Asgari ücretin miktarını “Asgari Ücret Tesbit Komisyonu” belirlemektedir. İnternette asgari ücretin nasıl hesaplandığı ayrıntılı bulunabilir. İşverenler yayımlanan asgari ücretleri işyerlerinde işçilerin kolayca görebilecekleri bir yerde ilan etmek zorundadır.Bazı özel haller dışınsa işçiye asgari ücretten düşük ücret verilemez ve ilgili çalışma anlaşmalarında işçi ücreti asgari ücretten düşük gösterilemez. Asgari ücret 2012 yılı ilk 6 aylık periyot için net 701,13 TL olarak belirlenmiştir.
Yoksulluk sınırı ise Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine dayanarak çeşitli kuruluşların yaptıkları hesaplar neticesinde belirlemektedir. Anne-baba ve iki çocuktan oluşan bir ailenin gıda,giyim,barınma,eğitim gibi temel harcamalarından yola çıkılarak bulunan yoksulluk sınırı 2012 yılı Ocak ayı için 3.123,41 TL olarak hesaplanmıştır. Yoksulluk sınırı hakkında daha detaylı bilgi yine internetten güvenilir kaynaklardan bulunabilir.
Açlık sınırının hesaplamasını da yoksulluk sınırı gibi Türkiye İstatistik Kurumu verilerine dayanarak çeşitli kuruluşlar yapmaktadır. Açlık sınırı anne-baba ve iki çocuklu bir ailenin dengeli beslenebilmesi için bir aylık gıda harcamalarının toplamıdır. 2012 yılı Ocak ayı için açlık sınırı 958,89 TL olarak belirlenmiştir.
2012 yılı Ocak ayı içinde asgari ücret/açlık sınırı oranı 0,73 olarak görünmektedir. Asgari ücrete tabi çalışanlar için bu oranın büyümesi olumlu bir durumdur. Zira oranın büyümesi asgari ücretin açlık sınırı karşısında büyüdüğünü gösterir. Diğer taraftan asgari ücret/yoksulluk sınırı oranı da 0,23 olarak görünmektedir. Bu oran da diğer oran gibi arttıkça çalışanın lehine bir durum söz konusudur.
Asgari ücret/açlık sınırı oranı 2011 yılı Ocak ayı içinde 0,72, asgari ücret/yoksulluk sınırı oranı da,0,22 olarak görünmektedir. Yani 2012 ile 2011 senelerinde oran her iki biçimde de aynı olarak görünmektedir.Bu oranların geçmiş senelerdeki görünümü internetten temin edilebilecek değerlerle sınanabilir.
Asgari ücretin düşük olmasından dolayı asgari ücret denilen kavrama savaş açanlar var. Asgari ücret mantığı itibariyle içinde bulunduğumuz sistemde gayet gerekli bir kavramdır. Gerekliliği kavramın kötü kullanımından dolayı sekteye uğramaz. Bir devrimden bahsedip devrime kadar çorabındaki söküğü dahi dikmek istemediğini anladıklarımız asgari ücrette nedir filan dese de tam da şimdi asgari ücretin yukarılara çekilmesini sağlamalıyız. Sadece asgari ücret değil elbette. Memur maaşları ve insanların geçimi için ellerine geçen maaşlar daha adil şekilde yapılandırılmalıdır. “Bir işverenin karlılık oranının düşmesinden dolayı asgari ücreti yükseltmek özel teşebbüsün üretim ve yatırım şevkini kırmak olacaktır” diyen bakanımız aslında gayet net ve açık, içinde bulunduğumuz sistemde insanlarımızın çok çok büyük bir kısmı, değil yoksulluk, açlık sınırının altında yaşamaya bu çarkın dönmesi uğruna mecburdur, demektedir.
Cemaatlerin ilmihale, kelama,tefsire verdikleri önem kadar insanların evlerine götürmekte zorlandıkları ekmekle ilgili bir şeyler serdetmesi gerekmez mi? Yok, böyle değilse bu cemaatler gayet ikiyüzlülük yapmaktadır. Gazeteciler ergenekona, darbelere kafa yordukları kadar ekmek davasına da kafa yormamalı mı? Asgari ücret yetmediği için mesaiye kalmak zorunda kalan, günde 12 saate yakın çalışan ve evdekilerle uğraşamayan insanın durumu dinin konusu değil midir veya ergenekondan, darbelerden daha mı önemsizdir? Açlık sınırı, yoksulluk sınırı, asgari ücret, aşırı çalışma saatleri neden ve niçin çoklarının umrunda değil? Filistin’e, Suriye’ye, Mısır’a kafa yoralım, konsolosluklar önünde eylem yapalım eyvallah. Ama kardeşim bir kere de kendi babamızın durumu için çıkıp bağıralım.
Güzel ve yalnız ülke Türkiye’de asgari ücrete tabi çalışanlar dahi şanslı durumdalar. Bu işsizlik oranında iş bulmak zor olduğundan dolayı bir işveren gayet net “işte iş, işte para çalışırsan çalış, çalışmazsan bas git” diyebilir. Ülkede kayıtdışı çalışma için çokça önlem alınmasına karşın kıyıda köşede bunun örnekleri de hala görünmektedir.
Asgari ücret filan hepsi bir yana dursun bir önerim var: 1 sene boyunca herkes brüt maaşını alsın. Yani kimseye kesintili maaş verilmesin. Herkes her ayın sonunda üstüne düşen vergiyi ve sigorta bedelini götürsün kendisi yatırsın. Ve her ay devlet bu insanların evine bir mektupla enflasyon oranı, asgari ücret/açlık ve asgari ücret/yoksulluk sınırı oranlarını, bunun yanında o ayki açlık ve yoksulluk sınırlarını gösteren bir pusula göndersin. Sadece bunu yapsın. Önerim budur. Kırtasiye masraflarını da halka ödetsin hatta.
Cafer Ayhan