Adilmedya.com / G.Deniz Demir
Ülkemizde atanamayan değil, ataması yapılmayan öğretmen ordusu vardır. Yaşamlarının baharında parasal ve içsel sıkıntılarla baş etmek zorunda kalan bu gençlerimizin birçoğu ruhsal bunalıma girmektedir ve bu durum telafisi olmayan sonuçlar doğuruyor ve intiharla sonuçlanıyor. Ataması gerçekleşmeyen öğretmenler kaderlerine terk edilemezler… Geleceğin teminatı çocuklarımız amaçlı ve geleceğin inşasını gerçekleştirecek genç beyinlerimizin önü açılmalıdır. Öğretmenlik mesleği ayaklar altına alınmıştır. En şerefli ve en onurlu bir meslek olan öğretmenlik. Öğretmenlik yapabilmek için, gösteriler, yürüyüşler yapılması yetersizdir.
Ataması gerçekleşmeyen öğretmenlerimizden Yeşim Özçoban ile yaptığımız bu röportajı öğretmenlerimizin yaşadığı durumları Anlattı…
Yeşim Özçoban:
İstanbul üniversitesi coğrafya mezunuyum. 2008 de mezun oldum. Yüzüncü Yıl üniversitesi pedagojik formasyon aldım; 2009 yılında. Bu seneki puanım 76 küsür. Biz de yani öğretmenlikte sıralamalar puandan daha önemlidir. Sıralamam ise 627. Coğrafya’ya verilen kontenjan hepimizi darmadağın etti. 322 gibi komik bir sayı verildi. Hükümetin yaptığı bu dönemki atamalar branşçı meslektaşlarımı çok mağdur etti. Şöyle anlatayım: MEB’in 4+4+4 sisteminden dolayı sınıf öğretmenlerinde norm fazlası gibi bir durum oluşmuştu. Bunları bile istihdam etmemişken bu atamalarda 6098 gibi bir kontenjan verildi. Sınıf öğretmenleri alan değişikliği denilen saçma bir sistemle diğer branşlara yani edebiyat Coğrafya Tarih İngilizce gibi bütün branşlara geçebilmektedir. O zaman bu branşları da sınıf öğretmeni yapacaksa neden biz branş öğretmenliği okuyoruz?
Neden bizler sınıf öğretmeni olamıyoruz? Bu nasıl bir sistem? Branşımıza onlar rahatça geçebiliyorken bizler atanamıyoruz. Bence MEB buna derhal çare bulmalı. Tüm Türkiye’de şimdi branşçı meslektaşlarım “branşıma dokunma” diyerek adil bir kontenjan dağılımı için eylem yapıyorlar.
Hükümet bizleri duyar mı? Duysa da anlar mı?
MEB gibi bir kurum bu hükümetin başarısız olduğu bir bakanlık adaletin sadece bir kadın ismi olduğunu ya da sadece iktidar partisinin ismi olduğunu bize göstermektedir. Bir de ücretli öğretmenlik denen ucube bir öğretmenlik var: Şöyle, kadrolu öğretmenlerle aynı işi yapıyorsunuz ama sigortanız tam gün hesaplanmıyor. Tatile çıkma hakkınız verilmiyor. Ayrıca kadrolu öğretmenin aldığı maaşın üçte birini çoğu zaman daha azını alıyorsunuz. Yerinize kadrolu atanırsa ya da izinde olan asıl öğretmen dönerse hemen bizi kapı dışarı edecektir. İşte bu sistemden trilyonlar kazanılıyor ve sizi atama gereği duymuyorlar. Üstelik ücretli öğretmen (ücretmen) olmak için öğretenlik okumuş olmanız gerekmiyor. İki yıllık ne okumuş olursanız olun ücretli öğretmen olabiliyorsunuz. Sonra sınavlarda 0 çeken öğrenciler aşağılanıyor, o öğrenciler bu çarpık sistemin bir sonucu değil de nedir?
*Atanmanız Gerçekleşmediğinde Yaşadınız Durumlar Neler Oldu?
Bu sene kesin gözüyle bakıyorduk; çünkü geçen sene benim puanımı alan kişi 354.sıradaydı fakat sıralamalar açıklandığında yine bir şok yaşadık; puanlar uçmuştu. Yani yüksek sayılan 76, 77, 78 gibi puanlar sizin atanmanıza yetmeyebilirdi. Derken “hayırlısı” dedik; kontenjanları bekledik.
