MEMUR-SEN: SARI-SEN
12 Eylül öncesi, sendikalarla ilgili iki hatıramı hiç unutmam:
Birisi, Ecevit’in sahte solcularla ilgili “Sarı solcular” terkibinin sendikalara uyarlanmış hali: “Sarı sendika”
Diğeri, kahvehanelerde zorla dergi satan militanların sattığı dergilerden birinin manşeti: “Türk işçi dalgası Türk-İş dalgakıranına çarptı.”
Sendikaların haddinden fazla siyasete bulaştığı doğrudur. Öyle ki siyasete ilgileri üyelerinin hakkını savunmaktan bile önce gelir.
20-25 yıl önce memur sendikalarının kurulduğu yıllarda da durum farklı değildi. Arkadaşlarla birlikte sol bir sendikanın Aksaray’daki genel merkezinde gördüğümüz manzarayı hatırlıyorum:
Sanki maden ocağının öğle paydosuna denk gelmişiz, pos bıyıklı, öğretmen oldukları bile şüpheli kara-kuru adamlar… Birisiyle tanıştık, Pülümürlüymüş. Arkadaş, kendisinden beklenen muzipliği esirgemedi: “Kapıcılar Tokatlı, yufkacılar Kastamonulu, sendikacılar da zaten Pülümürlü olur.”
Birkaç yıl sonra aynı sendikanın Sefaköy şubesine gittiğimde ise yalnızdım. Giriş, duvar gazeteleriyle süslüydü: “Sivas’ta yanan bizdik”
Yetkilileriyle konuştum. Sendikacılık tarzlarına itiraz ettim. “Keşke, Almanya’da öğretmen maaşı şu kadar, Kanada’da bu kadar; ama Türkiye’de maalesef 450.000 lira falan yazsaydınız. Buraya gönül rahatlığı ile girebilmeliyim. İlgilendiğiniz konular beni rencide etmemeli.” kabilinden laflar söyledim.
Başka bir sendikanın ilçe başkanı olmama rağmen o sendikanın uyarı grevine, yine de katıldım ve maaş kesim cezamı aldım. Maaşımın düşük olduğuna ilk o zaman sevinmiştim. Ben emekli oldum; ama uyarı grevleri hala devam ediyor.
Ak Parti iktidara geldiğinde memurlar iktidarın kalıcı olduğunu anlayıncaya kadar beklediler. Kalıcı olduğunu anladıklarında ise kitleler halinde yandaş sendikaya üye oldular. Öyle ki, bıraktığımda otuz civarında olan üye sayısı, emekli olduğumda altı yüzü bulmuştu. Şimdi kim bilir ne kadardır!
Her sendika, kendi siyasi görüşünü paylaşan hükümetlere karşı daha yumuşak davranabilir. Memur-Sen’in hükümet karşısındaki tavrı ise -acemiliklerinden olsa gerek- hepten “Ağanın eli tutulmaz” tavrıdır.
Diğer sendikalara gelince, onlar da bir varlık gösteremiyor; iktidarın canını acıtacak eylemleri gerçekleştiremiyor. Uyarı grevleri ise göz boyamanın ötesinde bir anlam ifade etmiyor.
Memur-Sen toplu görüşmelerde memur tarafını temsil ediyor. İki defa gerçekleşen görüşmelerden memur yararına zerre bir hak alamadılar. İmzaladıkları zam oranları ise hep enflasyonun altında kaldı ki, yasa gereği hükümet bu kayıpları iade etmek zorunda kaldı.
2015 yılı için imzaladıkları zam oranları ise 3+3; oysa enflasyon şimdiden 9.54.
Memur; idareci olurum, tayinimi yaptırırım diye sarı sendikadan vazgeçmiyor.
İktidar ücret adaletiyle ilgili ağzını açacak durumda değil. Adındaki “Adalet”i ve bir zaman bolca kullandığı “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” prensibini hepten unutmuş görünüyor.
Memur sendikalarının ise memura dalgakıran olmanın dışında bir hükmü bulunmuyor. Memur sendikaları ses çıkarmadıktan sonra iktidara yüklenmenin ne anlamı olabilir ki?
AdilMedya