Alex Proyas, yeni filmiyle adeta “Yunan Tanrıları’ndan gına geldi, artık sıra Mısır Tanrıları’nda” diyor. Bolca özel efekt destekli aksiyon sahneleri içeren yapım, Shakespeare’yen bir iktidar öyküsü anlatıyor.
MISIR TANRILARI (Not: 2.5/5)
GODS OF EGYPT
Yönetmen: Alex Proyas
Oyuncular: Nikolaj Coster Waldau, Brenton Thwaites, Chadwick Boseman, Elodie Yung
Yapım: 2016, ABD
Süre: 127 dakika
Doğrusu ‘Yunan Tanrıları’ndan sıkılmıştık, Alex Proyas son filmiyle sahne artık ‘Mısır Tanrıları’nın diyor. Söz konusu yapım genel çizgileriyle 50’lerin o ünlü ‘Seriyallerin altın çağı’na selam gönderiyor, dur durak bilmeyen bir serüven ruhunu sahneye taşıyor ama öte yandan da sinematografik olarak pek bir derinlik sunmadan adeta sırasını savıyor.
Malum Proyas, geçmişi itibariyle ‘The Crow’ ve ‘The Dark City’ gibi yapıtlarıyla dikkat çekmiş bir yönetmen. Hal böyle olunca kamera arkasında onun adını gördüğümüz her film, belli oranda heyecan yaratıyor. Son işlerinden ‘I, Robot’ ‘Fena değil’, ‘Knowing’ de ‘Eh işte’ kategorisinden filmlerdi. ‘Mısır Tanrıları’ (‘Gods of Egypt’) ise eğlendiren aksiyonlardan ama ‘Daha iyi olabilirdi’ türünden bir yargıyla ele alınması gereken yapımlardan birine dönüşmüş.
Önce kısaca öykü diyelim: Hani o bulmacalarda sık sık karşımıza çıkan ‘Güneş Tanrısı’ sorusunun karşılığı ‘Ra’ var ya, işte onun iki oğlundan Osiris Mısır’ı yönetmektedir. Adaletli bir Tanrı olan Osiris’in, tahtını oğlu Horus’a devretme töreninde ortaya çıkan kardeşi Set, ağabeyini öldürüp iktidara el koyar. Yeğeninin de gözlerini çıkarıp ıssız bir tapınağa sürer. ‘Fani’ Mısır halkının temsilcilerinden biri olan Bek ise ülkesinin eski günlerine dönmesi adına Horus’a yardıma karar verir ve bu uğurda mücadele etmek üzere harekete geçer…
Proyas, yönetmenlik açısından pek sırıtmayan filminde daha çok özel efektlere dayalı bir anlatımı tercih etmiş. Bedensel açıdan değişime uğrayan tanrıların yanı sıra devasa yaratıklarla bezeli öykü, kâh çöllerde kâh gökyüzünde bitmez tükenmez aksiyon vaat ediyor. Arada da Bek’le, tanrıların yardımıyla yeniden hayata dönmesini beklediği sevgilisi Zaya arasındaki ‘ölümsüz sevda’nın izlerini sürüyoruz (bu konuda da en çok ‘Aşk Tanrıçası’ Hathor’dan destek görüyor). Tanrı’yla insan (Horus-Bek yani) arasındaki ‘dengesiz ve de orantısız ilişki’ üzerinden espriler, her gece ‘karanlık güce’ karşı mücadele eden Ra’nın hınzırca saptamaları derken senaryonun birçok şeyi ti’ye alan tavrı, filmin öne çıkan yanlarından.
Artvin yerine tanrılara göz dikerlerdi!
Oyunculuklara gelince, film bir zamanların Kral Leonidas’ı (‘300 Spartalı’) Gerard Butler’ı Tanrı Set rolünde karşımıza getiriyor. ‘Game of Thrones’un Jamie Lannister’ı Nikolaj Coster-Waldau’yu da Horus karakterinde izliyoruz. Öykünün fanilerinden Bek’te Brenton Thwaites, Zaya’da da Courtney Eaton oynuyor. ‘Aşk Tanrıçası’ Hathor’a Elodie Yung hayat vermiş. Avustralyalı büyük aktör Geoffrey Rush da Güneş Tanrısı Ra’da huzurlarımıza geliyor. Toparlarsak filmin kadrosu gayet tatminkâr, performanslar açısından bir sorun yok. Filmin sorunları başka tarafta… Mesela 127 dakikalık süresi, uzunluk anlamında bir sorun gibi. Basın gösterimi sonrası kimi sinema yazarı arkadaşlar, filmin özel efektlerini pek inandırıcı bulmadı. Bana kalırsa bu konuda ‘Mısır Tanrıları’nın bir sorunu yok. Ama genel olarak Alex Proyas’tan daha iyi bir film beklemek hakkımızdı, karşımızdaki yapımın genel problemi bu bence.
Öte yandan ‘Mısır Tanrıları’, minikler de izlesin diye kanlı sahnelerden arındırılmış. Tanrılar’dan ise kan yerine ‘altın’ akıyor. Bu durumda da filmi Türkiye’den izleyenlerin aklına ister istemez, “Mısır’ın tanrıları iyi yırtmış, maazallah bu çağda yaşasalardı, zamanımızın ‘Altın avcıları’ Artvin yerine gözünü onlara dikerdi”den başka şey gelmiyor…