Salı günü Devlet Bahçeli sahne aldı: ‘Erken seçime gidelim’.
Top Kulliyedeydi!
Aynı gün MGK Kulliyede toplandı ve OHAL’in üç ay daha uzatılması için tavsiye kararı aldı.
Çarşamba günü seçim asistini yapan Bahçeli Külliyeye çıktı.
Golü atmak içten bile değildi.
Sahneyi Erdoğan aldı: „Milletvekilliği, Yerel ve Cumhurbaşkanlığı seçimi 24 Haziran 2018’de yapılacaktır.“
Meclis Genel Kurulu jet hızıyla tavsiye kararını onadı; Turkiye seçimlere OHAL’de giriyor.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü seçim çalışmaları için kolları sıvadı: „DEAŞ’ın önümüzdeki on günlük dönem içerisinde eylem gerçekleştirilmesini planladığı yönünde bilgiler elde edilmiştir.“
AKP’nin tek başına iktidar olduğu 2002 Milletvekili Genel seçimlerinin arkasında yine Devlet Bahçeli vardı. 1 Kasım 2015 seçimlerine giden süreci hazırlayan da Devlet Bahçeli’ydi. 16 Nisan 2017 Cumhurbaşkanlığı referandumunu da o başlatmıştı. İlki 16 yıllık Erdoğan iktidarını başlattı, ikincisi Cizre, Sur, Gever katliamlarını, demokrasinin rafa kaldırılmasını ve 20 Temmuz 2016 darbesini ve arkasından OHAL rejimini getirdi. Üçüncüsü ise tek adam rejimine giden yolu açtı. Bu ise OHAL ve tek adam rejiminde eksik olan son duvarı döşeyecek! Amaçlanan budur.
Erdoğan Ekim 2017’de şöyle demişti: „Çıkmaz sokak olursa erken seçime gidilir.“
O gün 7 Haziran 2017 seçimleri sonrasında Hükümetin kurulamamasını göstermişti.
Bugün böyle bir durum yok. Eee o zaman olan nedir?
İş dünyası, halk ve iktidarın gelecek projeksiyonu negatif.
Ülkeyi yöneten AKP-MHP ittifakında çatlaklar var. Sıradan Anadolu insanı bugünden şikayetçi ve gelecekten umutsuz.
Ekonomi gidik… Ve bu gidik ekonomi kısa erimli bir krizin habercisi değildir; krizin kendisidir ve bu kriz kalıcı. Tam da bu dönemde işler daha da zorlaşmadan baskın seçim kararı alındı.
Türkiye çıkmaz bir sokakta. Mevcut idarenin yeni bir yol açma projeksiyonu yok. Aksine çıkmaz sokağın son duvarını örmek istiyor. Ancak Türkiye’nin bu sokağı çıkmaktan başka şansı yok! Bu nasıl olacak?
Mevcut krizin yaratıcı iktidarının yenilmesi ile… İktidar ciddi bir kurumlaşma içinde ve OHAL ile seçime gidiyor. Mevcut muhalefet ile bunu aşmak imkansız. Mevcut tablo, mevcut muhalefet ve görünürdeki Cumhurbaşkanı adayları ile Erdoğan ilk turda ipi göğüsleme ihtimali yüksek. Çünkü hile, hurda birçok yol deneyecekler. Aksi benim için kocaman bir sürpriz olur.
Türkiye’nin liberal demokrat siyaset çevreleri Erdoğan’ın kaybetmesinin zorluğuna rağmen ‘kaybetmesi mümkün’ diyorlar! Nasıl?
Abdullah Gül’ün ismi uzun süredir konuşuluyor, ancak hep üç adım geride durdu. Bu çevreler diyorlar ki ‘Abdullah Gül sahne alırsa Erdoğan’ın kazanma ihtimali sıfır!’ Bunu da şuna dayandırıyorlar: ‘Gül, AKP tabanından en az yüzde 15 kadar bir oy alma potansiyeline sahip ve devlet katında isteyeni çok fazla. Seçmen üzerinde Erdoğan AKP’sinin ciddi psikolojik üstünlüğü var. İş dünyası, basın ve halkta ‘Erdoğan kaybetmez’ algısı güçlü vs. Gül uluslararası ilişkileri iyi olan bir kişi ve bu cenah tarafından makul görünüyor.’
Pek ki Gül aday olur mu? Zaman zaman bu yönde sinyaller verdiyse de henüz aday olacağı yönde bir işaret yok. Saadet ve liberal demokrat çevrelerin bu yönde girişimleri var, biliyorum.
Tablo ağır ve muhalefetin işi çok zor. Herşeye rağmen enseyi karartmamak gerekiyor.
Umut var!
Türkiye’deki yılgınlık ve değişim isteği iç içe ve bu bir dip dalga yaratabilir.
Şurada bir not düşmekte fayda var: Devlet Bahçeli 2002’deki erken genel seçim kararı ile AKP’yi ve Erdoğan’ı iktidar yaparken partisi kaybetmişti! Adamın matematik hesabı kötü ve tarih yeniden tekerrür edebilir. Bahçeli kaybederse bu sefer Erdoğan da kaybeder. Erdoğan’ı Bahçeli getirmişti neden o götürmesin…
Ve son söz Leonardo Cohen’de:
„Herkes biliyor geminin su aldığını, herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini … ve herkes biliyor zarların hileli olduğunu …“
Evet, gemi su alıyor, kaptan yalancı ve zarlar hileli lakin gemideki gediği kapatmak ve zarın adil dönmesi için masayı yeniden düzenlemek mümkün…