Adil Medya/ Özel
Yazar İhsan Eliaçık TV8’de yayınlanan Gökmen Karadağ’ın sunduğu Haberaktif programına katıldı.
İşte o Program
Çarpıcı açıklamalarda bulunan Eliaçık’a daha önce ”Allah size niye kurban kesmediniz?’ diye sormaz ‘Niye yoksula, kimsesize, çaresize, yakınlaşmadınız?’ diye sorar. Kan akıtılarak günah affedilmez’ açıklamasını hatırlatan Karadağ’ın ilk sorusu “Bize anlatır mısınız? Biz kurban bayramını doğru yaşıyor muyuz sizce? İslamın öngördüğü ruh, felsefe ve öze göre… Yoksa bir şeklemi esir oluyoruz? oldu.
Eliaçık:” Evet bir şekle esir oluyoruz. Bugün özellikle Türkiye’ de ‘İslamın ritüellerinin veya İslamın oluşturduğu törelerin, geleneklerin en yanlış yaşananı hangisidir?’ derseniz ‘kurban’dır . ‘İşi düzeltmeye nereden başlamak gerekir?’ denilirse ‘Kurbandan başlamak gerekir’ derim. Sonra sırayla camiye, namaza kadar iş gelecektir. Kıldığımız namazlar, camilerde yapılan Cuma namazı törenleri bunların hepsi yeni baştan gözden geçirilmeli. Aslına uygun olarak tekrar ihya ve inşa edilmesi gerekiyor.” dedi.
Kurban kesimi ile ilgili soruya “Kurban hacca gidenlerin yapması gereken bir müstehabtır. Hacca gidenler tarafından yapılması iyi görülen bir iştir.” dedi. Haccın rükünlerini anlatan Eliaçık: “Haccın rüknü ikidir. Arafat ve Tavaf. Bir kimse Kabe’nin efrafında 7 defa dönerse ve Arafat’ta vakfeye durursa kişinin haccı tamam olur. ‘Kişi kurban kesmeden hacdan dönerse, haccı kabul olmadı’ diye bir şey olmaz. ” dedi. Karadağ’ın “Hacca gidenler içinde mi şart değil kurban kesmek? sorusu üzerine “Şart değildir” yanıtını verdi.
Konuya açıklık getiren Eliaçık: Kur’an’ı Kerim’de kurbanla ilgili tüm ayetler hacla ilgili yerlerde geçiyor. En çoğu Hac suresinde, ikinci olarak Maide suresinde, üçüncü olarakta Bakara suresinde hacla ilgili ayetler vardır. Buralarda kullanılan tabirler vardır. Bu tabir ve ayetlere baktığımız zaman İslam’da kurbanın, hac ile sınırlı bir olay olduğunu görüyoruz. Hacca gitmeyenlerin kendisini kurban kesmeye zorlaması, bunu bir dini vecibe olarak kabul edip ‘kan akıtmam lazım’ diye kendisini zorlamasına gerek yok. Çünkü basit bir mantık yürütecek olursak; Bütün Kur’an’ı Kerim boyunca yoksulu doyurmak, yoksulu yoksulluktan kurtarmaya çalışmak farzdır. Bu Allah’ın emridir. Farzdır!.. Her müslümana farzdır” şeklinde ifade etti.
Karadağ’ın “Tamam işte kurban yoluyla olmaz mı? sorusuna Eliaçık :“Kurban yoluyla olmuyor. Kurban kesmek, bir hayvanın kanını akıtmak hacılar için öngörülmüş bir müstehabtır. Farz dururken müstehabla uğraşmak dini usul gereğince gereksiz, abes bir şeydir.” dedi. Karadağ : Müstebah ne demek hocam? sorusunu sordu. ‘İyi görülen’ bir şey. Farz ise Allah’ın emri. Bu iyi görmeyi örf geliştirmiş olabilir.” dedi.