“Coğrafyaya 1500 atama istiyoruz” diye twitter etkinlikleri düzenledik. Kontenjanlar açıklandı, branş öğretmenleri yıkıldı. Bize yani coğrafyaya verilen 322 gibi bir rakam hayallerimizi yıktı. Bu rakam bana kumarı hatırlattı; neden mi?
Bir sene 760 kontenjan veriliyor; siz atancığınızı düşünüyorsunuz; bir yılınızı gezmeden, anneliği erteleyerek, yemek ev işi vs… Dershaneye giderek, sürekli stres halinde uykularınız kaçarak, geçiriyorsunuz…
Sonuç: hüsran, yenilmişlik…
“Şimdi ne yapağıcım!
Nerde çalışacağım!
Kendi paramı kazanmalıyım
Ben de öğrenci yetiştirmeliyim
Üretken olmalıyım
Şimdi bu kadar dersi tekrar nasıl çalışacağım? Gibi sorularla çalışmaya karar veriyorsunuz ve diyorsunuz ki:
“-Ya seneye daha az kontenjan verirlerse?!”
gibi sorular…
“Okumadığım Üniversite Kitabı Kalmadı. “
Türkçe, Matematik, Tarih, Coğrafya, Anayasa, Eğitim Bilimleri… Yani 6 ders daha… Ayrıca kendi alanınızın sınavı 4 senelik lisans öğreminiz ölçülüyor.
Ölçmeler ise tam bir muallak…
ÖSYM artık sorduğu soruların tamamını bile yayınlamıyor. Bu gerçekten çok sıkıntılı bir süreç.
*Atamalardan Talep Ettikleriniz…?
Talebim şudur:
Liselerde azaltılan coğrafya ders saatimiz yeniden arttırılmalı
“Ünlü İslam bilgini İbn Haldun’un “Coğrafya kaderdir” sözü beni her zaman çok etkilemiştir”.
İnsanların birçok konuda kendi kaderlerini belirleme şanslarının olmadığını düşünürüm ve kendi seçimleri dışındaki hayatların içine doğduklarına inanırım. ;
“Dünyayı Ve Ülkesini Tanıyan Bir Nesil Yetişmeli”
Sürekli İmam Hatip Liseleri açıp, Din kültürü derslerinin ders saatlerini arttırılabiliyor ise pozitif bilimlerin de ders saatleri azaltılmamalı.
Bu hiç adil değil. Eğitim politikaya kurban edilmemeli.
*Mağdur Öğretmenlerin Asıl Sorunları Nelerdir?
Mağdur öğretmenler artık kendi işlerini yapmak istiyor. Onca yıl okumak yetmiyormuş gibi yıllarca KPSS’ ye hazırlanıyoruz. Kontenjanlar açıklanıyor yine hüsran. Yine hayal kırıklıkları…
Branş öğretmenleri mağdur… Haklarımız yenildi. Şubat’ta Branş öğretmenlerine 40 bin atama istiyoruz; ama bu atamalar sadece sınıf ve din kültürü branşlarına olmamalı. Çünkü sadece bu iki branştan 10000 kişi atandı tek seferde.
*Yeniden Atama Olursa Katılacakmısnız!
Atama olursa tabi ki de hepimiz yeniden katılacağız.
*Kimliğiniz den Dolayı Atanmanız Gerçekleşmediğini Düşündünüz mü?
Kimliğimden dolayı atamamın gerçekleşmediğini hiç düşünmedim yani bu kadar da olmaz galiba. Irk övünülecek ya da suçlanacağınız bir şey değildir. Kimse dünyaya doğum yerini seçerek gelmedi. Bizler diplomamızı alabilmek için okulumuza girerken basımızı açmak zorunda kaldık. Başörtülü olduğumuz için hocalarımız tarafından yok sayıldık. Şimdi üniversiteyi yeniden okumayı çok isterdim. Kendi kimliğimle…
Herkes zorluklarla bu diplomalara sahip oldu. Şimdi atanmak hepimizin hakkı branş öğretmenlerine hakkettikleri kontenjan verilsin istiyorum. Ücretmen yani ücretli öğretmen olmak istemiyoruz…
Onurlu mesleklerini yapabilmek için, diplomalarının kendilerine tanıdığı haklardan faydalanarak, öğretmenlik yapabilmek adına, Atanması Yapılmayan Öğretmenler Platformu (AYÖP) Aracılığıyla “Atanmamaya tepkilerini” duyurmalılar.
Adilmedya