Kendisini ilk olarak adalet yürüyüşünde tanıdım; konuşması, davranışları, samimiyetiyle herkesi etkilediği gibi beni de etkilemişti. Hayata ve insana dair ne varsa heybesinde biriktirmiş tecrübelerini, yaptıklarını ve yapmak istediklerini anlatıyordu bir bir.
Hayret ben ömrümde hiç böyle samimi bir siyasetçi görmemiştim.
Halkla bütünleşmiş, herkesle muhabbet eden, söylemleriyle eylemleri çelişmeyen, ötekileştirmeyen, mücadeleci ve direnişçi bir yürek..
Onunla bambaşka bir örgüt bambaşka bir CHP tanıdım.
Evet bahsettiğim kişi CHP Konak ilçe başkanı Mehmet Şakir Başak.
Onunla Adalet yürüyüşünü ve sonrasını konuştuk. Öncelikle kendisine sıradan bir yurttaş olarak beni kırmadığı için çok teşekkür ederim.
Bahar Çakmak:Öncelikle adalet yürüyüşü ile ilgili neler söylemek istersiniz?
M.Şakir.Başak:Adalet yürüyüşüne gelmeden önce birkaç bir şey söylemek isterim.Adalet yürüyüşüne gereksinim duyma noktasında yürüyüşün ana nedeni Türkiye’de özgürlüklerin ve adaletin kaldırılmasına yönelik toplumun her kesiminden devletin her kurumundan hukuksuzlukların ve adaletsizliklerin diz boyu açık ve aşikar olarak kabul edilmesidir.
Dolayısıyla en son vekillerin ceza evine atılmasının bardağı taşıran son damla olması, sebebiyle referandumu da katarsak mühürsüz oy pusulalarının geçerli sayılması, referandumun gayri meşruluk taşıması sebebiyle Sayın Genel Başkanımız Genel Başkan vasfıyla değil yurttaş bilinciyle ve düşüncesiyle tek başına bu yürüyüşü başlattı ve bitirdi.
Bize örgütsel olarak genelge gelmedi, davet gelmedi.
Her kesimden insanın katıldığı bir yürüyüş oldu.
Sadece CHP ‘nin temelinde var olan bir yürüyüş olarak algılanamaz ki kamuoyu tarafından da görüldü bu. Her düşünceden her kesimden insanın adalet noktasında ortak paydada birleştiği bir yürüyüştü aslında.
Hiç bir araya gelemeyecek dediğimiz insanlar oradaydı. Bir solcuyla bir milliyetçi, bir milliyetçiyle bir HDP’li beraber omuz omuza yürüdü.
Bunu yaşadık ve gördük. Bu neyin fotoğrafıydı. Bu ruh aslında; Malazgirt’in, Çanakkale’nin ve Kurtuluş Savaşı nın ruhuydu. Bu ruhu ortaya koyduk. Mustafa Kemal’in ruhuydu onun bir araya getirmiş olduğu millet bilinciydi.
Unuttuğumuz şeyleri hatırladık, dayanışmayı, paylaşmayı, ortak paydada bir araya gelmeyi hatırladık. Yitirilmiş olan duygudaşlığa yeniden hayat bulması adına çok önemli bir eylemdi.
Bahar: Peki bundan sonra ne olacak?
M.Şakir.Başak: Adalet talebinden ziyade bizim ortak paydalarımız var, bu noktada da daha fazla dayanışma gerekiyor. Bunu gerçekleştirebilmek için partiler üstü bir anlayış ve vatanperverlik gerekir.
Mış gibi değil, klişe laflarla değil söylemi eyleme dökmek gerekir. Bugüne kadar yan yana gelmediğimiz insanlara bir adım daha yaklaşacağız, onların eksi tarafından değil artı tarafından bakacağız. Her insan birbirinin eksilerini görür önemli olan birbirimizin artılarını görerek ve o artılar üzerinden ortak paydada birleşerek hareket etmemizdir. Bu cendereden bu olumsuzluktan ve bu karanlıktan ancak bu şekilde çıkabiliriz.
