Size şaka gibi gelecek, ama gerçek:
İktidar, üç yıldır Cumhuriyet Gazetesi’ndeyken yazdığım MİT TIR’ları haberinin bir casusluk faaliyeti olduğunu kanıtlamaya çalışıyor, ancak bir türlü delil bulamıyordu. Sonunda aranan delil bulundu.
Dün, İstanbul’da bu konuda iki ayrı duruşmam vardı. Ben malum nedenlerle katılamadım; eşim oradaydı. Mahkemede sözkonusu delil gündeme getirildi. “Bütün suçu ortaya çıkaracak delil”e geçmeden konuyu özetleyeyim:
Hükümetin illegal olarak Suriye’ye silah naklettiğini belgeleyen haberimden sonra birçok suçlamanın yanısıra “casusluk”la da itham edildim. Ancak bu suç kanıtlanamadığından “devlet sırrını ifşa”dan 5 yıl 10 ay hapis cezası aldım. Yargıtay, bu cezayı az bularak bozarken, casusluk suçlamasından da ceza almam gerektiğini hükme bağladı. Şimdi o dava yeniden görülüyor ve bir belge gündeme getiriliyor.
Gelelim o dehşetengiz belgeye…
Benim haberim 29 Mayıs 2015 günü yayınlandı.
Meğer haberden bir hafta sonra, 5 Haziran 2015 günü, Suriye’nin Birleşmiş Milletler’deki (BM) daimi temsilcisi, BM Güvenlik Konseyi’ne bir mektup yazmış ve Türkiye’yi şikâyet etmiş.
“Eee??” diyeceksiniz.
İşte Suriye ajanı olduğuma dair “korkunç kanıt” bu…
Suriyeli bir büyükelçinin gazetedeki haberi okumuş olması…
Aynı mantıkla mesela Erdoğan’ın Almanya’daki istihbarat faaliyetlerini yazdığımızda konunun Alman Meclisi’ne gelmesi de “Alman ajanlığı” sayılabilir.
Dünkü mahkemede öğrendik ki, mahkeme ciddi ciddi Dışişleri Bakanlığı’na yazı yazıp mektubu bulmalarını istemiş. Daha yazı gelmediğinden, duruşma ertelenmiş.
Şaka gibi bir haberle başladık, şaka gibi bir konuşmayla bitirelim:
Erdoğan dünkü grup toplantısında, “Bizim dünyamızda, kibrin, yolsuzluğun, hukuksuzluğun yeri yok” dedi.
İşte böyle…