Sevgili dostlar,
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk medyasını tamamen eline geçirdi, ama oradan yaptığı propagandanın artık etkili olmadığını fark etti. Neredeyse gazetelerin hepsi elinde, ama gazeteler okunmuyor. Neredeyse tüm televizyonlar elinde, ama seyirci, tek tarafsız yayın yapan haber bültenini izliyor, sonra sevdiği diziye geçiyor. Bunu fark edince, bu kez de dizileri hedef aldı. Önce dizilerde zararlı gördüğü içerikleri temizletti: İhtiraslı öpüşme sahnelerini, evlilik dışı ilişkileri, keyifli içki sofralarını, argo konuşmaları, dekolteli sunucuları yasaklattı. Muhalif sanatçılara ekranı kapattı. Sonra kendi ideolojisini dizilere enjekte etmeye başladı. Mesela Osmanlı sarayındaki entrikaları işleyen “Muhteşem Yüzyıl” dizisini açıkça eleştirdi. “Bizim böyle bir ecdadımız yok. O, ömrünün 30 yılını at sırtında geçirdi” dedi. Senaristler mesajı aldı. Sultan apar topar haremden çıkarılıp ata bindirildi, savaşa gönderildi.
Ardından “Payitaht” dizisi geldi. Bu kez kahramanımız, Sultan Abdülhamid’di. Erdoğan alanlarda yerel seçimlerin bir “beka sorunu” olduğunu söyleyerek kampanya yaparken Sultan Abdülhamid ekranda “Memleketin istikbali tehlikede” diyordu.
Erdoğan seçimi kaybedince öfkesini yine ekrandaki Abdülhamid’e söyletti: “Devleti beka tehlikesiyle karşı karşıya bıraktınız” dedi Sultan, “Hepinizi vazifeden azlediyorum. Tutuklusunuz.”
Dizinin yayınlandığı geceden beri Saray’ın danışmanlarını uyku tutmuyordur eminim…
Bu haftaki bölümde ise, hedef, yeni parti hazırlığına girişen AKP’lilerdi. Sultan bu kez de şöyle dedi:
“Gül ağacına verdiğimiz su hem güle yarar hem de dikene… Yanımızda yöremizde su verdiklerimiz diken olmaya meyletmişlerse sonunda mutlaka budarız”. Bu sözlerle atıf yapılan Abdullah Gül yanıt vermezken, eski başbakan Davutoğlu, “Bu subliminal mesajları ciddiye almadığını” açıkladı.
Dizinin gelecek bölümleri, özellikle de sonu, Ankara’da merakla bekleniyor. Ancak dizi ne derse desin, Abdülhamid’e sonunda ne olduğunu herkes biliyor.