Öztürk Aladağ ve Naciye Kaplan Taksimde 2009 yılındaki 1 Mayıs kutlamalarına katılmıştı. Öztürk Aladağ’ın, Tarlabaşı’nda yaklaşık beş maskeli polis tarafından yumruklandığı, coplandığı, yere yatırıldığı, tekme tokat dövüldüğü, bir evin penceresinden kameraya kaydedilmişti. Naciye Kaplan’ın gözaltına alınışı da gazetelere yansımıştı.
Hürriyet’ten Hilal Köse’nin haberine göre Aladağ ve Kaplan, kayıt dışı bir şekilde tutuldukları Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü’nde de darp edildiler. Vücutlarındaki darp izleri sağlık raporuyla tespit edildi.
Polis o zaman da destan yazıyordu
Savcılığa dilekçe veren Aladağ, “Döverken başımı kaldırıp baktığımda başıma vuruyorlardı. Ellerimiz arkadan kelepçeliydi. Oturmamıza izin verilmedi. Üzerimize su döktüler” dedi. Naciye Kaplan da şu ifadeyi verdi:
“Sokağın iki tarafında yüzleri maskeli 10’dan fazla polis sıkıştırdı. Coplandım, tekmelendim. Yerdeyken ayaklarıyla üzerime bastılar. ‘Kaç kişinin altına yatıyorsun’ gibi küfürler ettiler.”
Yeterli görüntü ve delil elde edilememiştir
Soruşturmanın ardından haklarında dava açılan dönemin Emniyet Müdür Yardımcısı ve İstanbul Çevik Kuvvet Şube Müdürü Gökhan Özsavaş ve çevik kuvvet şubesinde komiser yardımcısı Nuh Mete Damgacı’nın da aralarında bulunduğu 6 polis memuru İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor. Davanın 9. oturumunda duruşma savcısı Ali Kaya esas hakkındaki görüşünü açıkladı. 1 Mayıs’a katılan müdahillerin, gözaltında ve gözaltına alınırlarken işkenceye maruz kaldıkları iddiasıyla dava açıldığını anımsatan savcı, “Dosyaya sunulan gazete fotoğrafları, televizyon görüntüleri ve güvenlik kamerası görüntülerinin çözümünde, müdahillerin sanıklar tarafından dövüldüğüne ilişkin teşhise yeterli görüntü ve delil elde edilememiştir” dedi. Savcı, müdahillere işkence eylemini gerçekleştiren asıl kamu görevlilerinin tespiti ve haklarında yasal işlem yapılması için suç duyurusunda bulunulmasını da talep etti. Dava, müdahil avukatının, mütalaaya karşı diyeceklerini bildirmesi için ertelendi.