Sizde katılmıştınız, adalet kurultayı çok anlam ifade eder, 77 çalıştay vardı. Her kesimden insanın fikrini açıkladığı adaletsizliğe uğramış her kesimin haykırışı vardı.
Kurultay’da çıkan başlıklar adı altında toplumun her kesiminden bu eylemler devam edecektir.
Halkın kürsüsü olan TBMM’de milletin vekiline beş dakikayla sınırlı ifadelerini dile getirme noktasında artık sokaklar bizim meclisimiz olacak, alanlarımız olacak, haykırışlarımız olacak. Demokratik hakkımızı sokaklarda arayacağız.
Şiddete dayalı değil; kırmadan dökmeden adalet yürüyüşünde olduğu gibi sivil itaatsizlik örneğiyle devam edeceğiz.
Kucaklayıcı olup, bize karşı çıkanlara yürüyüşteki gibi alkış tutacağız.
Ayrıştırıcı olmayacağız.
CHP ve örgütlerin özellikle partinin de dışında tarihi bir sorumluluğa sahip olduğunu düşünüyorum. Mustafa Kemal’in düşüncesine bugün daha da ihtiyaç olduğunu düşünüyor ve bunu pratikleştirmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Bahar: Konak herkesin gözünde farklı bir yere ve imaja sahip bunun nedeni ne olabilir?
M.Şakir.Başak: Biz buna Konak modeli diyoruz. Konak takımı diyoruz.
Ekip dar bir çemberle gitmez, takım transfer yapar. Duruş sahibi insanları bulur ve siyasete katar, büyütür.
Küçük olsun benim olsun zihniyeti yoktur bizde.
“Biz bu koltuğu liyakat sahibine, işin ehli olana vermeye hazırız” zihniyeti vardır bizde.
Toplumun buna ihtiyacı vardır.
Bizim gibi insanların da siyaset arenasında var olduğunu göstermemiz gerekiyor. İnsanlara bu noktada umut vermemiz gerekiyor.
Siyasetin insanlar tarafından duyarsızlaştırıldığı dönemde insanların zihinsel kirliliğinden kaynaklanan siyasi bir kirlilik söz konusudur. Dolayısıyla bu kirliliği de temiz insanlarla düzeltebiliriz.
Bahar: Omurgalı siyaset dediğiniz kavram da tam olarak bunu ifade etmiyor mu?
M.Şakir.Başak: Aynen öyle.. Biraz uç laflarım var tabi..
Bunlarla ansiklopediler yazılır. Zeybek duruşuyla köçek duruşu. Zeybeklerle köçeklerin mücadelesidir bu mücadele.
Elbette kimseye hakaret anlamında söylemiyorum bunu, Çıkar ve menfaati ön planda olan bir toplulukla karşı karşıyayız.
Biz bunu eleştirirken ve sorgularken bizde böyle olmaması lazım diyoruz.
Benliğimizde, hareketimizde bunların olmaması lazım. Biz bahsetmiş olduğum anlayışta var olan olumsuzlukları dile getirirken aynı şeyi yaparsak onlardan hiçbir farkımız kalmaz.
Sıradan insanların en parlak zamanı. Duygusuzluğun bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir bu devir. Bakın çok önemli bir şey söylüyorum. Biz bunlara karşı duruş sergileyen, güvenilir olan bir anlayışında varlığını göstermek zorundayız.
Bazıları bana “sen mi değiştireceksin” diyor?
Evet biz değiştireceğiz, buna talibiz.
Bunu kimse hadsizlik olarak algılamasın.
Mustafa Kemal’e birçokları hayalperest demiştir, “sen mi yapacaksın” demiştir. “Bu milletle mi yapacaksın” demiştir. “Padişahım çok yaşa diyenlerle mi yapacaksın” demiştir. “Okuma yazma oranı %2 olan bir toplumla mı yapacaksın” demiştir.
