Kapsayıcı ve genel bir “görsel iletişim” tasarımı taslağının ana hatları biliş (zihin), işitsellik ve görsellik, ideoloji ve gerçekliğin birbirleriyle olan karşıtlığını ve etkileşimselliğini anlamakla oluşur. Buna tek tek, küçük harfle zihinleri anlamak diyelim.
Her zaman merkezi ve kitlesel olarak üretilen, sadece gündelik imgelerin değil, sürekli bir akış içinde görkemin (ihtişamın), gücün ve gizemin (korkunun ve arzunun) iletişimi olarak görsel iletişim, temelinde felsefi-epistemolojik ikiliklerle inşa edilir. Buna da büyük harfle Zihin diyelim.
Özetle, tümel ile tekili ayrımlaştırmak; “külli irade” ile “cüzzi iradeyi” tanımlamak; ideolojik olan ile pratik olanı anlamak ve hepsinden de önemlisi görünen ile görünmeyeni, batınî ile zahirîyi bilebilmek, görsel iletişimi anlamaktır.
Görsel iletişimin deşifrasyonu, arkasında varolanı, onun içindeki ideolojik olarak içkin olanı anlamak demek olan ve çok güncel bir tartışma alanı halinde iletişim disiplininde ders programlarına alınan “medya okur yazarlığı”, Paul Messaris’in “görsel okuryazarlık” yaklaşımı aracılığı ile, “zihne karşı Zihin” [bilişe karşı Biliş] idrâki ile olabilir. Daha sonra, görsel okur yazarlık veya medyayı izleyenleri bilinçli bir medya tüketicisi yapmak amacıyla yapılandırılmış “medya okur yazarlığı” adıyla araçsallaşan ve medya politikalarında kullanılan güncel-gündelik yöntem tartışılabilir, eleştirilebilir.
Biliş (zihin) ile görsel/işitsellik (göz/kulak) arasındaki görünen bağ ile görünmeyen bağın ortak adı ideolojidir.
İdeoloji retinaya düşen ışık yansımasının sinir uçları ile beyine aktarılması sonucunda gerçekleşen fiziki görüntülerin nöro/sosyo-psikolojik algılanması ile başlayan, zihne akan bir iletişim bombardımanı olarak, hem kişiseldir, hem de toplumsal.
İdeoloji, hafıza (başta genetik hafıza, yani DNA kodları ve sonradan toplumsal edim hafızası), rasyo (akıl ve aklın zekaya dönüşen biçimi), libido veya eros gibi “verili” malzemelerle, beklentinin (istek ve iradenin) dolayımlarıyla insanın doğaya geldiği anda başlar.
Bu görüş pozitivist Aydınlanmanın modernist epistemoloji görüşüdür, ancak gerçeklik olarak da dayanakları mevcuttur: Aydınlanma ile birlikte, “Dünya imajının bilgi edinme fiili yoluyla üretilmesini içeren kavramsal [ideoloji] model[i], epistemolojinin problemini de çözüme kavuşturmuştu. Öznenin bilgi edinme fiili ve insanî bilgilerin doğruluk değerleri için taşıdığı rolün ve önemin kavranılmasının ancak kognitif (bilişsel) imgenin orijinlerinin açığa kavuşturulması ile mümkün olabileceği umulmaktaydı.”
YAZININ TAMAMI İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN: http://www.vistilefakademik.blogspot.com/2012/05/gorseliniletisimi-ideoloji-zihin-zihine.html