Kurban meselesini açıklamaya devam eden Eliaçık’ın : Araplar arasında hacda kurban kesme olayı vardı. Şimdi şöyle düşünelim; Araplar İslamiyet gelmezden önce de kurban kesiyordu. Kurban kesmek İslamiyete özgü bir şey değil. İnsanlığın tarihinde olan bir şey zaten. Hatta öyle ki insanlık tarihinde ilk ortaya çıkan dinsel ritüel kurbandır. Allah’a inanmadan bile kurban vardır. Dağa taşa kurban kesiliyor. İlahlara kurban kesiyor fakat ona ‘ilah’ demiyor. Kurban insanlıkta ilk çıkan ritüeldir. İnsanlık tarihinden beri geliyordu. İnsanlar kurban ediliyordu. Genç kızlar ve genç erkekler tapınakların önüne getirilerek kanları akıtılıyordu. Hz. İbrahim çağında buna engel olundu… Denildi ki ” Oğlllarınızı kızlarını kesmenize gerek yok. Allah size hayvanlar yaratmıştır. Kesecekseniz onları kesin … Hz. Muhammmed çağına gelindiğinde ise kurban hacla sınırlandırıldı. Örfen müstehab hale getirildi. Ve “Bunları kesiyorsunuz. Ama kestiklerinizin etleri ve kanları Allah’a ulaşmaz. Kestiklerinizden hem gelen ziyaretçilere ikramda bulunun, hem kendiniz yiyin, hem yoksullara dağıtın’ dendi. ‘Kur’a’nı Kerim’ de Allah kendisi için kan akıtmamızı istiyor. Günahlarımızı affetmek için onun uğruna tapınakların önünde veya herhangi bir yerde hayvan kesip kanını akıtıp günahlarımızın bağışlanmasını dilememiz lazım ve bu yolla günahlarımızı affettirmemiz lazım’ diye bir şey yok. Ben bayramın kansız da olabileceğini düşünüyorum. Bayramın kurbansız da olabileceğini düşünüyorum” demesi üzerine Karadağ: ‘İnananlar mümkün mertebe kesmeye çalışıyor. Hatta bu konuda bütçelerini zorlamaya çalışıyorlar’dedi.
Eliaçık: Vatandaşlarımız şöyle düşünüyor ‘ Bu bayram kurban kesmezsem. Allah bana ‘Neden kurban kesmedin?’ diye sorar. Bu benim için büyük bir vebaldir….’ Araştırmalarıma dayanarak söylüyorum böyle bir vebaliniz yoktur! dedi.
Ardından Haccı tanımlayan Eliaçık: “Bugünlerde Kabe’nin etrafında milyonlarca Müslüman büyük hac toplantısı yapıyor. Müslümanlar şuan da yıllık kongrelerini yapıyorlar. Bizler de onlara bulunduğumuz yerden katılıyoruz. 4 gün boyunca bulunduğumuz yerden kongreye iştirak ediyoruz. Namazda oraya dönüyoruz. Onlarla beraber tekbirler, tehliller getiriyoruz. Allah’ı anıyoruz, yüceltiyoruz.” dedi
Kuran’ı Kerim’in öngördüğü kurban ritüeline dikkat çeken Eliaçık: İnsanlıkta bu kadar yaygın olan, hacca giden gitmeyen herkesin kurban kestiği, dinler tarihinde malumken kurban bir numaralı ritüel iken niçin Kur’an’ı Kerim’de bu sadece hacla sınırlandırılıyor? Neden diğer insanlar bundan muaf tutuluyor? Burada bir şey yapılmak isteniyor. Tıpkı Hz. İbrahim zamanında erkek çocuklar ve kızlar kurban edildiğinde onlara engel olunulmaya çalışıldığı gibi, burada da insanlığın diğer kesimlerinin de Allah için kurban kesmesinin gerekmediği gösterilmeye çalışılıyor. Kimsenin et yemesine bir şey demiyorum. Hayvanların kesilmemesine karşı bir tutum içinde değilim. İslam’da köktenci bir etyemezlik yoktur. Biyolojik ihtiyaçlarımız kadar neleri kesebileceğimiz ve yiyebileceğimiz açıklanmıştır. Allah için günahların affedilmesi için kurban kesme olayından bahsediyorum. İslam buna bir reform getirmiştir. Ve bu İslam dünyasında gereğince ortaya çıkmamıştır. Eski dünya dinlerinin kurban ritüeli İslamın yapmak istediği şeyi bastırmıştır.” dedi