“Köyünden ötesini vatan bellememiş, birey olamamış, yurttaş olamamış bir milletle mi yapacaksın” dendiğinde “evet bu milletle yapacağım “demiştir. Mustafa Kemal o kadar olumsuzluğun içerisinde bunu başarmışsa bu kadar olumluluğun içerisinde bizim bunu başaramamamız mümkün değildir.
Yeter ki inanalım. Biz halk olarak buna inanırsak başaracağımıza da inanıyorum.
Ağaç dikmeyi kendisine ilke edinen bir yurttaş misali, meselemiz o ağaçları çocuklarımıza bırakabilmek, o ağaçların meyvesini de çocuklarımızın yiyebilmesidir.
Her tarafın güllük gülistanlık olmayacağını biliyorum. Biz bizim çocuklarımızın ve geleceğimizi karartanlarında çocuklarının savunucusuyuz.
Bugün bir AKP’li beni anlamaya bilir ama anlamaması benim sorumluluğumdur.
Bu ülkede beraber yaşadığımız kardeşlerimizin de anlamalarını sağlayacağız, anlatamıyorsak bir yolunu bulacağız, bulmalıyız. Kendimizi ifade edeceğiz, belki biz de ifade edemiyoruz. Bu noktada kendimizi de sorgulamalıyız.
Onların çocuklarının ve geleceğin savunuculuğunu yaparken; “oy kullanma noktasında neden daha dikkatli olmuyorsunuz” diyeceğiz.
Asla anlamıyorlar demeyeceğiz.
Biz bunu anlatamıyorsak sorun bizde demek ki..
Bahar: Yani bir nevi Özde Atatürkçülerle sözde Atatürkçülerin mücadelesi diyebilir miyiz?
M.Şakir.Başak: Aynen öyle..
Rozet takmakla Atatürkçü olunmaz.
Mustafa Kemal’ in hareketine, duruşuna, anlatımına, savunmasına vatanperverliğine bakmamız gerekir.
Bahar: Sizin gibi..
M.Şakir.Başak: Teşekkürler..
Şekilciliğe gerek yok. Sen o rozeti takarak birilerini kandırdın, bugün din tüccarlarının yaptığı gibi..
Mustafa Kemal bu olumsuzlukların savaşını verdi. Mustafa Kemal onların ortaya koyduğu bu durumu savunuyormuş gibi bir algı yarattılar.
Kürt düşmanıymış, din düşmanıymış gibi bir algı yarattılar. Biz bunların böyle olmadığını anlatacağız.
Öncü noktasında bu yola çıktıysak insanlara vatanperverliğin, yurttaşlığın ve çocuklarımızın geleceğinin ne olduğunu ne olacağını anlatacağız.
Bahar: CHP’deki dönüşüm de böyle başlamış oldu değil mi?
M.Şakir.Başak: Biz burada buradaki sorunlarla mücadele ediyoruz ve bu sorunları ortadan kaldırmaya çalışıyoruz .Demek ki omurgalı siyaset yapılabiliyor. Mesele bunu halka gösterebilmekte. Konak meydanına çıktım dedik ki; ”Ey şerefli haysiyetli insanlar siyasete gelin, hangi parti olursa olsun katılım sağlayın”
Karakter ve duruş sahibi insanlar katılmazsa bu ülkeyi karanlık ve duruş sahibi olmayan insanlara emanet etmiş oluruz.
Biz bunu yapmak mecburiyetindeyiz..
Siyasete katılım sağlanmadıkça kirli siyasetçiler tarafından yönetilmeye mahkum oluruz.
Kişiliksiz, karaktersiz, omurgasız, düzenbaz insanlar tarafından yönetiliriz.
Mütedeyyin insanlara sesleniyorum onlarda farkındalar yavaş yavaş uyanıyorlar.
