Türkiye’de PKK ile hükümet arasında yeni bir çözüm sürecinin başlayacağı -hatta başladığı- beklentisi var.
Beklenti Türkiye’nin Suriye’de Fırat’ın doğusuna ilişkin tehditlerinin ve askeri yığınağın artmasından hemen sonra ABD ile Türkiye arasındaki görüşmelerin 7 Ağustos günü bir mutabakat metni ile neticelenmesi ve aynı gün İmralı Cezaevinde 20 yıldır rehin tutulan Abdullah Öcalan’ın avukatları aracılığı ile yaptığı şu açıklama beklentiyi arttırdı:
“Bir haftada çatışma durumunu ortadan kaldırırım diyorum. Ben çözerim, kendime güveniyorum, çözüm için hazırım. Ancak devlet de, devlet aklı da gereğini yapmalıdır.”
Öcalan’ın “Devlet aklı gereğini yapmalıdır” dediği nedir?
Bunu üç çümlede özetlemek mümkün:
1-) Devlet Kürt-Kürdistan konusundaki inkarcı tutumu terk edecek ve problemi silah ve baskı ile çözmeyi aklından çıkaracak;
2-) Devlet yönetimi, Kürt halkının kültürel, ekonomik ve siyasi haklarını tanıtacağını gösterecek;
3-) Öcalan’ın güvenlik ve özgürlük şartlarını düzeltecek!
Öcalan 6 Mayıs 2019’daki açıklamasından da anlıyoruz ki bir süredir devlet heyeti ile uzun görüşmeler yapıyor ve bu görüşmelerde mesafe aldığına inanıyor. Bu O’nun 6 Mayıs, 20 Haziran ve 7 Ağustos açıklamasına da yansıttı.
Yeni bir çözüm sürecinin alıcısı çok. HDP yönetimi Öcalan’ın açıklamasını güçlendiren açıklamalar yaptı.
Bu yöndeki çalışmalarını artırdı. Birçok çevre ve kişi tutum belirledi.
Sağduyulu herkes yeni bir çözüm sürecinin gelişeceğini hatta bu sürecin başladığına inanıyor.
Neden birçok kişi ve çevre yeni bir sözüm sürecinin başladığını veya başlayacağına inanıyor?
Şu gerçeği bilmeyen yok; Türkiye hasta! Sağduyulu herkes Türkiye’de işlerin artık inkar, gerilim, savaş ve demokrasi dışı yollarla çözümelediğini görüyor.
Aksine, hastalığı arttırıyor.
Hastanın iyileşmesi gerekiyor ve bunun için de Türkiye demokratikleşmelidir. Ancak demokratikleşmek için de ırkçı devlet yapısının değişmesi ve iktidarın Kürt-Kürdistan yaklaşımının köklü değişmesi lazım.
Bu da öyle bir günde olmaz.
KCK Yürütme Kurulu Üyesi Durak Kalkan’ın açıklaması dikkat çekici: “Öcalan ve HDP yeni bir barış ve çözüm umudu yaratmaya çalışsa da, TC’ye hakim Kürt düşmanı zihniyet ve siyaset aşılamamakta ve demokratikleşme gelişmemektedir.
Bölge ve dünya egemenliği de Türkiye’nin demokratikleşmesine izin vermemektedir. Dolayısıyla 36. yılda da savaşın sürmesi ve Kürt direnişinin tarihi rolünü oynamaya devam etmesi en güçlü olasılıktır.”
Kalkan yakın gelecekte yeni bir çözüm sürecini olası görmüyor.
Kalkan’ın her cümlesi bu dönemde yeni bir çözüm umudu görenlere bir tür yanıt gibi…
TC’ye hakim Kürt düşmanı zihniyet ve siyaset asılıp demokratikleşme sağlanabilir mi?
Bu mümkün ve zorunlu.
Mümkün ve zorunlu çünkü Türkiye ve bölge krizi çok büyük! Türkiye’nin krizi aşması için yeni bir çözüm süreci dışında bir seçeneği yoktur. Aksi hastalığın Osmanlı’nın son dönemine işaret etmesi kaçınılmazdır.