Sevgili dostlar,
İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Cumartesi günkü Diyarbakır ziyareti, son dönemin en önemli siyasi hamlelerinden biri… Gezinin birden çok anlamı var.
Başta, hükümetin halk iradesini hiçe sayan kayyım uygulamasına karşı bir ortak duruş göstergesi…
İkincisi, İstanbul’a başkan seçilmesinde büyük rol oynayan Kürtlere bir teşekkür mesajı…
Ama asıl önemlisi, hükümetin baştan beri şeytanlaştırmaya çalıştığı HDP ile CHP’nin ilişkilerinde esaslı bir yaklaşım değişikliği…
CHP, kendisine ısrarla “sağa yanaşmadıkça iktidar şansımız yok” diyen danışmanların etkisi altında yeterince sağa savruldu; sonunda o alanın asıl sahipleri olduğunu, kendisinin doldurması gereken alanı ise boş bıraktığını fark etti. Dahası, Kürt sorununun çözümü için Meclis’teki HDP’nin büyük şans olduğunu anladı. “Yaklaşırsam hükümet aleyhime kullanır” korkusundan kurtulmaya başladı.
Aynı yaklaşım farklılığını Kürtlerde de görüyoruz. Onlar da CHP’yi “uzlaşılması imkânsız bir ulusalcılar partisi” olarak görmekten vazgeçtiler ve yükselen baskı rejimine karşı en geniş demokratik cephenin zaruretini gördüler. Yerel seçim, karşılıklı önyargıların yıkılması için bir vesile oldu; İstanbul zaferi ise, bu işbirliğinin sonuç verebildiğini kanıtladı.
Erdoğan’ın bunu engellemek için attığı her adım, işbirliğine hizmet etti. İstanbul seçiminin tekrarı, ilk vahim kararıydı. Muhalefeti bir araya toplamaya yaradı. Üç kente kayyım atayarak ikinci vahim hatasını yaptı. Bu sayede siyasette yıllardır beklenen karşı duruşun temelleri atıldı.
Nasıl bir dönem Erdoğan, içinden geldiği milli görüş hareketini İstanbul’dan hareketlendirip gençleştirdiyse, aynısını şimdi İmamoğlu CHP’de yapıyor. Rahatsız olanlar çoktur, provokatörlerin elleri kaşınıyordur. Hiç aldırmadan devam etmek dışında çare yok.
Türkiye’nin barışı, bu birliktelikten geçiyor