Biz bunu söylemek hatta haykırmak zorundayız.
İnsanların ne söylediklerine değil ne yaptıklarına bakmak gerekiyor.
Dolayısıyla biz pratiğe dökeceğiz, eylemselleştireceğiz, ve ondan sonra konuşacağız. İcraat yapıp konuşacağız.
Bahar: O zaman Toplumsal bütünleşme de gerçekleşmiş olmaz mi?
M.Şakir.Başak: Kesinlikle olur. Samimiyet ve güven.Yani samimi oldun mu güven olur, sevgi olur, saygı olur, başarı olur. Biz bu güveni tesis etmeliyiz. Ben kardeşime güvenmeliyim.
Bireyselleşmiş bir çağdayız, Çıkar ve menfaatin, kapitalizmin, tüketim toplumunun hakim olduğu bir çağdayız ki bu bilinçli olarak yapıldı, bu okutuldu. TV, medya yarışma programları, diziler en büyük örneği.
Ortalık yangın yeri ses yarışmaları yapılıyor. Böyle bir ülke olamaz.
Özgürlük mü dersin, eğitim mi dersin, sağlık mi dersin, hak hukuk mu dersin, tarım mi dersin, nerden tutarsan tut elinde kalıyor ve bu böyle gitmez. Her taraftan dökülüyoruz.
Bu bakımdan CHP’nin oluşumunu insanlara anlatma noktasında değilim, insanların bir araya gelebilmesi için ortak paydada buluşabilmemiz gerektiğini insanlar bilsin istiyorum.
Bahar: Peygamberimizin Medine Sözleşmesini hatırlattı bu durum..
M.Şakir.Başak: Evet. Medine sözleşmesi bana göre demokrasinin temelini oluşturan en büyük sözleşmedir. Hz. Muhammed (SAV) Yahudilerle, ateistlerle, agnostiklerle bir arada yaşamanın sözleşmesini imzalamıştır.
Bugün kendini “dindar” olarak gören “bazı şahsiyetler” içki içiliyor diye gidip bir yeri bombalayabiliyor, insanların canına kıyabiliyorlar.
O hoşgörüden bu hoşgörüsüzlüğe geldik.
Bunu yapan adamların hayatına baksan en olumsuz yönleriyle karşılaşabilirsin.
Din pazarı maalesef. Dine en büyük zararı veren bu zihniyet olmuştur. İslam karşıtı olan bütün dinler bunların verdiği zararı veremezdi. Bugün İslam coğrafyasına baktığımızda bunu görebiliriz.
Bahar: CHP, Akp’nin yozlaştırıp siyasete alet ettiği dine, sahip çıkma noktasında nasıl bir yol izlemeli?
M.Şakir.Başak: Ben inancımdan dolayı solcuyum. Allah’a, meleklere, kitaplara inanan bir solcuyum. Dünyadaki yaşam tarzım ile solcuyum, Müslümanım, Atatürkçüyüm ve Kürt kökenli bir yurttaşım. Bu yolu samimiyetle kurmamız lazım. Namazını kılan, orucunu tutan bir insanım ki bu Allah ile kul arasındadır.
Sevap günah noktasında, hayırda gizlidir noktasında, şekilcilik ve popülist bir yaklaşımla olumsuz bir anlayışa dönüştüğü için maalesef sanki biz karşıymışız gibi bir anlayış doğdu.
Ve bunu da çok güzel kullandılar. Bizde bu algıları bu oyunu bozarak bu insanların bizi tanımalarını sağlayacağız.
Kendimden örnek vereyim; Konak gibi bir yerde ilçe başkanıyım, Kürt kökenli bir yurttaşım, Müslümanım.
Demek ki algıları yok edebiliyoruz. Eğer bugün bu örgüt kimliğime, namazıma, orucuma, memleketime bakmaksızın İzmir gibi bir şehirde beni bir yarıştan çıkartıp buraya oturtuyorsa bu da CHP ‘nin değerini ortaya koyar.
