“Ergenekon diye bir şey yok mu idi!” Bu cümle Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak’a ait.
Dilipak geçtiğimiz günlerde yargıda alanın “Ergenekon yok” kararını eleştiriyor.
‘FETÖ’nün Ergenekon ve Balyoz davalarını sulandırdığını bildiğini söyleyen Dilipak ardından, aynı gazetede yazan Ali İhsan Karahasanoğlu’ndan alıntılar yaparak şöyle diyor:
“He he.. Ergenekon da yok.. AK Parti’ye açılmış kapatma davası da yok. Başörtü yasağı da yoktu.. Anayasa Mahkemesi üyesi ile Kara Kuvvetleri Komutanı’nın görüşmesi de yoktu.. Hepsini biz uydurduk.. Zaten her sınır ötesi harekat sonrasında, Anayasa Mahkemesi üyeleri, Kara Kuvvetleri Komutanlarını ziyaret ederdi.. Biz buluttan nem kapmıştık.. Özür dileriz..”
Yazı Dilipak’ın şu sorularıyla sürüyor:
“Aslında bu ülkede 27 Mayıs da olmadı değil mi, 12 Mart da, 12 Eylül de olmamış olsa gerek. 28 Şubat’ta da o tanklar Sincan’da yürümemiş ve Erbakan istifaya zorlanmamıştı değil mi?”
JİTEM’i hatırlatan Dilipak “Sahi JİTEM ne oldu? O kadar kişi, o kadar silah, o kadar fiziki mekan, kamp.. İş yerleri. O imkanları onlara kim sağladı ve Jandarma İçişlerine devredilirken bu işle ilgili kadrolar, silahlar, mühimmad, arşiv nereye devredildi” diyor.
Dilipak, Ergenekon’u ‘çete’ olarak niteliyor ve yazısını şöyle sürdürüyor:
“Birileri laf kalabalığına getirip bu çeteyi, siyaset ve yargı yolunu da kullanarak aklamaya çalışıyor.
Durum bu. Zararın neresinden dönülürse orası kârdır.
Adalet siyasetin ruhudur. Ergenekon tartışması bu örnekte de görüldüğü gibi, sadece TSK’yı değil, istihbaratı da hepsinden önemlisi adaleti de vuruyor.”