Son zamanlarda AKP’ye ve AKP içindeki uygulamalara yüksek dozda eleştiriler yönelten Akit Gazetesi köşe yazarı Abdurrahman Dilipak, 17 Ekim Çarşamba günkü yazısında da bu yaklaşımını sürdürdü.
‘Kurtarıcı liderlik fenomeni’ başlıklı yazısında Dilipak, Osmanlı padişahlarından Abdülhamid’in tahtta kalma süresi ile dört Halifenin yönetimde kalma süresini kıyasladı ve, “Abdulhamid, 33 yıl, bir şekilde iktidarda kaldı. Bu süre nerede ise 4 Halifenin toplam iktidar süresine eşit. Hz. Ebubekir’in nasıl seçildiğine bakın, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hazreti Ali dönemlerine bakın. Bu dönemden alacak çok dersimiz var” yorumunu yaptı.
Yazının kapsamına girenleri, “dini önderler, ideolojik önderler, politik önderler, STK’ların mega playerleri, yaşam koçları, futbol ya da sosyal media fenomenleri, patronlar, yaşam koçları, starlar kimse onların tümü ile ilgili bu yazdıklarım” satırlarıyla netleştiren Dilipak, “Bu kurtarıcı önderlerin dirisi de var ölüsü de” diye de ekledi.
Her ne kadar yazısında isim vermese de, Dilipak’ın AKP lideri ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı da bu kapsama aldığı hayli aşikar.
“Daha önce defalarca yazdım, yine yazıyorum. “Liderlik” müessesesi “modern bir mitoloji”den başka bir şey değil. Hep söylüyorum: “Babanız peygamber olsa gelse sizi kurtaramaz, peygamberlerin kurtarıcı gücü yok. Onlar kurtuluşa çağırır. Göklerin hazinesinin anahtarı kimsenin elinde değil”.. “Kalplerin anahtarı” da kimsenin elinde değil. Asıl derdim, “Kurtarıcı lider” beklentisinin toplumda oluşturduğu psikoloji ile ilgili” satırlarıyla açık bir biçimde Erdoğan’ı da işaret eden Dilipak’ın son günlerdeki eleştirel tavrı dikkat çekici.
Dilipak’ın sonraki satırları da, lideri peygamber makamı ile eşitleyen zihniyete eleştirilerden oluştu:
“Hiç kimse (Haşa) Allah’ı, iktidar konusunda ikna ve mecbur bırakma, O’nun adına mutlak tasarrufta bulunma gücüne sahip değildir. Böyle bir iddia şirk olur. Lider dediğiniz insanlardan, Peygamberlerin sahip olmadıkları şeyi beklemeyin. Bu şirk, modern hurafe, modern mitolojinin hamaset ve mefahirinden, ham hayalinden kendinizi kurtarın lütfen.
Hiçbir insan “Resuller”in risaleti dışında mutlak anlamda masum değildir. Bizim içinse masiyette itaat yoktur. Halk emire hesap verecekse, emir de halka hesap verecektir. Dürüst olacaktır. Şeffaf olacaktır. Her şeyin üstünde ise adalet olacaktır. Adalet mülkün temelidir çünkü. Savaş şartlarında da olsa yanında çalışan Zımmi bir Hristiyanın sebeb olmuş olabileceği bir hata sebebi ile elini kestirdi ise, “Fetih geri dursun, Fatih’in eli kesilecektir” menkıbesindeki iman, ahlak ve ruh’dur o fetih ikramının, istinatgahı.
Sahi, bu liderlik nedir? İngilizce bir kelime bu: “Leader”. Biz bunu sanki Türkçebir kelimeymiş gibi çok rahat kullanıyoruz. Türkçe karşılığı “Önder”. Mustafa Kemal “Ulu Önder” olarak adlandırıldı bir dönem. O “Tek adam”dı. Aslında “Führer” de “Ulu Önder” anlamına geliyordu. Yani Lider dediğiniz şey “Leader: Führer”dir. Google’da tercüme motorunu açın “Leader”in Almanca’sına bakın göreceksiniz.”