Bizim gibi insanların varlığını da bahsettiğimiz insanlara göstermek zorundayız. Bunu kullanarak ve popülist bir yaklaşımla değil, samimiyetle göstermeliyiz.
Biz zaten dinle değil, din tüccarlarıyla problemliyiz. Kürt’lerle değil “Kürtçülük” yapanlarla problemliyiz.
Mustafa Kemal 1927’de bunu anlatıyor; “dini kullanarak bir araya gelecekler ve bir araya gelecekler çıkar savaşları yapacaklar, birbirilerini dinsizlikle itham edecekler” diye.
Bu millet, bölünerek, parçalanarak, keskinleştirilerek bir araya getirilmez.
Bahar: Sizce bir siyasetçinin olmazsa olmaz ilkesi, bir iktidarın yani devleti yönetme hakkına sahip bir partinin olmazsa olmazı ne olmalıdır?
M.Şakir.Başak: Hak hukuk adalet, dürüst, samimi ve güvenilir olmalıdır.
Bunlar beraberinde ahlaki ve erdemli olmayı da getirir. Siyaseti meslek haline getirmiş bir anlayıştan bir şey bekleyemeyiz.
Siyaset uzlaşı sanatıdır, insanları bir araya getirebilme sanatıdır ve sonuç alabilme sanatıdır.
Bireysel ve menfaati ön planda tutan bir anlayış değildir.
Kirlilik burada başlıyor, ben merkezli değil her şeyi bir kenara bırakıp biz olabilmeliyiz.
Ben samimiyetle siyaset yaptığım için , sağduyulu ve vicdan sahibi herkes beni kucaklayabiliyor. Biz bunu başardığımız için diyoruz ki; toplumsal barışı Konak modeli getirebilir.
Aslında bir kıvılcım çakıyoruz ve bu kıvılcımla karaktersiz ve onursuz siyaset yapan tüm insanları saf dışı edeceğimize inanıyoruz.
Bahar:Türkiye’de de pek örneğiniz yok bence..
M.Şakir.Başak: Çünkü ben insanları anlama ve ortak paydalar çıkartarak mücadele ediyorum, menfaatle yaklaşmıyorum. Bunu görsellikle, kara mizahı kullanarak her insanın anlayabileceği eylem biçimi gerçekleştiriyorum, çünkü okuma alışkanlığı olmayan bir toplumuz burada eylemi görselleştirerek insanlara ulaşmaya çalışıyoruz, maalesef araştıran ,sorgulayan bir toplum da değiliz.. Bu noktada yaşanan olayları görselleştirerek insan sorgulamasına , yargılamasına teşvik ediyoruz ve bu görsellikle haber değerini oluşturuyoruz dolayısıyla Türkiye‘nin her tarafında insanların görmesini sağlıyoruz. Meselemiz sadece Konakta yaşayan insanlar değil tüm Türkiye.. Bunu da medya aracılığıyla yapıyoruz ve akıllarda kalıcılığı sağlıyoruz. Bu eylem biçiminin tüm örgütlerde yaygınlaşmasının gerekli olduğunu düşünüyorum. Eylemsel anlamda küçük bir örnek vereyim.. Cumhurbaşkanı “Atı alan Üsküdar’ı geçti ”demişti. Bizde buna cevap verme gereği duyup; parti adına bir at kiraladık sembolik olarak hazırlanan oy zarf ve pusulaların olduğu çuvalları At’ ın üzerine yerleştirip Konak meydana götürecekken polis önümüzü kesti. Eylemi atsız sonlandırdık, polislere At’ı alan Üsküdar’ı geçmedi dedik.
Burada amaç insanlara bunu anlatabilmektir.
Devrimciler akıllıdır; yolu kapatmaz, yol alır, yol açar yolu açamıyorsa yoldan çekilir.