Kurban kesimi ile ilgili dayanak olarak kullanılan Kevser suresi üzerinden konuşmasını devam ettiren Eliaçık : Kurban kesmenin vacip olduğunu söyleyen anlayış kendisini Kevser suresine dayandırıyor. Orada ‘namaz kıl kurban kes’ emri olduğundan bahsediliyor. ‘İnnâ a’ taynâkel-kevser fe-salli li-rabbike venhar inne sânı eke hüvel ebter’ kısacık sure herkesin ezberindedir. Burada Cenab-ı Hakkın bize ‘Kurban kes ve namaz kıl’ dediği yaygın kanaat olarak var. Fakat bu görüşte olmayan İslam alimleri de var. ‘Biz sana kevseri verdik şu halde destek iste (salat) yardımlaşma ve dayanışma içinde ol. Güçlüklere göğüs ger. Asıl kökü kuruyacak olanlar sana kin besleyenler ‘ denir. Ayette geçen ‘nhl yap’ kısmını hayvan kesmek olarak çeviriyorlar. Bu halde ‘hayvan kes kurban kes’ diyorlar. Halbuki bu Mekke’de inmiş bir suredir. Bırakın namaz kılmaya kurban kesemeye Müslümanların 4 kişi bir araya gelmeye bile mecali yoktur. Yoğun bir baskı ve işkence ortamı vardır. Peygamberimiz aşağılanmakta dışlanmakta ve kendisi hakkında denilmektedir ki ‘Muhammed böyle giderse toplumda bir yere gelemeyecek. Kökü kuruyacak.’ Ona karşı deniyor ki; ‘‘fe-salli li-rabbike venhar’ sen Allah’tan destek iste etrafında toplananlarla birlikte yardımlaşma, dayanışma ve kenetlenme içerisine gir ve seni yok etmek isteyenlere karşı ‘tıpkı devenin kesilirken göğsünü ileriye doğru itmesi gibi göğüsle bütün bu saldırıları güçlüklere göğüs ger ve diren’ bunu söylüyor.” dedi.
Karadağ son olarak ‘Binlerce dolar ödenen otel odalarında Kabe manzaralı lüks otellerde kalınarak yapılan hac ibadetinin, hac ibadetiyle bir ilişkisi var mıdır?’ sorusunu yöneltti. Soruya karşılık Eliaçık;
“Hiçbir ilişkisi yoktur. Hac ibadetinin ruhuna aykırıdır. Bence bu dini zengin eğlencesi haline getirmektir. Haccın şöyle bir anlamı var; Müslümanlar o gün orada toplanırlar. İhtiyacından fazla olan ne varsa ‘hedii’ olarak -hediye kelimesi de oradan gelir- ‘Kabe’ye hacda getirilen hediyeler’ demektir. Kur’an’da böyle geçer. Bunların içerisinde canlı illa kurban olması gerekmiyor, altın, hayvan, deve, buğday, arpa Kabe’ye getirilir. Niye getirilir ? Allah’a sunmak için değil! İhtiyacından fazla olanı getirip, ihtiyacı olana vermek, bölüşmek ve paylaşmak için… “
Eliaçık son olarak bu ‘ihtiyaç fazlası paylaşımın’ sadece Kabe’de olmasının gerekmedinin de alını çizdi: Orada olmasına gerek yok. Burada yapılması lazım. Camilerinde aynen böyle olması lazım. 110 bin cami ve mescidin ‘salatgah’ yani yardımlaşma ve dayanışma merkezi haline gelmesi gerekir” dedi.
Adilmedya.com