12 haziran bir milat, son demokratik seçim gerçekleşecek ülkemizde. Bir siyasi iktidar büyük olasılıkla 3. kez iktidarını yineleyecek.Hak ve özgürlüklerin korunduğu bir anayasa olmadan bir seçime gidilecek.
Muhalefeti, temsili gücü olmayan, barajı kurulmuş, defansı sağlam tutulmuş bir meclisi bulacağız karşımızda.
Denebilir ne zaman demokratik koşullar oluştu ki siyasal tarihimizde bir seçimi gerçek yapacak. O yüzden …miş gibi yapacak koşullar sağlandı ülkemizin kanlı siyasi tarihinde her daim..
Veya ne zaman demokrasiye geçiş planı yürürlüğe konup bir seçim yapılsa bu ülkede, ardından darbelerin gölgesinde yokluğa mahkûm edildi siyasal zemin.
Sonra siyasal zemin daha oluşmadan harman gibi savruldu, şimdi olduğu gibi.. Alenen olmuyor köklü değişimler artık daha sesiz ve gürültüsüz işliyor bu çark
İktidar yeterince kudretli adı sanı hiç önemeli değil, halefiyle birlikte (pardon muhalefeti demeliydim) seçimlere huzur içinde giriyor.
Ve siz ardından birkaç generalin darbe sonrası hazırladığı anayasa ile yıllar sonra seçime gider ve meclisinizi bu generallerin yeterince fosilleşmiş, pörtlemiş beyinlerine üç kuruşluk beyninizi gömer rahatlarsınız.
Siz bırakın 1980 darbesinin hesabını sormayı, birkaç generalin hazırladığı o darbe anayasasına yaslanmış meclise koşuyorsunuz. Bunu nostalji olsun diye yapmadığınız kesin.
Adına demokratik seçim dersiniz seçtirirsiniz kendinizi olur biter. Temsili yanınız yoktur.
Hem kim kimi temsil edebilir böyle bir durumda.
Müteahhit il başkanları, tüccar milletvekili adayları, sermaye bağımlısı medyasıyla, çıkar kendini temsil eder demokrasi. Alın size temsili bir oyun!.. Demokrasi.
Sonra sizi temsil edenler zaten var olan zenginliklerine zenginlik katar.
Ve doyumsuzluğun giderilmeyeceğini bile bile tekrar seçtirmek için kendileriyle yarışırlar.
Ardında bıraktıkları kitlelerin çok uzağında, rahat güvenli yaşam alanlarına çekilirler.
Evet hayaldi gerçek oldu. Artık 30 küsür kadar (küsüratı bile var maalesef) dolar milyarderimiz ve 30 milyon yeterince yoksullaşmış halkımız var.
Hayaldi gerçek oldu işte..
Asıl gerçek olan nedir biliyor musunuz?
Aradan bir yıl geçmesine rağmen ölen 30 madencinin hesabı sorulmadı.
Hatta ailelerinin hatırını bile soran olmadı.
Hatırlayan hiç olmadı…
Ne davalar açıldı ne tutuklanalar oldu.
“ölmeleri kaderlerinde vardı zaten” iktidar böyle buyurmuştu.
Ama olsun 30 küsür kadar dolar milyarderimiz var öyle ya…
Hayaldi gerçek oldu..
Durum böyleyken seçime gidiyoruz öyle mi?
İktidar muktedir olma çabası ve heyecanıyla her şeyi unutur. Asgari ücretle çalışmak zorunda bırakılanları da. Hatta unutmakla kalmaz onları “ Asgari ücretle çalışıyoruz. Koşulların iyileşmesini istiyoruz” diyenleri de azarlar. Halkını sermayenin kölesi olmaya mecbur bırakır.
Hak aramak neyine der. Biz lütfediyoruz ya.
Bir bakan bunları söylüyor gözleri görmeyen Nurullah adındaki işçiye “Gözlerin görmediği halde sana iş vermişiz. Para kazanıyorsun…”
Bundan 3ooo yıl öncesinin firavunu da aynı şeyi söylüyordu halkına “madem yaşıyorsun ne diye şikâyetin.”
Her şey hayaldi şimdi daha bir yalan
Gerçek olan nedir?
Gerçek olan; Ya firavun olarak hayatınıza devam edersiniz ya da İbrahim gibi put devirmeyi göze alarak yaşarsınız.
Elbette kendine fethedilmez kaleler inşa edenlerin kaleleri de bir gün yıkılacak.
Şimdilik sesimiz kısık ve cılız da çıksa,
Ölümünün 9. yılında Rahmetle andığımız Mahzuni’nin dertli, hüzünlü nefesinde buluyor insan kendini
“Milletin sırtından doyan doyana
Bunu gören yürek nasıl dayana
…..
Bilmem söylesem mi söylemesem mi”
Ama söylenecek daha çok şey var inanın…