Biz devrimciler olarak geniş kitlelere ulaşabilmek adına elimizdeki malzemelerle böyle eylemler yapıyoruz. Onun için Konak…
Tabi zaman zaman bedelde ödüyoruz.
Bahar: Bir cezaevi geçmişinizde var, 95 gün yattınız, sebebi neydi?
M.Şakir.Başak: Ben her zaman mazlumdan yana oldum.
Bana bir gün bir telefon geldi; bir arkadaş zor durumdaydı. Eviyle ilgili icralık bir durum yaşanmış benden yardım istedi, bende kiminin duası kiminin parası diyerek yardım etmeye çalıştım meğer adamın telefonu dinlemedeymiş benimkini de dinleyince beni ihaleye fesat karıştırmaktan aldılar.
Hayatım boyunca belediye koridorlarında dolasan biri olmadım, ailemin hiçbir ferdi belediyelerde çalışmadı, soyadımdan bir Allah’ın kulu belediyelerde yoktur.
Bir siyasetçinin olmazsa olmazları bunlardır.
İnsanlar sandı ki Ben siyaset alanını terk edeceğim, beni yok etmek istediler.
Partiden atıldım ama gitmedim.
Güneş balcıkla sıvanmaz. Burası benim evim.
Bağımsız devam ettim.
En sonunda savcı dosyamın temiz olduğuna kanaat getirdi ve beraat ettim.
Beyaz gömleğimi giyip basını çağırdım “bu yüzden gitmedim buradayım” dedim. Kirli olsaydım devam etme şansım olmazdı.
Siyaseti bir amaç olarak görmedim. Fikir ve düşünceleri yaymak için bir araçtı.
Mesela bizde gençlik ve kadın kollarında ayrışma yoktur, olamaz da!
Bahar: Nasıl yani?
M.Şakir.Başak: Özellikle 1980 darbesinden sonra insanların daha fazla bireyselleştiği bir toplumdan bahsediyoruz. Bizde bu toplumun bir parçası olarak nasibimizi almışız.
Şimdi örgütler ayrışmış; mezhep kaynaklı, etnik köken kaynaklı, inanç kaynaklı. Bu fay hatları üzerinden insanları bir araya getirerek herkes kendine bir basamak yapıyor!
Herkes kendi iktidarını kurma yönünde bir çaba sarf ediyor ki nemalansın!
Bende burada bu örgütün içerisinde o yapıların altındaki tabanda bulunan insanları dil, din, mezhep, ırk ayırt etmeksizin ortak paydada bir araya getirmeye çalışıyorum.
Onların ortak paydalarıyla örgütü bir araya getirdim.
Bizi birbirimizden ayırt eden yönlerimizle değil, bizi bir arada tutan bu temelin üzerinden bireylerin iktidarını değil, ilkelerin iktidarını yaratmak için mücadele etmeliyiz.
Ayrımcılık yaparsak Mustafa Kemal’ in temelini de sarsmış oluruz.
Bu noktada da bireysel iktidarlarını oluşturmak isteyen tüm siyasi partilerin hedefi haline geliyorum.
Kral çıplak diyorum o yüzden. Gençlik ve kadın kollarını asla kullandırtmam. Bir işi kim olursa olsun ehline, liyakat usulü ile veririm.
Çünkü önce insan. Allah diyor ki ben insanı eşrefi mahluk olarak yarattım. Yarattıklarım içerisinde en şerefli olarak yarattım o yüzden Allah’tan başka kimsenin önünde eğilmem
Çıkara menfaate eğilmem.
Ölümlüyüm ben ve inanıyorum ki bu dünyada yaptıklarımla sorgulanacağım ve bu koltukta oturmanın hesabını vereceğim. Toplumun böyle siyasetçilere ihtiyacı var zannımca.
Bahar: O zaman adil bir devlet kurulabilir?
M.Şakir.Başak: Aynen öyle.. Başbakan olacağım saraylarda oturacağım, diyanet işleri başkanı olacağım Mercedes’ e bineceğim ve dinden bahsedeceğim bebekler de açlıktan ölecek öyle mi?
