Fadıl Cizîrî; Çarşamba günü yalnızlığı ile göğsümün tam altında bir hançer bırakarak gitti…
2016 yılında Dicle Haber Ajansı(DİHA)’na verdiği röportajda „Hastayım ancak tedavi olacak param yok. Şakîro kimsesizlikten ölmedi mi?“ Sözleri hepimize bir serzenişti!
Bu serzenişi bizlerin ona sahip çıkmamızı sağladı mı?
Elbette HAYIR.
Parkinson hastalığına yakalanmıştı ve ameliyat için parası olmadığından hasta yılları evdeki hasta yatağında başucunda üç kekliği ile geçti.
Fadil Cizîrî bizlere gitmeden hatırlattığı Şakîro gibi, Ayşe Şan gibi yalnızlığı ile hayatını kaybetti.
Fadıl Cizîrî, 1962 Şırnak/Silopi/Seletune köyünde doğdu. Dengbêj olan anne Sêvê’nin sesi ile büyüdü. Daha 14 yaşında Dengbêj Divanlarının vazgeçilmezi oldu. Daha genç yaşında güzel yorumu ile Botan, Serhat ve Güney Kürdistan’da hatırı sayılır bir üne kavuştu.
Sesinden hiç kazanmadı ve birçok belgeselde, albümde güzel yorumu ile yer almasına rağmen telif hakkı alamadı.
Dengbêj Divanlarında, halk buluşmalarında seslendirdiği şarkılar için para kazanmıyordu.
Geçinmek için 1992 yılında Cizre Belediyesinde Zabıta olarak işe başladı.
Oğlu Cemal trafik kazasında hayatını kaybedince derin bir kedere boğuldu.
Diğer oğlu Murat Ergül’ü üç ay süren sokağa çıkma yasağı sürecinde kaybetti.
Murat’ın ölümü ile hastalığı arttı, artık konuşamıyordu.
Seslendirdiği „Hayran Jaro“ şarkısı Kürt müziğinde bir klasiktir;
„Hayran Jaro ax/ Ma ne wezê ji kulîkê te dimirim hey haho/ Hey Jaro Ma ne wezê ji kulîkê te mirim/ Hey belê çavê reş û belek, kilê Siphanî nagirim/ Yari kê vî zemanî dem dostin…“
Fadil Cizîrî hep aşkı yazdı, aşkı seslendirdi…
Cizîrî, bir yoksul ve kimsesiz olarak bestelerinde yoksulluğu ve kimsesizliği anlattı.
„Seydiko“, „Heyran Jaro“, „Hesame Axa“da Cudî’yi, büyüdüğü coğrafyayı ve toplumu anlattı.
Fadıl Cizîrî’nin şarkıları doğal ve romantikti.
Cizîrî hem söz yazarı, hem bestekar hem de yorumcuydu.
Kürt ozanı gibi Kürt müziği de kimsesiz… Kaç tane Kürt dengbêjini biliyoruz ve kaç tanesini dinliyoruz? Az…
Birçok kişi Kürt müziğini ve dengbêjerini bilmiyor.
Onun Kürtçeye olan aşkı karşılıksızdı… Ne Cizre onun kıymetini bilsin ne de Kürtler… Ancak o Cizre’yi ve Kürtçeyi çok sevdi.
Bugün Fadıl Cizîrî’yi dinliyorum;
bütün diğer Cd’lerimi evin kutusuna atıp hastalığında ona yoldaşlık yapan üç kekliği gibi güzel sesini baş ucuma koyuyorum.
Fadıl Cizîrî’nin sesi bugün yalnızlığıma iyi geldi, size de iyi gelecektir.