VAN – Birçok kentte 2008 yılında yasaklanan Newroz kutlamalarında üst üste dizilerek polisler tarafından darp edilen ve saldırıya maruz bırakılan kadınlar, o gün yaşadıklarını anlatarak, “Her şeye rağmen mücadelemizden vazgeçmedik. Tüm baskılara rağmen bu yıl newroz alanlarını dolduracağız” mesajını verdi.
Newroz kutlamalarının yasaklandığı 2008 yılında başta Van, Hakkari, Yüksekova ve Siirt olmak üzere birçok kentte yurttaşlar yasakları aşarak alanlarda bir araya gelerek kutlama yapmak istemişti. Halkın kutlamasına tahammül edemeyen devlet, şiddete başvurarak halkı dağıtırken çok sayıda kişi ise zor kullanılarak gözaltına alınmıştı. Van’da 22 Mart 2008 günü Newrozu kutlamak isteyen başta kadınlar olmak üzere çok sayıda kişi polisin hedefi haline gelmişti. Kadınların üst üste yığılarak polisler tarafından darp edilmesi hafızalara kazınırken, yaşanan olaylarda Zeki Erinç ve Ramazan Dağ adlı yurttaşlar ise polisin açtığı ateş sonucu yaşamını yitirdi. Olaylar sırasında 16 yaşındaki Mehdi Kurt’un yaklaşık on polisin coplu saldırısına maruz kaldığı görüntüler ise uluslar arası medyada da yankı uyandırmıştı. Öte yandan Van’daki Newroz olaylarının sorumlusu olarak gösterilen ve görevden alınması istenen Van Emniyet Müdürü M. Salih Kesmez’e olaylardan aylar sonra “Terörle mücadelede gösterdiği üstün başarı” için de takdirname verilmişti.
2008 Newroz olaylarının tanığı ve aynı zamanda darp edilen kadınlar bu yıl ki Newroz’dan beklentilerini gazete şûjin’e anlattı. Polisin kafasına copla vurduğu kadınlardan Bahar Abi (60), o günden bu yana sürekli hastaneye giderek tedavi gördüğünü belirterek, Kürtler için Newroz’un bir bayram olduğunu ve her yıl bayram havasında kutladıklarını söyledi.
‘2008 Newroz’unda darp edildik’
Aradan yıllar geçmesine rağmen aldığı darbelerin etkisini atlatamadığını kaydeden Bahar, 22 Mart 2008 yılında newroz kutlaması için küçük kızıyla dönemin DTP binası önüne gittiğini söyledi. Newroz kutlamalarına ailecek katıldıklarını dile getiren Bahar, rengarenk kıyafetlerle baharın gelişini kutlamak için heyecanla beklediklerini ifade etti. Bahar, halay çekildiği sırada polislerin biber gazları ve TOMA’ları ile üstlerine saldırdığını dile getirerek, “Neye uğradığımızı şaşırdık. Atılan gazlardan göz gözü görmüyordu. Bir grup kadın ile birlikte sokağın köşesine çekilmeye çalışırken birden bir ordu polis üstümüze gelmeye başladı ve bizleri yere attı. Hepimiz üst üste düştük. Ben kızıma zarar gelmesin diye üstünü sarmaya çalışarak cop darbelerini önlemeye çalıştım. Ama polisler bacakları ile sırtımıza çıktı. Kafama cop ile vurmaya başladı. O gün tüm kadınlar darp edildi” dedi.
‘Darp edileceğimi bilsem de newrozu kutlarım’
Kürt halkı için Newroz’un önemine dikkat çeken Bahar, yasaklara rağmen her 21 Mart’ın bayram havasında kutlandığını vurguladı. Bahar, çocukluk dönemlerinde kutlanan newrozu anlatarak, “Küçükken büyüklerimiz 21 Mart günü geldiğinde yaylanın en yüksek tepelerinde ateş yakarlardı. Bizlerde köyde halay çekip o günün anlamına uygun bir kutlamayla geçirirdik. Van’a göç ettikten sonrada newrozu renklerimle, zılgıtlar eşliğinde halaylarla kutlamaya devam ettim. Çocuklarımda bunu sürdürmeye devam ediyor. Ben darp edileceğimi bilsem dahi yine de newrozu kutlamaya giderim” dedi.
