı kriterlere sahip erdem tanımları koyar. Sokrates burada Menon’a erdemin tüm bu kriterleri de kapsayacak ve her şey için doğru sayılabilecek bir tanımını yapmasını ister. Menon, yine kendince açıklamaya çalışır fakat kafası biraz karışmıştır. Bunun üzerine Sokrates’e dönüp, onun erdemin ne olduğunu açıklamasını ister. İşte o anda Sokrates tamamen aptalı oynamaya başlar. Erdemin ne olduğunu bilmediğini ve bileni de tanımadığını söyler. Ama bunu –biraz da onu methederek- birlikte düşünerek bulmayı teklif eder. Böylece Menon, Sokrates’in oltasına takılır. Sokrates ona sürekli sorular sorarak ve onun kısa cevaplarıyla erdemin ne olup ne olamayacağı hakkında diyaloğa girişirler.
Menon Paradoksu Üzerine:
Erdem üzerine sohbetleri sürerken Menon, Sokrates’in tuzağına çoktan düştüğünün farkına varır. Tekrar gardını alıp Sokrates’e sorar: “Madem erdemin ne olduğunu bilmediğini söylüyorsun peki bilmediğin şeyi nasıl bulabilirsin? Bilmediğin şeyi nasıl araştırabilirsin?” ( Bu tartışmayı bir boks maçına benzetecek olursak Sokrates’in bu soru ile sert bir kroşe yediğini düşünüyordum. Yanıldığımı çok geçmeden anladım. )
Menon’un burada dikkat çekmek istediği şey; bildiğimiz bir şeyi de, bilmediğimiz bir şeyi de araştıramayacağımızdır. Bildiğimizi araştıramayız çünkü bildiğimiz için araştırmaya gerek yoktur. Bilmediğimizi araştıramayız çünkü neyi araştıracağımızı bilemeyiz. Menon paradoksu olarak bilinen bu önermeler aslında Sokrates’in, Menon’un sorduğu soruyu toparlayıp bunu önermeye çevirmesi ile önem kazanmıştır. Bu önerme üzerine kısa bir süre sohbet ettikten sonra Sokrates, önermelerin yanlış olduğunu söyler. Sokrates’i köşeye sıkıştırdığını düşünen Menon, ondan önermelerin neden yanlış olduğunu anlatmasını ister.
Bilginin Kaynağı ve Bir Kölenin Geometri Sorusu Çözmesi Üzerine:
Sokrates, bu durumu dini inanışlarına göre ruhun ölümsüzlüğüne bağlar. Ruh, her dünyaya gelişinde aslında tüm bilgiye vakıf olarak geldiğini ve bizim öğrendiğimizi sandığımız her şeyi anımsadığımızı söyler. Burada hiçbir şeyin öğretilemeyeceğini de vurgular. Anımsamanın da tek yolunun her şeyi sorgulamaktan geçtiğini söyler. Menon’un burada kafası biraz karışır ve Sokrates’ten bunu kanıtlamasını ister. Bunun üzerine Sokrates o meşhur köleyi yanlarına çağırtır. Köleye kenarı iki ayak uzunluğundaki bir karenin alanını iki katına çıkardığımızda bir kenarının kaç ayak geldiğini hesaplatır. Sokrates bu konuşma esnasında hiçbir şekilde sorunun doğru cevabını söylemez. Sadece kölenin verdiği cevaplardaki yanlış yerleri söyleyerek onların doğrularını buldurmayı sağlar. Böylece bilginin doğuştan geldiğini ve doğru soruların sorulmasıyla o bilginin açığa çıkacağını ispatlamış olur. Fakat bana kalırsa tedirgin bir kölenin Sokrates’in yönlendirmelerini onaylamasından başka bir şey değil.
Erdemin Öğretilebilirliği Üzerine:
Bu noktadan sonra konu tekrar Manon’un, kitabın başında sorduğu soruya gelir. Erdem öğrenilebilir ve öğretilebilir bir şey midir? Sokrates, erdemin öğrenilebilir bir bilgi olması için bunu öğreten bir öğretmenin de olması gerektiğini söyler. Doktor olmak isteyen birinin, bunu öğrenmek için doktorluk yapan birinin yanına gitmesinin veya marangoz olmak isteyen birinin marangozluk yapan birinin yanına gitmesinin gayet doğal olduğuna hem fikirdirler. Fakat erdemi öğrenmek için kimin yanına gitmeli? Sokrates çağının ünlü sofistlerini tek tek sayar. Hepsinin yüksek ücretlerle erdemli olmayı öğrettiğini sandıklarını ama bu sofistlerin kendi çocuklarına bile erdemi öğretemediklerini anlatır. Platonun “Menon” kitabı burada son bulur. Sokrates’in, kitabın sonunda sofistler hakkında yaptığı konuşmalar aslında gayet rasyonel olmasına rağmen, sofistleri kötülüyormuş algısı oluşur. Öyle ki bu yanlış algı onu trajik bir ölüme götürecek suçlamalara kadar gidecektir.
Mehmet Boyraz
Matematiksel