Sevgili dostlar,
Devlet Bahçeli, 10 gündür ortada yok. MHP söylentileri yalanlasa da sağlığına ilişkin dedikoduların bini bir para… Biz, yorumumuza kendisine “geçmiş olsun” deyip acil şifalar dileyerek başlayalım.
Devlet adamlarının ve önemli siyasetçilerin sağlığı, ne yazık ki, yol açtığı sonuçlar itibarıyla kendilerinin özel hayatı olarak kalamıyor. Söylentileri önlemek, medyayı kontrol altında tutmak kadar kolay olmuyor. En iyisi, şeffaf olup kamuoyuna doğru bilgiler aktarmak… Tabii aynı şey, Cumhurbaşkanı için de geçerli…
Son 3 yılda Erdoğan ve Bahçeli’nin kaderleri birbirine bağlı, hatta bağımlı hale geldi..
2015 yazında Cumhuriyet’in yayın yönetmeni olarak bir grup yazarımızla MHP liderini ziyaretine gittiğimde odasında 17-25’te sabitlediği saatini göstermiş, “Buradan da anlayabilirsiniz, 17-25 Aralık’ın hesabının sorulması vaadinden asla geri adım atmayız” demişti.
Ama birçok sözü gibi bunu da yuttu, hesap sormayı unuttu ve birden Erdoğan’ın en sadık savunucusu oldu. Çokları bu ilkesizliği yadırgasa da böylece muhalefet yorgunu partisini gizli iktidar ortağı haline getirip Fetullahçılardan boşalan kadrolara ülkücüleri yerleştirmeyi başardı.
Birçokları Bahçeli’nin Erdoğan’a muhtaç olduğunu düşünedursun, işin aslı, Erdoğan’ın Bahçeli’ye muhtaç hale geldiğiydi. Nitekim Bahçeli, yüzde 50+1 formülüyle iktidarın bileğini kendisine kelepçeledi ve Süleyman Soylu’nun da desteğiyle onu ağır ağır MHP çizgisine getirdi. Böylece muhalefette görünüp hükümet ortağı olan ve iktidarın boynundaki davulu çalan bir lider konumunu koruyabildi.
Dün gece saatlerinde Talat Atilla, Twitter’da, Bahçeli’nin siyasete devam edemeyebileceğini yazdı. Bu doğruysa, siyasetteki bütün dengeleri değiştirebilecek bir gelişme olur.
Ankara’da eski AKP’lilerden beklenen fırtına, beklenmedik bir yerden başladı. Bugün kampa girecek AKP’yi çok zor bir kış bekliyor.