Uzun yıllar sadece insana ait olduğu, insanı biricik kıldığı iddia edilen pek çok özellik, son zamanlarda bu önermeyi eleştirel bir bakış açısıyla ele alan araştırmalarla yeni bir boyut kazanıyor. Örneğin insana özgü kabul edilen planlama ve hatırlama (geri çağırma) becerilerinin aslında büyük maymunlarda da görüldüğü, ayırt edici olmadığı, bu tür araştırmalar sonucunda ortaya çıkarıldı. Bu iki bilişsel beceri ve alet kullanabilme becerisi, bizleri en yakın biyolojik akrabalarımızla bağlayan türde özellikler. Üstelik hala, iş insanı biricik yapan bilişsel ya da kültürel becerilerden bahsetmeye gelince, neyi referans aldığımız önemli bir farklılık yaratıyor.
Bu farklılık davranışlarla ilgili. Örneğin şempanzeler, başka şempanzelerin yardımına tetikleyici bir sebep olmadan koşmuyor, kendiliğinden yiyeceklerini türün diğer bireyleriyle paylaşmıyor. Oysa bu “sosyal” davranışın çocuklarda gözlendiğini biliyoruz. Nature Communications dergisinde yayımlanan yeni bir araştırmaya göre, benzeri bir davranış ipek maymunlarında da sıklıkla gözleniyor.
Tüm genom haritası çıkarılmış ilk Yeni Dünya maymunu olan ipek maymunlarının yaşam alanı Brezilya. Diğer akrabalarına göre vücutları oldukça küçük olan bu sevimli canlılar, ortalama dokuz bireyin birlikte hareket ettiği “aileler” halinde yaşıyor, çeşitli sesler ya da görsel işaretlerle birbirleriyle anlaşabiliyorlar. Sosyal organizasyonları incelemeye değer bir tür.
Araştırmayı yürüten İsviçre’den bilim adamları, insanın da dâhil olduğu on beş farklı primat türünden 24 sosyal grubu, gruptaki bir bireyin diğerleri ile ne kadar işbirliği kurduğunu karşılaştırmak üzere incelediler. Antropologlardan oluşan ekip tarafından bu gözlem için kullanılan düzenek, her gruptan primatın kafesinin önünde yemek konulan hareketli bir tahta aracılığıyla oluşturuldu. Tahtanın bir tarafında, tahtanın ucundaki yemeği kafese çekmeye yarayan bir tutacak bulunuyordu. Yemek de tahtanın öbür ucundaydı ve eğer gruptan bir birey tutacağı çekerse, diğer birey de yemeğe ulaşabiliyordu. Bir yay ise tahtayı hareket ettirip başlangıç konumuna gönderiyor, yemek kafesten uzaklaşmış oluyordu. Tahta, tek başına hem tutacağı çekmek hem de yemeğe uzanmak için çok uzun olduğundan, yemeği almak bir bireyin diğerlerine yemeği yakına getirerek hizmet etmiş olmasıyla sağlanabilirdi. Yani tamamen gruptan birinin diğerleri için gönüllü olmasını gerektiren bir düzenek kurulmuştu.
İpek maymunları oynarken. Biri tutacağı tutup çekiyor, diğer ikisi yemeğe ulaşmış oluyor. (Fotoğraf: Judith Burkart)
İncelenen primatlardan makak maymunları ve şempanzeler, tahtadaki yemeği yakınlaştırmayı neredeyse hiç denemedi. Oysa ipek maymunları ve küçük çocuklar (tabi kafeste değil, tahtanın görülebildiği bir kabinde tahtayla oynarken) hemen her defasında yemeği almayı başarabildiler. Başkalarına yardım için gönüllülük, beynin büyüklüğü ile ilgili olmayan, dolayısıyla zeka ile de açıklanamayan bir parametre. Araştırmacılar da, ipek maymunlarının küçük beyinlere sahip olduklarını ve çok da zeki olmadıklarını belirtiyor, örneğin bellek testlerinde veya nedensel ilişkiler kurmakta şempanzelerden gerideler. Öte yandan sosyal öğrenme açısından da şempanzelerden ileride oldukları biliniyor, örneğin anne ipek maymunu yavrulara işlerine yarayacak davranışları gösteriyor.
Araştırma, özgecilik (altruizm) davranışı ile ilgili şimdiye kadar bilinenlerden farklı bir sonuca işaret ediyor. Yüksek bilişsel beceriler ya da zekâ, bir bireyin ait olduğu gruba ne kadar hizmet edebileceğini belirleyen özellikler değil. Türün diğer bireylerine yardım etmekte önemli bir etken, yavrunun anne dışında grubun diğer üyelerinden ne kadar bakım gördüğü. İpek maymunlarında, yenidoğanın büyütülmesinde ailenin diğer bireyleri de gönüllü oluyor, onlar da yemeklerini ya da bildiklerini paylaşıyor. İnsanlarda ise bu bakım, “bir çocuğu yetiştirmekten tüm köy sorumludur”* gibi atasözlerini üretecek kadar paylaşılmış bir sorumluluk. Yani bilişsel birtakım becerilerden çok daha karmaşık işlevlere sahip bir yapıdan söz ediyoruz, araştırmacılar “İnsan beyninin potansiyeli ancak işbirliği ile beslenebilir” diyor.
*Eski bir Afrika atasözü.
İlgili Makale: Burkart, JM, Nature Communications, 2014.
BilimSol