Ayşe Yıldız /Adilmedya kitap günleri
Analitik psikolojinin temel kavramları üzerine kurgulanmış tarih, bilim, din felsefesi kısaca hayata dair bir gizemler romanı. En çok merak edilen ve ilgilenilen konuların akıcı bir dille anlatılması oldukça heyecan verici. Kitabı okuduktan sonra kurgunun üstün bir zeka tarafından yoğun çalışmanın ve uzun yılların sonucu ortaya çıktığı anlaşılmaktadır.
Önceleri iş adamı olan yazar, Hervé M. Abajoli’nin ilk romanı Büyük Sır Üstadı (Magnum Opus) 2013 -2017 yılları arasında yazılmış olup, Türk Roman tarihinde hiç denenmemiş bir alanda, 25 yıllık araştırma, 1.500 kitaplık özel bir kütüphane, 10.000 sayfalık kadim bilgiler taraması ve 6 yıllık bireysel bir hazırlık döneminin kristalizasyon çabası olduğunu bizlere ifade etmektedir.
Türk edebiyatının ekol ismi İhsan Oktay Anar’ın övgüsüne, Türk tarihçi yazar İlber Ortaylı’nın oldukça ilgi göstermesine mazhar olmuş, roman ve senaryo yazarı Ahmet Yurdakul’u hayrete düşürmüş ve ”çok ciddi bir olayla karşı karşıyayız” şeklindeki yorumuyla beğenisini anlatmıştır.
Yayın dünyasının uzun yıllardır içinde olan değerli Ata Nirun’da hem yazara hem esere övgülerini kendi sosyal medya hesabından uzunca anlatmıştır. Ata Nirun’un yazar ve kitap hakkındaki yorumlarından bir kısmı şöyledir: Proje yazarları göz önüne almadan gerçek bir gizem yazarının nerede olduğunu daima merak ettim. Meğer varmış, aramızdaymış, üstelik onu tanıyormuşum.
Sevecen kişiliği, kültürü, estetik anlayışı, zerafeti ile hep etkileyici ve aradığım bir dosttu, tam anlamıyla bir İyonyalı, Levanten ve uygar bir dünya insanıydı. Derken HERVE M. ABAJOLİ, beni şoka sokan hiç beklemediğim bir iş yaptı ve bir roman yazdı, bana da bir tane yolladı. “Ne dersin?” diyordu; BÜYÜK SIR ÜSTADI/MAGNUM OPUS’u okudum. Tanıtım sözcükleriyle, Felsefi Simya, Tarih, Bilim ve Din felsefesi, Psiko Arketipler, Analitik Psikoloji, Astrolojik Döngüler, dünyayı yöneten gizemli, karanlık örgütler peşpeşe birbirlerini izlediler…
Kitaptan bir örnek dışında alıntı yapmak istemiyorum, kesinlikle HEMEN OKUYUN diyorum. Herve üç çok ciddi öneride bulunmuş…
… Kendi içine bakmayı öğren..
… Kozmik güçleri tanı..
… Kadim bilgilere nüfuz et..
Evet, işte bu, zaten yıllardır bunların içinde ve peşinde değil miydik? Hala değil miyiz? Neyse, fazla söz okur usandırır… Bu sayfalarda hemen hiç kitap önermemiş ve yol göstermemiştim. BÜYÜK SIR ÜSTADI için bunu yapmak zorundayım…..
Kitap ülkemizin ekol isimleri tarafından bu kadar ciddi övgüye mazhar olunca eserin değerini bir kez daha anlamamızı sağlamıştır.
Kitabı okuyanların yorumlarına bakıldığında da okuyucularını ne denli etkilediği görülmektedir. Kitabı hayranlıkla okuduğunu söyleyen bir okurun kitap hakkındaki düşüncelerini de paylaşmak isterim.
Kitabı ilk elinize aldığınızda sadece bir kitap olmadığının farkına varıyorsunuz. Kapaktaki isme baktığınızda o kitabın kapağının başka bir dünyaya açılan bir kapak olduğunu fark ediyorsunuz. İçeriği sadece bir hikaye değil, mistizmi, ezoterizmi simgebilimi, gizli yapılanmaları, bilginin bekçileri veya onları koruyanları tanıyorsunuz. Ama en çok içinizi kemiren düşünce şudur. Büyük sır nedir? Bu şey neden sırdır? Sırrın sahibi olan üstad kimdir? Henüz kapağı ile karşı karşıya kaldığınızda bu sorularla karşılaşıyorsunuz ve o cevabı öğrenmeden asla rahat edemiyorsunuz. İnsan, sırları bilmek ister ve sırlara karşı zaafı vardır. Sır bilgi demektir ve bilgi güçtür insan için. Bilgiyi işlemeyi öğrendikten sonra bizler tarihleri belirledik. Kaderimizi değiştirdik ve türler arasında en üst seviyeye geldik. Bilgi güç olduğu için ona sahip olup sır olarak sakladık. Kitap, sırlara açılan bir kapı. (Gören Erdoğan)
Gizem avcılarının bayılacağı bu kitaptan kısa bir bölüm paylaşarak, herkese keyifli okumalar diliyorum.
”Büyük Sır Üstadı’ndan: İster inançlı biri olun, Tanrı, kader diye isimlendirin, ister bilimin akılcılığını kabul etmiş olun ve olasılık, şans, evrim diye nitelendirin, kör bir saatçi milyarlarca yıl önce en mükemmel işini çıkardığı hiç aksamayacak kusursuzlukta bir saat imal edip zembereğini kurup bırakmıştır. Bu başyapıt halen ağır ağır gevşeyerek boşalmaktadır.
Bilmiyor muyum sanıyorsun? Ama bu kararı emin olmadan verir ve o mesajları çekersem zembereği geri alınamaz bir şekilde serbest bırakmış olacağım. Sen de biliyorsun ki bunu yaparsam binlerce yıl beklediğimiz ve tarihte ilk defa bu kadar yaklaştığımız, uğruna yüzbinlerin büyük çileler çekerek feda edildiği kadim büyük plan belki bir daha hayata geçirilemeyecek.
Sofia, sıcak yorganın altında yüzünü sevdiği adamın boynuna gömerken, kendi isteklerinden bağımsız ilahi bir gücün haşmet, heyecan, huşu, cazibe, mest, tutku, yüceltme, mükemmellik gibi duyguların hepsini aynı anda harekete geçirebilmesine bir kere daha şaştı. Umut eden Eros, yerini yaşayan Eros’a bırakmıştı. Şüphesiz, yaşayan bir Tanrı’nın eline düşmek, dehşetengiz bir şeydir çünkü sizi korkunun en yalın haliyle yüzleşmek zorunda bırakır. Kelimelerin anlatmaya kifayetsiz kaldığı bu deneyimin, ruhunu tamamen kuşatıp kavramasına ne yaparsa yapsın karşı koyamayacağını anladığında, o da mutlak bir teslimiyet duygusu içinde kendini ona bırakmıştı. Fanilerin elinden başka ne gelirdi ki? ”