İZMİR – İzmir’in çoğunlukla Mardin’den göç etmiş ailelerin yaşadığı Kadifekale Mahallesi’nde yaşayan gençler, uyuşturucu satıcılarının tehdidi altında. Uyuşturucu kullanmaya nasıl başladıklarını anlatan mahalleli gençler, “Kendi kaderimize bırakılmış gibiyiz” diyerek, devletin uyuşturucu ile mücadele etmediğini dile getirdi.
İzmir’in Konak ilçesine bağlı Kadifekale Mahallesi, çoğunlukla 90’lı yıllarda boşaltılan köylerinden göç etmek zorunda bırakılmış Kürt ailelerin yaşadığı bir mahalle. Yoğunlukta da Mardin’den gelen ailelerin yaşaması nedeniyle “Küçük Mardin” olarak da adlandırılıyor sakinlerince. Yıllardır ulaşım, altyapı gibi sorunlarla boğuşan mahalleli, özellikle İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından 2010-2012 yılları arasında başlatılıp, hala devam eden kentsel dönüşüm projesi ile yerlerinden edilmek istenmekte.
Evleri cüzi meblağlar karşılığında ellerinden alınmak istenen ailelerin, TOKİ’nin kentin bir diğer ucundaki Uzundere’de yaptığı, yaşamlarına hiçte uygun olmayan bloklara hapsedilmesi planlanıyor. Bu durumla boğuşan mahalle sakinleri için katmerleşen bir diğer önemli sorun ise uyuşturucu. Anlatımlara göre mahallede uyuşturucu kullanım yaşı 16-17 yaşlara kadar inmiş durumda.
Mahallede sakinleri, uyuşturucu satıcılarının adeta cirit atması nedeniyle çocukları için tedirgin. Basına yansıyan uyuşturucu operasyonlarına rağmen aileler aileler uyuşturucu ile yeteri kadar mücadele edilmediği görüşünde.
Mahallenin kurulu olduğu tepenin yukarısında yer alan kalenin yanı başına oturmuş halde rastladığımız mahalleli 3 genç, bir dönem uyuşturucu kullanıp, bırakmtış. Fotoğraf ve görüntülerinin alınmaması şartı ile konuşan gençler, uyuşturucuya neden başladıklarını, nasıl ulaştıklarını, mahalledeki diğer gençlerin karşı karşıya olduğu uyuşturucu tehdidinin boyutlarını anlattı.
‘ESRAR KULLANMAYA ÇOCUK YAŞTA BAŞLADIM’
27 yaşında olan Jehat, 16 yaşında başladığını belirttiği uyuşturucudan 5 yıl önce kurtulmuş. “Kendimce bir sürü derdim vardı. O gerekçelerin arkasına sığınarak içiyordum. Esrar dışında marijuana, lirika kullandım. Marijuana kullandığımda, nerdeyse aynı evde kaldığımız arkadaşlarımı pombalı tüfekle vuruyordum. Tamamen beynimi ele geçirmişti ve kontrolümü yitirdim” diyen Jehat, uyuşturucudan kurtulmak için çok mücadele verdiğini anlattı.
Özellikle Kürt çocuklarının bu yola sevk edildiğini görüp, kavradıkça yavaş yavaş mücadele etmeye başladığını dile getiren Jehat, “Sonunda da bıraktım. Sağlıklı, yararlı bir birey olarak görüyorum şimdi kendimi. Tabi arkadaşlarımın bu konudaki desteği çok önemli oldu” diyor.
‘ESRARIN ZARARI YOKMUŞ GİBİ BİR ALGI VAR’
Jehat, gençler arasında esrarın sanki bir zararı yokmuş gibi bir algı olduğunu da belirtti. Jehat bu algıya dair “Aslında en büyük zararı o veriyor. Yavaş yavaş esrara alışınca bırakmak da zorlaşıyor. Bence bugün bu konuda bir mücadele başlasa en başta esrarla mücadele etmek gerekiyor” diye belirtti.
‘ÜSTÜMÜZE BİR LEKE GİBİ YAPIŞMIŞ BU DURUM’
Ahmet de tıpku Jehat gibi daha 16 yaşında iken başlamış uyuşturucu kullanmaya. Uyuşturucu kullanmak için para bulamadığı bir gün hırsızlık yaptığını için cezaevine de girmiş. Bu yüzden “İnsana en kötü şeyi bile yaptırıyor” diyor uyuşturucu için.
Etrafında uyuşturucuya bulaşmayan çok az gencin olduğunu, kimi arkadaşlarını uyuşturucudan kaybettiklerini dile getiren Ahmet, ailesinin yardımı ile uyuşturucudan kurtulsa da, toplumun kendilerine dönük algısından şikayetçi. Bunu da “Üstümüze bir leke gibi yapışmış bu durum. Herkes torbacı, içici gözüyle bakıyor. İnsanın çok zoruna gidiyor bu” diyerek ifade ediyor.
‘POLİS HER SABAH GELİR HARACINI TOPLAR GİDERDİ’
Uyuşturucu ile mücadele edilmediği düşüncesinde olan Ahmet, “Sabahtan akşama kadar polis kalenin kapısında bekliyor. İstese bugün bitirirdi. Ama hatırlıyorum, bir iki yıla kadar önce polis her sabah gelir haracını alır giderdi. Haraç ödemeyen torbacı uyuşturucu satamazdı. Durum bu, her şey ortada” diye konuştu.
‘KENDİ KADERİMİZE BIRAKILMIŞ GİBİYİZ’
Üç arkadaştan Cemil ise, uyuşturucu kullanmaya hala devam ettiğini söylüyor. Bırakmak istese de içine girdiği girdaptan bir türlü kurtulamadığını dile getiren Cemil, gerekçe olarak ise toplumun kendilerini dışlamasını gösteriyor.
Devletin bilinçli olarak Kadifekale, Yamanlar, Buca gibi Kürt nüfusunun yoğun olduğu yerlerde uyuşturucunun yaygınlaşmasına göz yumduğunu söyleyen Cemil, “Gece karanlığı çöktü mü bu kalenin karanlık noktaları hep uyuşturucu kullanan gençlerle doluyor. Eskiden böyle değildi. Kale burada yaşayan herkesin aynı evde yaşadığı bir ortamdı. Çekirdeğimizi, semaverimizi alır sabaha kadar otururduk. Sonra yavaş yavaş bozuldu. Önce uyuşturucu, sonra yıkım derken bizim için yabancı oldu. Kendi kaderimize bırakılmış gibiyiz” diyerek devletten ilgili tüm kurumlara ve siyasi partilere herkesin kendini bu durumdan sorumlu hissetmesi gerektiğini belirtti.
MA / Nimet Ölmez