İşte biz bunu deşifre edeceğiz.
Aynı Hz. Ömer gibi bir kuzu kaybolsa dere kenarında sorumlusu biziz diyebilmeliyiz.
Bizimde hatalarımız vardır elbette ama ilkesel hatalar değil!
Konak örgütüne minnettarım, bu örgüt birçok kesime ses vermiştir.
Bende onların başını önüne eğdirmedim.
Buradan gittiğimizde bu fikirde gençler yetişsin istiyorum.
Bahar: Yürüttüğünüz siyaset Akp’nin tamamen zıttı bir siyaset..
M.Şakir.Başak: Bakın Anadolu da yaşayan insanlarımızın analizini yapmadan devrim yapmak söz konusu olamaz.
Gezen bir tilki yatan bir aslandan iyidir.
Ben bu ülkeyi de Avrupayıda Orta doğuyu da gezme imkanı buldum ama bu ülke gibisini görmedim bu topraklar değerlidir.
Ekonomik şartlardan dolayı okul okuyamadım ama bu toplumu iyi okudum, analiz ettim.
Sokaktan geliyorum bende.
Bu topraklara sahip çıkma noktasında ben, ben oldum.
Gidecek başka bir yer yok
Toplumun değer yargılarını, kültürünü, inancını, bakış acısını, yaşam tarzını analiz edeceksin ve ona göre çözüm üreteceksin o zaman anlayabiliriz.
Mustafa Kemal o kadar olumsuzluk içerisinde milleti bir araya getirdi, o güne göre biz çağ atlamışız ,biz de bir araya gelebiliriz.
Akp’yi var eden biziz, 15 yıldır bu memlekette siyaset yapıyorsa bu bizim yüzümüzdendir.
Biz halkımızı tanıyamamışız.
Mustafa Kemal i tanıyamamışız onun getirdiği çözümleri anlayamamışız.
Bugün aldığım haber mesela; Bir vekilin annesi ölmüş, cenazeyi kaldırıp başka yere gömmüşler.
Mustafa Kemal böyle mi yapmıştır; düşman askeri Anzakların annelerine yazmış olduğu mektupta “sizin evlatlarınız bizim evlatlarımızdır ve bize emanettirler” derken bugün bu yapılanlar , hem Mustafa Kemal’e hem de millet anlayışına ihanettir, emperyalizme hizmettir.Bugün ben vatanperverim deyip yaşlı kadının cenazesi mezardan çıkartılıp başka yere gömülüyor.
Asıl bölücülük budur, yaşlı bir kadının cenazesini çıkartıp bu topraklarda barışı tesis edemezsiniz. Millet anlayışını yaratamazsınız.
Böyle yaparak emperyalizme hizmet ediyorsunuz. Bu anlayışa karşı çıkmak gerekiyor, hepimiz bu ülkenin evlatlarıyız.
Bahar: Son olarak neler söylemek istersiniz?
M.Şakir.Başak: Herkes kendi üzerine düşeni yapmalı, herkes aynada kendine bakmalı.
Özeleştiri yapmalıyız ve işe kendimizden başlamalıyız. Bireysel devrimini gerçekleştiremeyenler toplumsal devrimleri gerçekleştiremezler.
Adaletli ve ahlaklı olup olmadığımıza bakacağız.
Ben umutluyum 3 çocuğum var..
Kadınların etkili olacağına da inanıyorum kendi kızımdan da biliyorum henüz 12 yaşında ama içinde fırtınalar kopuyor, kendi kanımdan olan benim mücadele mi devam ettirecektir. Zaten kadınların olmadığı yerde devrim olmaz.
Ülkem adına umudun ve mücadelenin bitmemesini diliyorum ve çok teşekkür ediyorum.
Bahar: Bende size çok teşekkür ediyorum.
Röportaj:Bahar Çakmak / Toplum Bilimci