Kayseri’de bu sene ilki düzenlenen kitap fuarında kendisine yapılan saldırıyla ilgili HALK TV’ye konuşan Eliaçık, “Bu halkın tepkisi değil Belediye tarafından tutulmuş 30-40 kişilik cahil, ne yazdığımı dahi bilmeyen bir grup. Emniyet Müdürü isteseydi bu güruhu oradan rahatlıkla bir kaç tanesini enseleyip derdest edip uzaklaştırabilirdi, ama bana saldırmalarına bilerek göz yumuldu ve öylece beklediler” yorumunu yaptı.
İhsan Eliaçık’ın Halk TV’ye yaptığı açıklamanın t videosu ve tam metni:
Ben şu anda Kayseri’de biraderim evindeyim, onlarla oturuyoruz. Bugün Kayseri’ye geldim saat 14.00 de fuara gittik. Fuarda kapıda bir güruhla karşılaştık. Bunlar saat 09.00 dan itibaren otobüsle getirilmiş, belediyeden toplanmış daha önce benim hiç tanımadığım görmediğim bir güruhtu. Bellerinden telsizleri filan belli olan maaşlı tutulmuş bir güruhtur. Halktan bir tepki değildir. Orada beni kapıda tutarak içeriye sokmak istemediler, bağırıp çağırmaya başladılar, kapıyı tuttular, içeriye giremezsin dışarı dışarı diye bağırdılar. Böyle saçma sapan iddialarda bulunarak konuşmaya başladılar. Cahil bir güruhtu, ne dediğini bilmiyordu, ağzından çıkanı kulağı duymayan insanlardan oluşuyordu. Mesela birisi diyor ki bu dinsiz bu Kayseri’nin yüz karası, bu diyor ki Kabe’ye ibadethanedir diyor, öbürü de ona müdahale ediyor, yok len camiler ibadethane değildir diyor. Yani ne dediğimi de bilmiyorlar, ne yazdığımı da bilmiyorlar, böyle internetten okumuşlar ellerine verilmiş bir kaç bir şey bunları gidin orada söyleyip bağırın diye. Zaten 09.00 dan itibaren de resmimi birbirlerine göndererek bu gelince bunları bağırın diye, ayarlanmış bir grup.
Peki fendim bunlar sizce kasıtlı planlı bir saldırı mıydı bu sizce? Tabi, tabi planlanmış ama gelen grup beni tanımıyorlar birbirlerine fotoğraflarımı gönderiyorlar. Şu gelecek, geldiğinde şunları söyleyin diyerekten bağırın diye tutulmuş bir grup. Ve Belediye Başkanı tarafından, belediye tarafından organize edilmiş bir grup. Belediye Başkanı, Kültür Müdürü, yetkililer ortalarda falan görünmüyor, oraya tanınmış bağıran çağıran bir güruhtu. Benimle birlikte vatandaşında fuara girmesine yarım saat, 40 dakika kadar girmesine engel oldular. Vatandaşta onlara tepki gösterdi. Vatandaşlar açın kapıyı adamı niye içeriye almıyorsunuz eğer rahatsız oluyorsanız kitaplarını almayın, beğenmiyorsanız siz de ona karşı kitap yazın, siz kitaplarınızı imzalatın deyip halk tepkisini gösterdi. Sözlü saldırıda bulundular, küfürler ettiler, kolumdan tutular, yumruk attılar, itişme kakışma içerisinde beni devirmek istediler, fakat etrafımda insanlar vardı, polisler vardı kalabalıktı, arbede içersinde böyle beni yalnız yakalayarak beni yakalayamadılar, başarılı olamadılar. Ama epeyce bağırdılar, çağırdılar ve içeriye girmeme engel olmaya çalıştılar. O esnada itişme kakışma söz konusu oldu. Ciddi bir şekilde yumruk darbesi almadım ama onu yapmak için çok uğraştılar. Kolumdan çektiler üzerime yürüdüler, bağırıp küfürler ederek, sokamamak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Bende baktım ortam geriliyor bizi sevenler destekleyenler yavaş yavaş gelemeye başladı, içeride kitap imzalatmak isteyenler kapıya geldi, birbirlerine itiraz etmeye başladılar, Hocamıza nasıl böyle söylersiniz falan gibi savunmaya ve bu grupla atışmaya başlayınca, bende gerilim olamasın kimsenin burnu bile kanamasın diye oradan ayrıldım.
Güvenlik anlamında bir ihmal söz konusu diyebilir miyiz: Şimdi orada çevik kuvvet polisleri vardı, polisler de vardı, etrafımızı sararak ani atak şeklinde olan saldırılara karşı korudular, sağ olsunlar ama, şöyle bir şey de vardı, saldırganlar orada bağırıp çağırıyor, küfür ediyor, her türlü hakareti savurup duruyor, ben onlara hiç bir şey demiyorum, sadece yüzlerine acıyarak bakıyorum, bu durum karşısında polislerin onları uzaklaştırması gerekirken, derdest edip yolu açması gerekirken, onlar da protesto haklarını kullanıyorlar bir şey diyemeyiz diyerek onlara müdahale etmediler. Öylece beklediler. Ben defalarca söyledim. Müdahale etmeniz gerekiyor, yolu açmanız gerekiyor, beni engelliyorlar arkadan gelen vatandaşı da engelliyorlar müdahale edip bunları kenara çekin ve kapıyı açın girelim dedim. ama polisler onların üzerine üzerine gitmediler. Sadece orada beklediler. Ve orada resmi polislerin tamam arkadaşlar artık yeter bağırmayın çekilin derdemez tamam abi deyip hemen kenara çekildiklerini gördük. Sanki beraber hareket eder gibi bir halleri vardı. Eğer Emniyet Müdürü isteseydi bu güruhu oradan rahatlıkla bir kaç tanesini enseleyip derdest edip uzaklaştırabilirdi. Ama bunu yapmadılar beklediler ve seyrettiler. Ben de saldırılar okurlara yönelmesin, benim yüzümden her hangi bir kimsenin burnu kanamasın diye, aslında orada oturma eylemi yapacaktım 15 dakika da yere oturdum. Fakat baktım ortam geriliyor gruplaşmalar oluyor insanlar akın akın gelmeye başlıyor burada bir çatışma çıkar ve insanlar zarar görür diye bir açıklama yaparak fuardan ayrılıp iki, üç kilometre ileride bir kafeye gittim oturdum ve insanlar oraya gelmeye başladılar. Orada toplandılar tekrar yürüyelim , tekrar fuara gidelim Pazar günü toplanalım fuara gidelim yürüyüş yapalım, bin kişi falan diyenler oldu ama ben hepsini ret ettim. Artık yeter dedim. Bugün de annem babam mezarı buradadır onları ziyaret edeceğim. Pazartesi akşamı İstanbul’a geri döneceğim. Onlar da burada yapmış oldukları çirkinlikleriyle, ellerine güç geçtiklerinde nasıl Firavunlaştıklarıyla anılsınlar.
Peki efendim saldırganların kimlikleri belirlendi mi? Tabi belli canım bağıranlar çağıranlar, küfür edenler, yumruk atanlar, kolumdan çekenler, süründürmek isteyenler hepsi orada kameralarla sabit kim oldukları belli.
Adilmedya