Vakıa suresinde cennet ehlinin özelliklerinden bahsedildikten sonra 13-14 ayetlerde:
“Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir.”(Diyanet tercümesi) Buyrulmuştur.
Metinde kullanılan ”Sulle” ve “Kalil” “Çogu” ve” Azı” şeklinde tefsir edilmiş, bu yorumun sonucu olarak da cennet halkının çoğunluğunu Hz. Muhammed (a.s) den önce yaşamış müminlerin oluşturduğu var sayılmıştır. Nitekim kimi tefsirlere göre bu durum sahabe arasında rahatsızlık yaratmış ve aynı surenin 39-40. ayetlerdeki şu ifadelerle nesh edilmiştir:
“Bunların birçoğu öncekilerden, birçoğu da sonrakilerdendir.”(Diyanet tercümesi)
Çagdaş yorumculardan M. Esed’in açıklaması ise şöyledir:
“Çoğu” ve “pek azı” ifadelerindeki vurgu, insanların inançlarındaki ve ahlakî gelişmelerindeki mükemmellik unsurunun tarihî süreç içinde giderek azalmasına bir işarettir.
- İslamoğlu aynı istikametteki yorumunu kaynağının M. Esed olduğunu belirtmeden başka cümlelerle tekrarlar.
Kanaatimizce M. Esed’in yorumu da tatminkâr değildir.
Öncelikle Sulle ve Kalil kelimeleri birbirinin zıddı değildir. Kalil/az kelimesinin zıddı kesir/çok kelimesidir ve metinde “kesir” kullanılmamıştır. Sulle ise az olsun çok olsun her topluluk için kulanılır. Nitekim yukarıda mealini verdiğimiz 39.ayette de 40. ayette de “Sulle” kelimesi kullanılmıştır:
Śulletun mine-l-evvelîn
Śulletun mine-l-âḣirîn
Kuşkusuz Allah’ın kitabında çelişki olamaz. Yorumcular mezkûr surenin 13-14 ayetleri ile 39-40.ayetleri arasında bir “çelişki” olduğunu düşünmüşler ve çözme çabasına girişmişlerdir. Ancak bunları incelediğimizde konuya açıklık getirmekten uzak olduklarını görürüz.
Kanaatimizce sorun, ‘Cennet halkının çoğunluğunu hangi devrin insanları teşkil etmektedir’ fikri sabitesinden kaynaklanmaktadır.
- Ayetteki ekalliyet, sonraki dönemlerde yaşayanların cennetteki ekalliyetine değil- her devirde olduğu gibi- sonraki devirlerde de ‘mevcut insan sayısına nazaran cennete girecek olanların’ ekalliyetine /azınlığına işaret etmektedir.
Nitekim “İnsanların çoğu iman etmezler.” İfadesi Kuranda tekrarlandığı gibi yine:
“Onların pek azı hariç, iman etmezler” ifadesi de ayetlerde yer almaktadır.
Gerçekten de “ekseriyet” ve “ekalliyet” birbirinin zıddı olarak işte bu ayetlerde kullanılmaktadır.
Kuran az kelimeyle çok şey anlatmayı yöntem olarak benimsemiş ve” lafın tamamını söylememe” üslubunu birçok ayette uygulamıştır.
Bu açıklamaların ardından ilgili ayetleri aşağıdaki gibi tercüme etmenin Kuran’ın muradına uygun olduğu kanaatindeyim:
Vakıa:13-14
“Öncekilerden [az] bir topluluk sonrakilerden de az [bir topluluk]
Vakıa:39-40
“Bunların ‘bir kısmı öncekilerden, bir kısmı da sonrakilerden”