Bizler İslamiyet için “akıl, eşitlik ve merhamet dinidir” demeyi çok severiz.
Fakat;
Anlamsız tekrar olan ritüelleri,
Atalardan, dedelerden, eski çağlardan gelen saçma sapan dogmaları,
Gizemli, kehanetli, olağan dışı yani tabiat üstü mucizeleri,
İspatı olmayan absürt/saçma ve sihirbazlığı andıran kerametleri,
Kur’an ve hayatla çelişen hadisleri, rivayetleri, hikayeleri,
Peygamberle alakası olmayan iftiraları, yalanları, şaklabanlıkları,
İman diye Müslümanlık diye kuru kuruya yapılan laf kalabalıklarını,
Manası bilinmeden/anlamsız ezbere yapılan duaları, zikirleri,
Boyuna sevap niyetine tekrarlanan sureleri, indirilen hatimleri,
Din ve ibadet haline getirilen namaz, oruç, hac, başörtüsü gibi nusukları, menasikleri, öğretileri,
İslam diye yapılan adetleri, alışkanlıkları, gelenek ve görenekleri,
“El-adl” sıfatından habersiz ve hikmetinden sual olunmaz Allah’ı,
İstediğini zengin istemediğini fakir yapan Tanrıyı,
Bir kukla sahnesi gibi herkesin kaderini, ecelini, alın yazısını önceden çizen, belirleyen, yazan yaratıcıyı,
İlkesiz, ahlaksız, neyi düyü belirsiz, güvenilmez, kayırmacı, torpilci bir ilahı,
Kur’an’ın başından sonuna kadar; çalmayın, sömürmeyin, zina etmeyin, aldatmayın, öldürmeyin, iftira ve zanda bulunmayın, zalimlere meyletmeyin dediği halde görmek ve duymak isteyemeyen insanları/dindarları,
Kutsal kitapların tamamı; Adaleti, eşitliği, kardeşliği, merhameti, sevgiyi, diğergamlığı, paylaşmayı ve bölüşmeyi bağıra bağıra söylediği halde bunları dinlemeyen ve takmayan Müslümanları, Hıristiyanları, Yahudileri, Zerdüştleri, Budistleri ve diğer kitap sahiplerini,
Kur’an’ı kerim; “Mülk Allah’ındır” dediği halde ve bir gün öleceğimizi adımız gibi bildiğimiz halde ve kendimiz dahi mülk olduğumuzu bile bile 70 günlük dünya için mülkü istifleyip ve bunun için acımasızca; emek sömürenleri, yalancıları, hırsızları, ırkçıları, faizcileri, tefecileri, üçkağıtçıları, servet yığıcılarını, lüks ve şatafat ehlini, vicdansız ve merhametsiz din adamlarını, politik işgüzarlıklar için zulüm ve katliam yapanları,
Velhasıl ölüm ve denenmenin olduğu bir dünyada “GÜÇ, OTORİTE VE PARA”yı tanrılaştırıp tapanları destekleyip dururuz.
Bazılarımız bunların farkında bile değildir.
Ve daha da önemlisi semavi kitapların, peygamberlerin ve de Allah’ın karşı olduğu ve şirk diye tanımladıkları; “Sınırları, sınıfları, sömürüleri ve de saldırı savaşlarını” savunan;
Sistemleri, otoriteleri, yönetimleri,
Devlet adamlarını, liderleri, partileri,
Cemaatleri, tarikatları, grupları,
Hocaları, imamları, alimleri, şeyhleri,
Aydınları, yazarları ve çizerleri yüceltip var gücümüzle destekleriz!
Evet!
İslam “akıl, eşitlik ve merhamet dini” ise bunlar da ne oluyor?
Durum böyleyken İslamiyet’in “akıl, eşitlik ve merhamet dini” olduğunu söyleyenler ve savunanlar NEREDE?