Sevgili dostlar,
“Mazlumların zalimleşmesi” denilen sosyolojik süreci yaşıyor Türkiye… 20 yıl önce üniversite kapılarından sokulmayan, polis tarafından tartaklanan türbanlılar mazlum konumundaydı. O öğrencilerden biri, Hayrünnisa Gül, 1998’de üniversiteye örtülü fotoğrafını verdiği için kayıt yaptıramamış, bu olayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürmüştü. Bir İslami zorunluluk olduğunu savundukları türban, bir siyasal simgeye dönüşmüştü.
AKP iktidar olunca işler değişti. Dizginler mazlumlara geçti. Hayrünnisa Gül, eşi Abdullah Gül Dışişleri Bakanı olunca, “Bakanın eşi bakanlığa karşı” görüntüsü vermemek için başvurusunu geri çekti.
Üniversite yasağından başlayarak türbanlılara kamuda çalışma yasağı, kışlalara girme yasağı birer birer kaldırıldı. Hayatın her alanında boy gösterdiler; polis, öğretmen, yargıç, bakan oldular. Türbanlıların yükselişi, defilelerden güzellik salonlarına, moda dergilerinden lüks restoranlara her yerde hissedildi. Artık türban, bir “iktidar simgesi”ydi.
Fakat her dönemin zalimi kendi mazlumunu yaratıyor. AKP’ye meydan okuyan herkes bir şekilde baskı altına alınıp cezalandırıldı. Ve günün birinde, sıra bir dönem birlikte oldukları yol arkadaşlarına geldi. “Gülenciler” denen kesim, Erdoğan’la yolları ayırdıktan sonra hızla “düşman” safına transfer oldular. Kadınlar türbanlı olduklarına bakılmaksızın polis tarafından tartaklandı, yargılandı, hapsedildi. Eş konumunda olanların pasaportlarına el kondu. Ve nihayet geçen haftasonu bu durumu protesto etmek isteyen bir türbanlı üniversiteli genç kız, polis tarafından gözaltına alınırken açıkça tacize uğradı. Taciz, kameralara yakalandı.
Kadınların büyük çoğunluğu ayağa kalkarken dünün mağdurları sustu. Susmak şöyle dursun polis tacizini savundular. AKP’nin kadın Genel Başkan Yardımcısı, “Telaştan olmuştur” diyerek tacizi meşrulaştırmaya çalıştı. İçişleri Bakanı ise, “Onun babası FETÖ’den (Gülen örgütüne mensup olmaktan ihraç (edilmiş)” diyerek polis tacizini, mağdurun babası üzerinden aklamaya çalıştı.
20 yıl önce üniversite kapılarında hırpalananlar mı?
Onların bir kısmı utançla türbanını ağzına kapattı; bir kısmı, “Oh olsun” deyip makyajını tazeledi.