İsmi Fikret Aldemir!
Ağrı Devlet Hastanesi’nde yatıyor. Tam bir hafta yaşam mücadelesi verdi…
Kafasında hasar vardı. Bir kolu kırık ve iç organlarında zedelenme vardı. Bu saldırı ardından onu bir askeri araba ile Ağrı Devlet Hastanesi’ne atıp gittiler.
Ameliyat ile hayata döndü.
Fikret Aldemir asker. Ağrı Dağı 9. Bölükte askerlik yaparken bölük gazinosunda bir gurup askerin saldırısına uğradı.
Er Fikret Aldemir Hastanede görüştüğü HDP’li Milletvekillerine yaşananları anlattı:
„Corum ve Afyonlu iki asker Kürt olduğum için bana kafa tutuyorlardı. Ayağıma çelme takıp beni düşürdüler, sonra yaklaşık yarım saat beni darp ettiler. Önce iki kişiydiler, ancak gazino (Bölük kafeteryası) kalabalıktı, başkaları da beni dövdü.“
Merkez medya ve AKP basını yaşananları bizleri şaşırtmadı ve yaşananları görmedi.
Aldemir Vanlı.
Kamuoyu Aldemir ilesinin durumu HDP Van Milletvekili Lezgin Botan ile paylaşması üzerine Botan’ın yaşananları sosyal medyadan paylaşması ile haberdar oldu.
Aldemir’e saldıranlar hakkında kanuni bir işlem yapıldı mı?
Bilgimiz yok.
Aldemir ve ailesi de bilmiyor.
Genelkurmay ve Milli Savunma Bakanlığı’ndan konuya ilişkin şimdiye kadar bir açıklama yok.
HDP Van Milletvekili Lezgin Botan yasananlara ilişkin önemli bilgiler verdi:
„Sonuçta orası bir karakol. Orada nöbetçi astsubay, onbaşı, çavuşlar var. Böyle bir yerde bu asker yarım saatten fazla süre öldüresiye dövülüyor. Bu normal bir şey değil. Buna göz yumulmuş. Gelişi güzel hastaneye bırakıp gitmeleri hem askeri açısından soruşturma nedeni hem de düşmanca bakışın göstergesi.“
Bu Askeri Kışlada Kürt erlerin başına gelen ilk olay mı?
Yok.
Lezgin Botan’dan dinliyoruz:
„Daha önce Antep’te de Yüksekova’da bir askerin telefonunda Demirtaş fotoğrafı var diye linç edildi. Kürtçe halay çektikleri için önce linç edilen, bir kısmı tutuklanıp, bir kısmı adlı kontrol şartıyla serbest bırakılan askerler var. Zaten bu insanlar asker, adlı kontrol ne demek! Bunlar çarşı iznine gidemeyecek… Sakıncalı piyadeler gibi muamele görecekler. Bu çocukların da can güvenliği yok. Askerde şaibeli ölümlerin çok sık yaşandığı bir ülkedeyiz.“
Botan, Antep ve Yüksekova’da yaşanan hadiseleri bir hafta önce bir soru önergesi ile Meclise taşıdı ancak Milli Savunma Bakanlığı ve Başbakanlık sessiz. Milli Savunma Bakanlığı ve Başbakanlık sessiz kalmamış olsaydı bu son hadise olur muydu?
Düşük ihtimal.
Askeri Kışlalarda etnik kimlik, mezhep ve din ayrımcılığı hep vardı. Bu ayrımcılık devam ediyor. Zorunlu askerlik kurumu olarak Askeri Kışlalar devletin bütün kurumları gibi hatta daha çok Türkçülük örgütlüyorlar.
Türkçülük örgütlenmesi yaygın şekilde linç türü saldırıları tetikliyor…
İç gerilim ve hükümetlerin güncel politik hamlelerine bağlı olarak bu hususta zaman zaman iniş ve çıkışlar oluyor. Çözüm süreci denilen 2013-2015 yılları linç veya cinayetlerin en az yaşandığı dönemdir. ‘Çözüm süreci’ denilen dönemde doz düşse de benzer ayrımcılıklar sürdü, bitmedi.
Milliyetçi cephe hükümeti ile birlikte son yıllarda Kışlalarda ırkçı saldırı ve uygulamalarda artış var. Buna paralel olarak askeri kışlalarda da linç uygulamalarında artış var.
Endişe bunun daha da artması yönünde…
Zorunlu Askerlik kurumu kaldırılmadan benzer hadiselerin önüne geçmek mümkün değil.
Aldemir’e önerim var: Türkçülük örgütleyen Askeri Kışlaya bir daha ayak basma!
Olur da askerlik yapmayı ret edersen bil ki savaş karşıtları ve vicdani redçiler senin yanında olacaklar.