Başbakan Ahmet Davutoğlu, Kahramanmaraş’a giderken uçakta gazetecilere gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Hakkari’de üç askerin öldürülmesine ilişkin “3 terörist öldürüldü diye misilleme gibi bir mantığı kabul etmemiz mümkün değil” ifadelerini kullanan Davutoğlu, “Süreç dediğimiz şeyde muhatap PKK değil ya da HDP değil” diye konuştu.
Davutoğlu’nun açıklamasından satırbaşları şu şekilde:
“Kimse devletin meşru güvenlik güçleri ile teröristleri aynı zeminde göremez. Teröristler bir baraj inşaatına saldırmak gibi eylemin içindeyse orada bulunan güvenlik görevlilerimizin görevi onları her ne suretle olursa olsun durdurmaktır. Kimse Türkiye’yi çevredeki ülkelerin kaos kıskacına sokamaz. Başta ABD olmak üzere tüm uluslararası topluma da sesleniyorum: Humus 2,5 yıl kuşatma altındayken, insanlar açlıkla öldürülürken, Humus’tan Şam’dan çıkarılan 50 bin fotoğraf, her biri bir deri kemik kalmış Suriyeli kardeşlerimizin fotoğrafları yayınlanırken neredeydiniz? Sadece bir şehir etrafında efsane üretmek için bir şekilde operasyon yapmak isteyenler, 3.5 yıldır neredeydiniz? Bugün savunduğunuz PYD geçen yıl Haseke’den Kürtleri sürerken neredeydiniz?”
‘Misilleme kabul edilemez’
“Asker-gerilla gibi bir karşıtlık üzerinden çözüm süreci yürüyemez. Niye öldürüldü o 3 terörist? Baraja saldırdılar. Onun üzerine öldürüldü. Yani şu kastediliyorsa, ‘Biz elimiz kolumuz serbest istediğimiz yolu keselim, istediğimiz inşaata saldıralım, istediğimiz insandan haraç alalım, istediğimiz insanı mahkeme edelim’ deniliyorsa, bunlarla da çözüm süreci yürümez. Biz vatandaşın eşit hakları çerçevesinde bütün muhataplarla görüşmeye dayalı bir çözüm sürecini yürütürüz ama HDP’nin bu mantığı yanlış. Kamu düzeninde bir belirsizlik yok. Bu ülkede meşru güç kullanma yetkisine sahip tek yapı Türkiye’nin meşru güvenlik güçleridir. Çözüm süreci üzerinden böyle bir güvenlik boşluğu varmış gibi bir sonuca ulaşmak, zaten mantık hatası burada.”
“Her konuda tutumumuz değişir. Süreç dediğimiz şeyde muhatap PKK değil ya da HDP değil. Esas muhatabımız Kürt vatandaşımızdır. Onlar da bu anlamda hükümetimizden memnunlar. Bir taraftan bölgedeki vatandaşlarımız üzerinde terör estirip baskı uyguluyor, sonra da ‘Kamu düzeni yok’ intibaı vermeye dayanırsa burada bu niyet görünmez. Kamuda bir düzen olur iki düzen olmaz.”
Jandarma, İçişleri’ne bağlanacak
“Jandarma Genel Müdürlüğü diye bir şey olmayacak. Jandarma’nın özel bir statüsü var. Silahlı Kuvvetler’in parçası. Askeri olmayan görevlerde de Jandarma’nın tayin ve yetkileri, sicili askerin elindeydi. Görüntüde İçişleri Bakanlığı’na bağlılığı vardı. Şimdi olacak olan da tümüyle Silahlı Kuvvetler’den ayrılıp buraya (İçişleri’ne) gelmek değil. Askeri eğitim verilecek, general üstü kadrolarda yine YAŞ kararları geçerli olacak. Ama sivil alanda, kırsalda görev yaptığında başarıyı veya başarısızlığı İçişleri Bakanlığı belirleyecek, İçişleri görevden alabilecek. Generalin altındaki rütbelerde tabii. Burada ayrım askeri nitelikli görevler ile kolluk görevleri. Kolluk görevlerinde İçişleri’nin eskiden ‘Gazla’ yetkisi yoktu. Şimdi kolluk görevlerinde İçişleri’ne yetki veriyoruz, askeri görevlerde yine Silahlı Kuvvetler’in parçası olarak kalmaya devam ediyor.”