Aslında bütün çağdaş demokratik ülkelerde yerel yönetimler özellikle genel siyasetçilerin yetiştiği bir eğitim ve uygulama alanıdır. Aynı şekilde ülke genelinde iktidara giden yol yerel yönetimlerden geçmektedir. Mevcut siyasi iktidar 1994 yılında, tam çeyrek asır önce yerelde seçimleri kazanmış ve 2002 yılında genel seçimleri alarak iktidar olmuştur. Yerel yönetimler, siyasetçiler ve siyasi partiler için laboratuvar niteliğindedir. Halkla ilişkiler, seçmenlerin güvenini kazanma ve doğrudan halkla temas yerel yönetimlerde vardır. Seçmen yerel seçimlerde siyasi partiler ve siyasetçiler hakkında edindiği iradesini genel seçimlerde de korumaktadır. İstanbul ikinci bölgede 12 ilçenin yer aldığı daha geniş bir bölgede milletvekili olmak için 2015 yılında yaptığımız seçim kampanyası ile Beyoğlu Belediye Başkanlığı için aday olduğumuz sadece BEYOĞLU ilçesi sınırları içinde yürüttüğümüz yerel seçim kampanyası işte bu farkı net olarak ortaya koymaktadır. Genel seçimlerde siyasetçinin iletişime geçtiği en küçük birim ilçe ve mahalledir. Ama yerel seçimlerde sokak ve hanedir. Yani doğrudan seçmenin kendisidir.
Bu konuda yaşayan bir örnek olmak üzere iktidar partisi genel başkanı parti liderliğine, başbakanlığa ve cumhurbaşkanlığına taşıyan süreç onun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından geçerek bugünkü sonuca ulaşmıştır. CHP Genel Başkanı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olduğu yerel seçimlerinden sonra bu göreve gelmiştir. TBMM Başkanı olan bir siyasetçinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olmasına bu açıdan bakmak daha doğru olacaktır.
Yerel yönetimlerin işte bu siyasi ve fiili öneminden dolayı siyasi partiler arasında genel seçimlerdeki ittifaklar belli ölçülerde devam etmektedir. Yerel seçimler olmasına rağmen Cumhur İttifakı % 50’nin üzerinde bir oy almanın ne kadar önemli olduğunu bilmektedir. Muhalefet partileri ise 24 Haziran’daki sonuçlardan daha iyi bir seçim sonucu elde etmenin hesabını yapmaktadır. Bu noktada İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlıkları sembolik ve özgül ağırlığı fazla olan bir önem ve öncelik taşımaktadır. Yerel seçimler ve ortaya çıkacak sonuçlar, açıkça yerel seçimlerin de çok önemli olduğunu göstermektedir. Durum böyle olunca tüm siyasi partiler yerel seçimlerde başarı oranlarını yükseltme mücadelesine girmiştir. Bu amaca ulaşmak için de ittifakları geçerli bir yol olarak görmektedir. Ancak yerel seçimlerde esas olan ittifak yerelde, belediye başkanı ve belediye meclisi adayları ile seçmenler arasında kurulacak olan samimi ve güvene dayalı olan ittifak olacaktır.
En son Samsun’da yaşanan sorunlar dikkate alındığında öyle görünüyor ki, iktidar partisi, MHP’den ve desteğinden vaz geçmeye niyetli değil. 24 Haziran’daki başarısını MHP’ye borçlu olan iktidar partisi; yine MHP desteği ile yerel seçimlerde de aynı başarıyı yakalamayı amaçlamaktadır. Bu nedenle yerel seçim süreçlerinde, adayların tespiti ile seçim kampanyalarının ilke ve esaslarının belirlenmesinde MHP’ye oy vermiş olan seçmenleri yerel seçimlerde kritik bir konuma getirmiştir. Yerel adayların belirlenmesi bu nedenle zor ve dikkatli bir süreç gerektiriyor.
Adayların belirlenmesi süreçlerinden sonra partiler ve ittifaklar seçim kampanyasına başlayacaktır. Seçim kampanyalarını Cumhur İttifakı genel seçimlerdeki gibi sistem, terörle mücadele ve güvenlik politikaları üzerine kurgulayacaktır. Muhalefet ise; geçim sıkıntısı, işsizlik, ekonomik kriz, demokrasi ve insan hakları, yerel sorunlar ve çözümleri üzerine yoğunlaşacaktır. Aslında yerelde iktidar partisinin oyunun belli ölçüde genel seçimlerden düşük olduğu siyasi bir gerçektir. Bu siyasi gerçek ile birlikte, şayet seçmenin yaşadığı sorunlar, işsizlik ve geçim sıkıntısı yerel seçimlerin gündemi ve seçim kampanyası haline getirilebilirse iktidarın yerel seçimleri kazanma şansı daha da azalacaktır.
Yerel seçimlerde düğüm noktası İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı olacaktır. İktidar partisi çok önemli gördüğü bu seçim için Anayasayı da ihlal ederek TBMM Başkanının istifasını almadan aday göstermiştir. CHP ise; son beş yıllık dönemde belediyecilik başarıları ile dikkat çeken Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İMAMOĞLU’nu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday göstermiştir. Binali YILDIRIM lehine olduğu iddia edilen seçmen açısından tanınır ve bilinir olmak avantajı dışında, aynı adayın yıpranmışlık, kadın ve genç seçmende umutsuzluk yaratma riski daha da önemlidir. CHP; İstanbul’un 39 ilçesinde seçmen tarafından iyi tanınan ve güvenilen, parti örgütünün samimi olarak desteğini ve sevgisini kazanmış Belediye Başkanı ve Belediye Meclisi adayları göstererek iddia edilen zafiyeti kendi lehine çevirebilir. Aslında yerel seçim süreçlerinde akılcı yöntemleri, siyaset biliminin ilke ve önceliklerini kullanan siyasi partiler ve adaylar kazanacaktır. Ankara’da masa başında kurulan ittifaklardan ziyade, yerelde ilçede ve mahallede temeli seçmen olan ittifaklar kazanacaktır.
Dr Dursun ÇİÇEK, 25-26. Dönem İstanbul Milletvekili, BEYOĞLU Belediye Başkan Aday Adayı…