Reyhan Hanım belediye başkanlığına neden aday oldunuz?
Kocaeli bir emek kenti, işçilerin yoğun yaşadığı bir kent. Dört bir yanımız fabrikalarla, limanlarla çevrilmiş durumda. Bunların çevreye, doğaya, havaya ve suya ciddi tehditleri olsa da işçiler geçimlerini sağlamak adına çalışmak zorunda. Bunu bir kenarda tutarsak; Kocaeli yıllardır AKP tarafından yönetiliyor, Büyükşehirle birlikte 13 belediye AKP’nin elinde. AKP Kocaeli ile birlikte bu gibi 4 kenti elinde bulunduruyor.
Bir dönem CHP’nin kalesi konumunda olan Kocaeli, dediğim gibi son yıllarda AKP’nin kalesi durumunda. Büyükşehirde ikinci parti konumunda olan CHP burayı ittifak gereği İyi Parti’ye bıraktı. Dışardan bakarsak Çok da farklı olmayan iki parti Büyükşehir için yarışıyor durumda. İşçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, demokratlar, sosyalistler, ezilenler ve yok sayılanlar için bu iki parti de alternatif durumda değil. Biz Emek Partisi olarak 19 Aralık 2018 tarihinde, ne olursa olsun işçilerin ve emekçilerin seçeneksiz olmayacağını, aday çıkaracağımızı söyledik. 10 Şubat 2019 tarihinde Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan’ın da katıldığı bir basın açıklaması ile adaylığımızı ilan ettik, 11 Şubat itibariyle de sokağa, alanlara çıktık. Kısacası, bir üçüncü yol daha var dedik, AKP ve İyi Parti’ye eli gitmeyeceklerin gönül rahatlığıyla oy verebileceği bir seçenek yarattık.
Trabzonlusunuz. Muhafazakâr bir kentin kimliğini taşıyorsunuz. Eşiniz, yakınlarınız size “Olmaz, birçok erkeğin elini sıkacaksınız, bizim meşrebimizde böyle bir şey yok” demedi mi? kapsamlı açıklama yapar mısınız? Aday olmaya karar verirken eşinizin yaklaşımı nasıl oldu?
Tabi ki hayır. Emek Partisi ile tanışmamı sağlayan eşim zaten. Beni bu konuda çok destekledi, her zaman yanımda oldu. Kendisi Vanlı. Ben aslen Trabzonluyum ama Karabük doğumluyum. 30 yıldır da Kocaeli’de ikamet ediyorum. Tam tersi seçim çalışması sırasında Trabzon ve Karabüklü olduğumu görenler şaşırdı ama daha bir sıkı sarıldı. Karabüklü hemşehrilerimden çok büyük destek alıyorum, keza Trabzonlular da çok iyi karşılıyor beni. Ev gezmeleri yaptığımızda içeri davet ediyorlar, çaylarını içiyoruz, sohbet ediyoruz. Neden aday olduğumuzu, nasıl bir yerel yönetim anlayışımızın olduğunu bire bir anlatıyoruz. Dolayısıyla her kesimden kabul gördük, olumlu tepkiler aldık.
Kadınların siyasi alanda sesleri cılız çıkıyor. Ne söylemek istersiniz? Kadınlara biçilmiş rolleri neden terk etmek istemiyorlar?
Kadınlar ne yazık ki erkek siyasetçiler tarafından da geri planda tutuluyor. Kadınlar kendilerine biçilmiş rolleri terk etmek istiyor da, buna engel olunduğunu çok açık bir şekilde görüyoruz. Lafa gelince her parti kadına önem veriyor ama adaylıklara baktığımızda bunun öyle olmadığını görüyoruz. Kadınlar evde çocuk bakmaya, çamaşır yıkamaya, temizlik yapmaya, yemek pişirmeye ve varsa evde yaşlı bakımını üstlenmeye zorlanıyor. Biz bunu kabul etmiyoruz. Zaten bu güne kadar her yerde söyledik. Her mahalleye ücretsiz kreş, çamaşırhane, yemekhane ve bakımhane dedik. Bunlarla kadınların o yükünü omuzlarından alıp, onlara çalışma yaşamı ve siyaset yapma için zaman yaratacağız. Bütün o erk yönetimlere karşı kadınlar sesini daha da çok yükseltmeli, ‘Biz de buradayız’ demeli. Yoksa kimse ‘Buyurun, buraya da siz aday olun. Burayı da siz yönetin’ demiyor, demez. O yüzden ‘Biz varız’ demeyi başarmamız, her alanda olmamız gerekiyor.