‘Zeki’nin yerde cansız bedenini görünce aldığım darbeleri unuttum’
Kadınlardan Rabia Algür ise, olaylarda dönemin Van Milletvekili Fatma Kurtulan ve Bostaniçi Belediye Başkanı Gülcihan Şimşek’in de darp edildiğini hatırlatarak, o gün çarşıda bulunan herkesin gaz bombası ve tazyikli sudan nasibini aldığını kaydetti. Kadınlarla alanda saldırılar nedeniyle koşturmaya başladıklarını aktaran Rabia, “Ancak aldığım darbelerden kaynaklı yığılmıştım. Ondan sonra kendimde değildim. Kendime geldiğimde etrafımda kadınlar bağırıyordu. Az ötemde Zeki Erinç adlı genç ölü bedeni yatıyordu. Ona doğru yürümeye başladım. Ama polisler beni engelledi. Ben aldığım darbeleri unuttum. Çünkü o gün orada şehitlerimiz vardı. Çok kötü bir gündü. Allah kabul etmesin” diye belirtti.
‘Kadınların aldığı darbelere rağmen büyük bir mücadele günüydü’
Her yıl newroza günler kala kendi sokaklarında ateş yakıp halay çektiklerini belirten Rabia, sözlerine şöyle devam etti: “Aldığım darbelere rağmen o gün kadınlar olarak büyük bir mücadele verdiğimizi düşünüyorum. Çünkü ondan sonraki newrozlar daha büyük coşkuyla geçmişti. Yaklaşan Newroz günü içinde kadınların büyük bir katılım yapmasını diliyorum. Kadınların mücadele sonucunda kazanılan bayramı büyük bir coşkuyla kutlamalarını istiyorum.”
‘Kafamın üstünde postal izleri çıkmıştı’
Üst üste yığılarak polisler tarafından darp edildiklerini ve olayda polislerin kafasına bastığını söyleyen Zeliha Aydın (56) ise yaşadıklarını unutmamış. Dakikalarca polislerin kafasına bastığını ifade eden Zeliha, yüz kısmında postal izlerinin oluştuğunu dile getirdi. Zeliha, etraf sakinleştiği sırada kafasını kaldırdığını ve etrafta çok sayıda ayakkabı olduğunu söyleyerek, “Kadınlar çığlık atıyordu. Yaralılar taşınıyordu. Gördüğümüz şiddetten sonra kimse kimseyi tanıyamaz duruma gelmişti. Birlikte gittiğim arkadaşımı aradım. Çocuklarım ortada yoktu. Çok kötü bir gündü. Daha sonra hastaneye kaldırıldım. Polisler kolumu arkaya doğru çevirdiğinden kaynaklı bileğim yerinden çıkmıştı büyük bir acı çekiyordum. Vücudum aylarca morluklar içindeydi” diye konuştu.
‘Kadınlar barışı haykırmak için Newroz alanlarında buluşsun’
Newrozların anlamına uygun kutlanması gerektiğini kaydeden Zeliha, eskiden büyük bir coşkuyla kutlanılan Newroz’un yine aynı şekilde kutlanması gerektiğini kaydetti. 21 Mart 2017 newrozu’nda Kürt halkının tanınmasını ve tutsakların özgürleşmesini istediğini sözlerine ekleyen Zeliha, “Kadınların bir arada alana çıkarak barışı haykırmasını istiyorum. Umarım büyük bir barış arzusuyla bu yıl ki Newroz da kutlanır. Kadınlar yaklaşan Newroz alanını doldurup tüm şiddetlere karşı başkaldırmalıdır” dedi.