Ey insan! Yaşamayı zerre hak etmiyorsun!
İnsan; kendini unutuyor, kendinden başka herkesin derdine ortak oluyor. İnsan; yoruluyor, bıkıyor, tükeniyor. Her insan aynı mı peki? Mümkün mü herkesin duyarlı olması? Eğer öyle olsaydı dünya nasıl bir yer olurdu hayal etsenize. Çok düşünüyorsun, kendine edersin diyorlar. Dünyayı sen mi kurtaracaksın deyip kendini suçlu hissetmene neden oluyorlar.
Kendinizi mutsuz hissetmemek için empati yapmayı bıraktığınızdan dünya bu halde olabilir mi acaba? Geleceği yok ettiğinizin farkında mısınız? Amacınız sadece nefes alıp vermek mi? Bu mu yaşamaktan anladığınız? Korkuya hapsolmak mı rahatlık dediğiniz? Vicdanınızın varlığını unutmak mı?
Sizi bilmiyorum ama vicdanım sızlamayınca, elimden bir şey gelmeyince yaşıyor gibi hissetmiyorum. Mesela bitkiler… Yeri gelir bitki gibi yaşıyor diye birbirimizle dalga geçip insanların yanı sıra bitkileri de aşağılamak için fırsat yaratırız ya kendimize… Düşünmeyiz bitkilerin de doğaya, hak etmeyen insanlığa bir insandan daha çok faydası olduğunu; unuturuz onların bizim için yaptıklarını, yapacaklarını. Güzellikleri bir yana, hayat verirler çevresindekilere. Peki ya biz insanlar? Bitki kadar da olamıyoruz. Bencilliğimizde boğulup gideceğiz farkında değiliz.
Ne kadar kolay değil mi sonrasını düşünmeden, daha fazla üreyerek yaşamayı sürdürmek. Doğal kaynakların bilinçsizce tüketilmesi bir yana çocukların taleplerini karşılayamayacak, güvenli bir ortamda yetişmelerini sağlayamayacak bir sürü anne baba var ve akıl vermeden de edemezler. “Rızkıyla gelir canım…”, “Geleceği o kadar düşünürsen, hiçbir şeye sahip olamazsın…”, “Çok abartıyorsun altı üstü bir çocuk…”, “Ha eğitim sistemi mi? Ya benim de aklıma çok takılıyor ama bir şekilde gelinir üstesinden…”, “İşsizlik mi, hallolur o da…”, “Bombalar mı? Ay Allah korusun, ağzından yel alsın…”, “Askerlik mi? Yok göndermem bir tanecik oğlumu, koruyan başka kimse mi kalmadı vatanı?..”
Kimsenin kimseyi umursamadığı, ötekileştirmenin ve kutuplaştırmanın had safhada olduğu ve şansa yaşadığımız şu dünyada kime, neye güvenerek plan yapmayı sürdürüyor, bir de bunu savunma hakkı buluyoruz kendimizde?
Şu ortamda yaşadığınızı mı sanıyorsunuz siz? Kaç kişi mutluluktan havaya uçuyor, huzur içinde yaşlanıyor? Kaçınız bir kez daha dünyaya gelmek isterdiniz? Madem herkes hayatından çok memnun öyleyse neden daha sakin ve güvenli yerlere kaçma planları yapmayı sürdürüyorsunuz? Hadi hayatlarınızdan memnun değilsiniz ve şu anki yaşamınızdan kaçamıyorsunuz diyelim neden el ele verip, ses çıkarmak yerine susmayı, vurdumduymazlığı seçiyorsunuz.