Yerelde demokrasi denince aklınıza ne geliyor, seçilmeniz halinde nasıl bir yönetim biçimi öngörüyorsunuz?
Yerelde demokrasi öncelikle her kesime, her bölgeye, her vatandaşa eşit hizmetin götürülmesi anlamına geliyor. Biz bunu Halk Meclisleri ile sağlayacağız. Hizmeti biz götürmeyeceğiz, her yerelin, her mahallenin, her fabrikanın, her ilçenin kendi meclisleri olacak be sorunlar, hizmetler buralarda tartışılarak karara bağlanacak. İl Meclisi bu kararları görüşecek, ona göre hareket edecek. Demokrasiyi yerelden ancak böyle kurabiliriz. Seçmeni sadece seçim zamanı değil, her zaman yönetime katarak bu demokrasi sağlanır. O yüzden diyoruz ki, ‘Ben değil, biz yöneteceğiz.’ Zaten en başında dedik, ‘Bu kent bizim, biz yöneteceğiz.’ Vatandaşın istemediği hiçbir şey olmayacak, onlar karar verecek, onlar yönetecek.
Siyasi partilerde Belediye başkanlığı ve Meclis üyeliğine aday olmak için insanlar birbirlerini ezip geçmeye çalışıyor. Ne var bu belediye başkanlığı ve meclis üyeliğinde?
Açıkça söyleyelim rant var, peşkeş var, yani kısacası para var. İçlerinde halk için bir şeyler yapmaya çalışmayanlar yok mu, var tabi ama bunların sayısı az. Görüyoruz, herkes kendi yolunu bulma, değirmenini döndürme derdinde. O yüzden belediyecilik başka bir boyuta evrilmiş durumda zaten. Vatandaşa anlatıyoruz, şaşırıyor. Belediyenin kendisine ne gibi hizmetler sunacağını bilmiyor, unutturmuşlar açıkçası. Birileri gelir, kendi düşüncelerine, işlerine göre kararlar alır ve kenti yönetir gider. Vatandaşa da bu anlayışı sindirmişler. Biz bunun karşısındayız. Bu böyle olmaz diyoruz. O yüzden diyoruz ki, gelin hep birlikte yönetelim. Belediye hizmetlerini daha ucuz yapalım, her tarafı ranta açmayalım, özelleştirmeyelim, kamu hizmeti sunalım. Artık belediyeler kamu hizmeti vermekten çıkmış durumda, bildiğiniz özel ticarethaneler olarak işliyorlar. Biz bu anlayışı yıkacak, yerine halk için yerel yönetim anlayışını sunacağız.
Belediye başkanlarının maaşları ne kadar olmalı? Nasıl belirlenmeli?
En iyi tepki aldığımız noktalardan birisi bu. Bu sözümüzün de her zaman arkasındayız. Diyoruz ki; belediye başkanın maaşı kentte çalışan kıdemli bir işçinin maaşından yüksek olamayacak. Binlerce lira alan bir belediye başkanı, nasıl asgari ücretle geçinen işçi gibi düşünebilir, ona nasıl hizmet sunabilir? Böyle bir belediye başkanı ancak sermayedarlara hizmet sunar, öyle olduğunu da görüyoruz zaten. Biz koltuk, maaş, itibar için gelmeyeceğiz. Halkımıza hizmet edecek, onların içinden çıkan biri olarak, onlar gibi yaşayacağız. Daha önce AKP’ye oy vermiş bir işçi kardeşimiz bu söylemlerimizin üzerine bize ulaştı. ‘Bu güne kadar AKP’ye oy verdim ama bu söyleminizden sonra oyum sizindir’ dedi örneğin.
