İki gelişmenin zamanlaması mutlaka iki olayı ilişkilendirerek yorumlamayı gerektirmeyebilir. Ancak bu ilişkinin önemli bir gösterge olduğunu düşünmek zorundayız. CHP en azından laiklik kaygıları kadar maden işçilerinin durumunu kendisi için dert edinseydi bugün başka bir Türkiye’de yaşıyor olabilirdik. Kılıçdaroğlu’nun CHP politikalarında köklü değişiklikler meydana getirmese bile yeni bir heyecan oluşturacağı kesin. Aşırı umut taşımak nasıl doğru bir duruş değilse, hiç bir şey değişmez demek de doğru bir değerlendirme değildir.
Daha iyi bir CHP’den memnuniyet duymakla, umutları CHP’ye bağlamak birbirinden farklı şeylerdir. Artık Kılıçdaroğlu var, Alevilerin, sosyalistlerin tek adresi CHP olmalıdır analizini masaya yatırmak gerekiyor. Bu çevrelerin talep ve politik tutumları CHP vitrininin değişiminden ibaret değildir. Dahası asıl bugün çok daha radikal talepler için sesi yükseltme zamanıdır. CHP neredeyse ulusalcı statükoculuğun adresi haline geldiğinde sahici bir sol inşasına yönelik irade ortaya koymayanlar, bu gün tümüyle edilgen pozisyona düşeceklerdir.
Oysa politik bilinç sağlıklı işliyorsa , bugünün CHP fotoğrafı, sosyalist talepleri çok daha kolay savunulur hale getirmelidir. Daha önce demokrasi ve değişimden bahsedersek iktidar partisinin ekmeğine yağ sürmüş oluruz, baskısı altında kendisini hissedenler daha net biçimde taleplerini dile getirebilirler.
Eşitlik, gelir dağılımında adalet, taşeronlaşma, emeğin savunulması gibi konularda ise çıtayı çok daha yukarıya koyma zamanıdır. CHP’nin iktidar partisinin hatalarını meşrulaştıran rolü zayıfladıkça, devrimci taleplerin haklılığı kendini hissettirecektir.
Gün CHP’ye sahip çıkma günüdür diyebilen çevreler için iyi yolculuklar dilemekten öte bir şeye gücümüz yetmez. Daha etkin bir demokrasi cephesinin inşası için elinden geleni yapmaktan imtina eden ayak sürüyenler şimdi CHP’ye dört elle sarılabilirler.
İşçilerin örgütlenmesi, devletin dönüşümünün emek üzerinde yeniden ele alınması özgürlükler konusunda da ileri talepleri savunmakla mümkündür. Bu konuda kendi söylemine güven duymayanlar için Kılıçdaroğlu ister umut olarak görülsün ister felaket olarak ele alınsın çok şey değişmez.
Asıl gündemin, devam eden çatışmalar, kısıtlanan özgürlükler ve maden ocaklarına gömdüğümüz işçiler olduğuna inanıyorsanız söyleyecek çok sözünüz olmalıdır.
Ama zor günlerde söz söyleme gücünü kendinizde hissetmiyorsanız CHP’de yaşanan hiçbir gelişme size katkı sağlamaz. Rüzgarın sizin yelkeninize destek vermesi için önce hangi yöne gideceğinize karar vermeniz gerekir.