Suriye’de işler karışık ve gelecek belirsiz. Kesin ve berrak olan tek gerçek Efrin’li kadın ve Erkeklerin direnişidir.
Yaşlı bir Efrînli’nin şu sözleri direnişin kendisi kadar net: „Erd Erda meye, Efrîn Efrîna meye (Toprak bizim toprağımız, Efrîn bizim Efrîn’imiz ).“
“Afrin’i yıkacağız“ sözleri ile başlayan işgal harekatına karşı halk direniyor. Efrin işgal operasyonu devam ettikçe işgal operasyonunu yürüten Ankara ve onunla işbirliği yapan Moskova’nın imajı ÖSO’nun çatısındaki terörist örgütlerle özdeşleşiyor. İşgal harekatının tek kazananı DAİŞ ve El Kaide gibi terör örgütleridir.
Efrîn, Suriye’de çatışmanın olmadığı adeta tek şehirdi. Efrin’de istikrar ve barış vardı. Efrin’de Demokratik ve özgürlükçü öz yönetim vardı. Efrîn bugün savaşın en yoğun yaşandığı yer. Ciddi bir mücadele var.
Suriye’de mücadele eden bölgesel ve uluslararası güçler ile birlikte piyonlar da Efrîn sahnesinde. Adeta çözümde çözümsüzlükde orada. Ciddi bir hesaplaşma var. Suriye’deki savaştan bir galip yok, galipler var; Şam ve Kuzey Suriye Federasyonu.
Ancak cihatçı çeteler ciddi biçimde darbe alsalar da henüz tam yenilmiş değiller ve kimi yerlerde varlıklarını sürdürüyorlar. Ankara liderliğinde Cerablus, Azez, El Bab ve İdlib’den sonra şimdi de Efrîn’i işgal etme mücadelesi yürütüyorlar.
Suriye savaşında taraf ülkelerin pozisyonları sisli gibi görünse de aslında herşey berrak.
Efrîn’de bu çok daha berrak.
Rusya, Türkiye’ye Efrin’in hava sahasını açarak Suriye’nin egemenlik haklarına tecavüz etmesine onay verdi. Ankara yönetiminin İdlib’te destek verdiği cihatçı çeteler Rusya’nın uçağını düşürünce Rusya yeni bir hamle yaptı ve Suriye hava sahasını kapattı.
Rusya’nın hava sahasını kapattığı haberleri çıksa da şuana kadar taraflardan resmi bir açıklama yapılmadı. Demek ki kimi başka pazarlıklar yapıyorlar.
Ankara’nın Efrin’e dönük işgal operasyonu havada durmuş olsa da karada hızından birşey kaybetmedi.
Kara harekatı Rusya’nın onayı olmadan olmaz. Rusya’nın şimdiye kadar kara harekatına bir eleştirisi olmadı.
Ruhani, Efrîn işgal harekatı için „yakın bir dönemde son bulmasını istiyoruz“ dese de samimi değil.
Esad ilk günlerde ‘egemenlik haklarımı koruyacağım’ dedi lakin şimdiye kadar konuyu BM Genel Kurulu gündemine taşımak dışında birşey yapmadı. Orada da Suriye yönetiminin dili muğlak.
Efrin’e işgal harekatına değinmiyor ve Ankara’ya dönük bir talebi yok. Muğlak çünkü yoğun olarak ABD ve koalisyon güçlerinin Suriye’deki varlığına değiniliyor. Efrîn kanton yönetimi Esad’a Suriye’nin egemenlik haklarına sahip çıkma çağrıları yaptı. Herkes Esad’ın Ankara’ya karşı harekete geçmesini beklerken o Çarşamba gecesi Suriye’nin egemenlik haklarını koruyan QSD’ye operasyon yaptı.
QSD’nin Fırat’ın doğusunda bulunan karargahına yapılan saldırı DAİŞ, El Kaide ve El Nusra gibi cihatçı çeteleri çatısında toplayan ÖSO ile fiili ittifaktır.
Ankara’nın Efrîn işgal harekatına sahada destek vermiş oldu. ABD öncülüğündeki Koalisyonun QSD ile işbirliği Esad’ın saldırısını püskürttü.
Suriye’de yaşananlar aslında Rusya’nın ve Amerika’nın Akdeniz’e hakim olma savaşıdır. Bu savaşta ABD’nin son 60 yılının stratejik müttefiki olan Ankara’nın tercihi Rusya oldu.
ABD, Türk yönetimini Rusya tercihinden vazgeçirmek çabasında. Bu çaba Ankara’ya zaman kazandırıyor ve her geçen zaman mevcut yönetimi güçlendiriyor. Bu ABD çıkarlarına dönük yeni arayışlar sağlıyor.
ABD’nin mevcut Ankara yönetimi ile eskisi gibi stratejik ortaklık yapma isteği beyhude bir çabasıdır. Bu beyhude çabalar Ankara yönetimini ABD’ye karşı yeni hamleler sağlıyor.
Çünkü mevcut Ankara yönetimi ile Rusya’nın çıkarları Akdeniz’de ortak.
İkisi de Suriye ve bölgede statükoyu savunuyorlar. Efrîn harekatı Türkiye’yi biraz daha Rusya’ya yakınlaştırdı. ABD Fransa liderliğindeki Batı Avrupa bölgede statükoyu aşma çabasında. Çünkü mevcut statüko İslami terörü besliyor ve Batı’nın enerjiye ucuz ulaşmasını engelliyor.
Birde statükonun sağladığı otoriter yönetimlerin baskılarından kaynaklı Batıya doğru ciddi bir göç dalgası var.
Çözümün seküler ve demokratik yönetimler ile mümkün olduğuna inanıyorlar ve bunda da haksız değiller. Tam da bu nedenle Ankara-Moskova ve ÖSO’nun ortak yürüttüğü Efrîn işgal harekatından rahatsızlar. Rahatsız olmalarına rağmen açıklama yapmak dışında harekete geçmiş değiller.
Ancak bu böyle sürmez.
Bu harekatın sürmesi durumundan Fransa’nın liderliğinde yeni bir hamle görebiliriz.
Efrîn’de direniş günleri uzadıkça herkes kartını biraz daha açacak, açmak durumunda!