Tehdit alıyor musunuz, seçim çalışmaları nasıl gidiyor bahseder misin?
Hayır, tabi ki. Tehdidi bir kenara bırakın, bugüne kadar konuştuğumuz, ulaştığımız kimseden olumsuz bir tepki dahi almadık. Neden alalım ki? İnsanlara ulaştıktan, derdimizi anlattıktan sonra her şey çözülüyor. İnsanlar anlattıklarımızı duyduğunda seviniyor, böyle de olabilir aslında diyor. 10 Şubat’ta adaylığımızı açıkladık, 11 Şubat sabah 07.00’de işçi duraklarındaydık, ilk olarak adaylığımızı, yerel yönetim anlayışımızı işçilere ulaştırdık. O gün bugündür hiç boş durmadık. Kocaeli’de 12 ilçe var, 11’ine gittik. Fabrika önlerindeydik, emekçi mahallelerdeydik, Kocaeli’nin köylerindeydik, pazarları dolaştık, esnafla konuştuk, sendikalar, odalar, yöre dernekleriyle fikir alışverişinde bulunduk. Dolu dolu, yoğun bir çalışma içerisinde olduk. Yerel gazeteleri ziyaret ettik, ulusal gazete ve televizyonlara çıktık, yerel yönetim anlayışımızı daha fazla kitleye ulaştırmak için çaba sarf ettik. Sınırlı imkanlarla yaptığımız çalışmamızı ne kadar çok kişi duyarsa o kadar iyi bizim için. Kimileri gibi Hazine Fonu’ndan alınan parayla, yani halkın vergileriyle seçim çalışması yürütmedik. Devasa pankartlarımız, billboardları süsleyen afişlerimiz olmadı. Biz insana dokunduk, bundan sonra da öyle yapacağız.
Kocaeli’nin yerelde en önemli sorunu ne, nüfus ve seçmen sayınız ne kadar?
En önemli sorunların başında çevre, hava ve su kirliliği geliyor. Özellikle fabrika ve limanların bu kirlilikte payı çok büyük. Biz yönetime geldiğimizde buralara denetimi daha da arttıracak, yaptırım uygulayacağız. Gerekirse gerekli önlemlerini almayan işletmeler kapatılacak. Hiçbir şey halkın sağlığından önemli değil. Sağlıklı bir toplum yoksa sağlıklı bir kent de yaratamazsınız. Ulaşım sorunu da çok büyük sıkıntı, her geçen gün daha da kötüye gider oldu. Nüfus arttıkça, kent bunu kaldıramaz oldu. İşçi cinayetleri de yüksek oranda. 2018 yılında en az 81 işçi hayatını kaybetti. Ülke genelinde ikinci sıradayız. Bunların da önüne denetim ve yaptırımlarla geçeceğiz. Tarımı bitirdiler, oysaki Kocaeli’de tarımın yapılabileceği alanlar var. Biz buraları güçlendirecek, köylümüzü destekleyeceğiz. Vatandaş daha uygun sebze ve meyveye buralarda ulaşacak. Üretim ve Tüketim Kooperatiflerimiz sayesinde hem çiftçimiz, hem de vatandaşımız mutlu olacak. Kısacası, mutlu bir kent yaratacağız. Kocaeli’nin üzerindeki o gri, kirli ve karanlık bulutları def edeceğiz. Daha aydınlık günlere hep beraber merhaba diyecek, hep beraber bu kenti yöneteceğiz.
Kocaeli’nin nüfusu 2 Milyona yaklaşmış durumda. 1 Milyon 900 Bin nüfusa sahip. Öte yandan Kocaeli’de 1 milyon 349 bin 480 seçmen, 31 Mart Pazar günü yerel seçimler için sandığa gidecek. Bütün seçmenlere burada sesleniyorum, Büyükşehir pusulasında, partilerden hemen sonra bağımsız adaylar bölümünde ‘Reyhan Başaran Koç’ ismini göreceksiniz, gönül rahatlığıyla oy verebilirsiniz. Ben de sizden biriyim.