Yeminlerin maksadı anlatımın inandırıcılığını arttırmaktır. Kur’an bu yöntemden de yararlanmıştır. Türkçe meallerde yemin ile ilgili çeşitli çevirilere rastlıyoruz; Düşün! Şahit olsun! Celalim hakkı için, yemin ederim! Dile gelsin! …
Kur’an’da yer alan “Kasem” ve “kasem vavları” incelendiğinde
1. Yemin edilen kelimeler açısından:
A-Gök ve gökteki cisimler (yıldız, ay vb.)
B-Gün ve günün halleri (gece, gündüz vb.)
C-Kuran’ın kendisi
D-Bazı mekânlar (Tur Dağı, Mekke)
E-Bunların dışında, yemin konusu olan kelimeler de vardır.
2-Yeminlerin cevabı açısından incelendiğinde:
A-İnsan ve insanın kınanması (Asr Süresi)
B-Hz. Peygamber’in ve Kuran’ın hak olması
C-Allah’ın vaadinin (saat, kıyamet, azap) hak olması
Adiyat Suresi’deki yeminler içinse farklı bir durum söz konusudur.
Bu surenin 1-5 ayetlerinde savaş baskınlarının tüm unsurlarına (Hız, ateş, zamanlama, toz-duman, hedef) yer verilmiştir; ancak bu savaş baskınlarının, mücahit baskını mı yoksa yağmacı baskını mı olduğu tartışma konusu olmuştur. Mücahit baskını olması halinde, surenin 6-8 ayetlerinin içeriğiyle, yağmacı baskını olması durumunda ise surenin başındaki yeminlerin maksadıyla çelişen bir durum ortaya çıkmaktadır; zira yağmacılar üzerine yemin edilmiş olamaz.
Klasik tefsirlerde baskınların mücahit baskınları olduğu kabul edilmiştir. Esed ve onun etkisinde kalan yorumcular ise Mekki bir surede mücahit baskınlarından söz edilmesini mümkün görmemişler, baskınların çeteci baskını olduğunu ve yerildiğini düşünerek surenin mesajı olarak “İnsan sonunu kendi eliyle hazırlıyor, sayısız nimetlere rağmen, sahip olma hırsıyla dünyayı yaşanmaz hale getiriyor” kabul etmişlerdir ki bu durum yeminlerin yerindeliğini sorun haline getirmiştir. Nitekim M. Esed diğer yeminleri, “Düşün!” şeklinde çevirdiği halde burada “Ooo” şeklinde çevirmiştir: “Ooo! Nefes nefese koşan binek atları…”
İnsanlar Allah’a yemin ederek, inandırıcı olmak isterler; çünkü Allah, her şeyin şahididir. Allah’ın yeminleri ise kulların yeminlerine benzemez. Bu yüzden Kuranda yer alan kasemleri, “Olaya şahit olanlar ve şahitliğine başvurulacak olanlar” şeklinde düşünmek yerinde olur.
Yemin ile yemin sonrası hüküm (yeminin cevabı) arasında mantıklı bir ilişki olmalıdır. Şayet tek başına bu mantıksal ilişki yeterliyse, üzerine yemin edilen kelimede yücelik aramaya da gerek kalmaz. Acaba durum böyle midir?
Bazı ayetlerde insanın kendi uzuvlarının kendi aleyhine şahitlik edeceğine bakılırsa, bu mümkündür. (Bkz.Nur:24, Fussilat:20) Zaten insanın kendi aleyhine şahitlik yapacağı, bu surenin 7. Ayetinde belirtilmiştir: “ Aslında kendisi de buna şahittir.”
Kıyamet günü “Şahitlerin şahitlik edeceği gündür. (Mümin:51)” O gün büyük bir mahkeme kurulacaktır. Şahitlik, mahkemenin temel unsurlarından biridir. Kuran, hesap gününde, Peygamberlerin ve Salih müminlerin şahitliğine başvurulacağından söz ettiği gibi, nesnelerin şahitliğinden de bahsetmiştir.(Zilzal: 4) Konu, bu kabuller istikametinde ele alındığında, Adiyat suresindeki ihtilaf da ortadan kalkar. Baskın yapanlar ister mücahit olsun, ister baskın çeteleri olsun fark etmez. “ Harıl harıl koşanların/Sabah vakti baskın yapanların/Tozu dumana katanların” şahitliğine başvurulacaktır, ister lehte ister aleyhte.
“…Her ümmetten kendilerine birer şahit getiririz. Seni de hepsinin üzerine bir şahit olarak getiririz… Nahl:89”
Diğer yandan, Mekki bir surede baskın yapılmasından söz edilmesi imkânsız değildir. Bunu o günün müminleri için bir emir olarak düşünmemek gerekir. Bu ifadelerle önceki tarihlerde olduğu gibi, bundan sonra da yeryüzünü ifsat edenlere karşı gözü kara mücahitlerin seher vakti düzenleyeceği baskınlar kastedilmiş olabilir ki böylece:
“İnsanın nankörlüğüne mücahitler de şahitlik edecektir.” denilmek istenmiş olur.
Sureyi bir başka açıdan değerlendirmek de mümkündür. Allah’ın gazabının seher vakitlerinde vuku bulmasından hareketle(Bkz: 15:66,83,18:48,11:81,54:38) 1-5 arası yemine konu kelimeleri “nankör bir toplumun yok oluş unsurlarına” işaret olarak kabul etmek de mümkündür.
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
- 1. Harıl harıl koşanlar
- 2. Ve çakarak ateş saçanlar şahit;
- 3. Sabah vakti baskın yapıp,
- 4. Tozu dumana katarak
- 5. Bir topluluğun ortasına dalanlar da şahit ki
- 6. İnsan Rabbine karşı çok nankördür.
- 7. Ve aslında kendisi de buna şahittir.
- 8. Çünkü dünya malına karşı aşırı bir sevgi beslemektedir.
9-11. Acaba insan, kabirde yatanların dirileceği ve kalpte gizli tutulanların bile ortaya konulacağı günde, Rabbinin her haline muttali olduğunu bilmiyor mu?